Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniyye’yi İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın yemin töreni için bulunduğu İran’da öldürmesi İsrail’in Hamas’la giriştiği savaşta el yükseltiğinin son göstergesi oldu. İsrail hafta sonunda Beyrut'un güneyindeki bir banliyöye düzenlediği hava saldırısında da Hizbullah'ın üst düzey askeri komutanı Fuad Şükür'ü öldürmüştü.
Suikast, İsrail’in Hamas liderlerinin yok edilmesine yönelik planının önemli bir adımını oluşturuyor. İsrail’in bu konuda ne kadar deneyimli olduğu, Hamas'ın kurucusu Ahmed Yasin ile kurucularından Abdülaziz El Rantisi’nin 2004 yılında öldürülmesiyle de biliniyor. İsrail, 1988 yılında El Fetih’in kurucularından Ebu Cihad'ın da aralarında bulunduğu Filistinli lider ile aktivistleri öldürme konusunda da uzun bir geçmişe sahip.
Yani Haniyye’nin katledilmesi İsrail için öncekiler kadar “olağan”. Ancak Hamas liderinin savaş alanında ya da destek için gittiği diğer dost ülkelerde değil de, İran’da öldürülmesi de İsrail’in her istediğinde İran’ı vurabileceğini bir kez daha göstermiş oldu. Haniyye suikastı İran için çok ciddi bir itibar kaybı. Şükür ile Haniyye’ye yönelik bu suikastlar sadece Hamas ile Hizbullah için değil, aynı zamanda her iki grubu da destekleyen İran için de riskleri arttırıyor.
KATAR’DA SÜRGÜNDEYDİ
Haniye 2019'da Gazze Şeridi'ni terk ederek Katar'da sürgün olarak bulunuyordu. İsrail- Hamas savaşının başladığı Ekim ayından bu yana 60 akrabasının öldürüldüğü belirtilen Haniyye’nin kayıpları arasında İsrail'in 10 Nisan’da Gazze'nin kuzeyindeki Şati mülteci kampına düzenlediği hava saldırısında ölen üç oğlu (Hazem, Amir, Muhammed) ile en az iki torunu da var. Haniyye’ kayıplarını “Tüm halkımız ve Gazze'deki tüm aileler kanla ağır bir bedel ödedi. Ben de onlardan biriyim. Önemli olan Filistin halkıdır” sözleriyle açıklamıştı.
Haniyye sert söylemlerine rağmen birçok diplomat tarafından örgütün daha sert üyelerine kıyasla ılımlı biri olarak görülüyordu. 2017'de Hamas'ın başına getirilen Haniye, Türkiye ile Katar'ın başkenti Doha arasında mekik dokuyarak abluka altındaki Gazze Şeridi'ne seyahat kısıtlamalarından kurtulmuştu. İsrail ordusuna kendilerini "Gazze'nin kumlarında boğulurken" bulacaklarını söylerken, Hamas lideri olarak selefi Halid Meşal ile birlikte, İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerle rehinelerin takası, Gazze'ye daha fazla yardımı içeren Katar'ın arabuluculuğundaki ateşkes anlaşması için görüşmeler yapmak üzere bölgede mekik dokuyordu.
Haniye Gazze'den ayrıldığında yerine, yirmi yılı aşkın bir süre İsrail hapishanelerinde yatan, 2011'de bir esir takasının ardından Gazze'ye dönen Yahya Sinvar geçmişti.
Kuşku yok ki, Haniyye’nin öldürülmesi, Hamas liderlerini ortadan kaldırmaya yemin eden İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu için büyük bir kazanç oldu. Ancak Haniyye’nin katledilmesi İsrail-Hamas savaşını durdurmayacak. Savaş tarafların ateşkeste anlaşmaları ile son bulabilir.
ÖLÜMÜ NASIL ETKİLER?
Haniye'nin suikasta kurban gitmesi, uluslararası aktörlerin Hamas ile İsrail'i en azından geçici bir ateşkese aynı zamanda rehinelerin serbest bırakılması konusunda anlaşmaya zorlamaya çalıştığı bir döneme denk geldi. Şimdi bu görüşmelerin akıbeti belirsiz.
Suikast Hamas ile El Fetih arasındaki uzlaşmayı hızlandıracak. Savaş alanında Hamas açısından bir değişiklik olma olasılığı yok. Çünkü daha önce de liderlerini yitirmiş olan Hamas, liderliğini kolektif olarak sürdüren bir örgüt. Lider kaybı moral etki dışında aksamalara yol açmaz. Zaten önemli bir figür de olsa Haniyye yerini Yahya Sinvar’a bırakmıştı. Yani liderlikte bir aksama sözkonusu değil.
Siyasi etkileri açısından ise öncelikle İran’a yönelik riskleri arttırıcı bir etkisi var suikastın. Bu İran’ın desteklediği gruplara yönelik saldırılarda etkisiz kılınmasına yol açacak gittikçe.
Şu kesin. Ne Recep Tayyip Erdoğan ne de diğer İslam/Arap liderleri Haniyye öldürüldüğü için İsrail’e savaş açacak değil.