Hayır, başlıkta bir yanlışlık yok. Bloomberg haber ajansı dün kamu bankalarına sermaye konulması için Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan izin alındığını yazdı. Ziraat, Halk ve Vakıfbank kredi vermeye devam edebilsinler diye içlerine para konacak…
Dünya’nın haberine göre üç kamu bankasının en az 60-70 milyar lira sermaye ihtiyacı bulunuyor. Hatta bu rakamın 100 milyar liraya bile çıkabileceği belirtiliyor.
60-70 milyar TL çok büyük para. Özel bir banka olsa çoktan batardı. Ama neyse ki, kamu bankalarının arkasında kapı gibi Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi var.
60-70 milyar, hatta 100 milyar devlet için para mı? Maliye geçen yıl otomobil, benzin, sigara, alkol vb.’den toplam 207 milyar TL özel tüketim vergisi (ÖTV) topladı. Onun yarısını verir, geçer. Kamu bankaları da kredi dağıtmaya kaldıkları yerden devam eder…
Bilmem farkında mısınız, kredi faizlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla yapılan indirime rağmen Ziraat, Halk ve Vakıfbank bir süredir ticari kredi veremiyor. İhracatçı bir şirketin yöneticiliğini yapan Erol Taşdelen önceki gün şöyle yazdı:
“Düşük faizden vaz geçtim, yüksek faiz ile krediler de durdu farkında mısınız? Ekonomi kurmayları yarın üç kamu bankasını arasın, bir yıllık spot kredi sorsun bakayım, olumlu cevap alabilecekler mi? Halkbank’ta neredeyse bir yıldır doğru dürüst ticari kredi yok! Vakıfbank’ın çıpa kredisi ne oldu, bitti!”
Kamu bankaları neden kredi veremiyor? Çünkü para bitti. İktidar yıllardır ekonomiyi (yoksa yandaşları mı?) ayakta tutabilmek için kamu bankalarını kullanıyor.
Bu politikanın üzerine 2020 yazında enflasyonun çok altında dağıtılan dampingli konut kredileri eklendi.
Müteahhitleri kurtarmak için 2020 yılında kamu bankalarının konut kredisi faizleri 0.64’e indirildi. Bunun etkisiyle gerçekten de o yaz konut satışlarında patlama yaşandı, Cumhuriyet tarihinin satış rekoru kırıldı.
Sonuç? Kamu bankaları enflasyonun altında kullandırdıkları krediler nedeniyle büyük zararlar yazdı. Bu arada talepteki hormonlu artış nedeniyle konut fiyatları uçtu.
2021 ilk yarısında yabancı sermayeli bankaların kârı yüzde 50’lerde, yerli sermayeli bankaların yüzde 30’larda artarken kamu bankalarınınki yüzde 65 düştü. En büyük kayıp yüzde 93 ile Halkbank’ta yaşandı.
Zararın üç nedeni var: Düşük faizle dağıtılan krediler, alınan yüklü Hazine tahvilleri ve batıklar.
Kamu bankalarında dev kredi batıklar var. Sayıştay’ın bu yıl Meclis’e sunduğu rapora göre sadece Ziraat Bankası’nın bin 271 şirkete verdiği ve 2020 yılı başı itibarıyla geri alma umudunun kalmadığı batık kredilerinin toplamı 12 milyar TL’yi aşmıştı.
Batık kredilerin kimlere verildiği, birkaçı haricinde bilinmiyor. En çok bilinen batıklardan biri, İstanbul Bayrampaşa’da inşa edilen ve kapılarını açamadan batan Ora AVM’ye verilen 290 milyon Euro’luk krediydi…
Buna rağmen kağıt üzerinde kamu bankalarının batık kredi oranı çok düşük görünüyor. İnanalım mı?
Kamu bankalarının ödenemez hale gelen milyarlarca dolarlık krediyi zorla “yüzdürdüğü”, hiçbir zaman ödenemeyecek kredileri yeniden yapılandırarak 9-10 yıla yaydığı, geri ödemesiz yeni dönemler tanıdığı bir sır değil.
Kredi yapılandırmalarıyla ilgili zaman zaman medyaya haberler düşüyor. Bloomberg haber ajansı, Demirören Holding’in 1.5 milyar dolarlık kredi borcunu yeniden yapılandırmak için bankalarla görüştüğünü yazmıştı.
Demirören, Doğan Holding’in medya şirketlerini Ziraat’ten çektiği 800-900 milyon dolar tutarındaki krediyle satın almıştı. (Tam tutar hiçbir zaman açıklanmadı.) Bu kredi acaba geri ödeniyor mu?
İktidarın kurulu düzeninin sürmesi için kamu bankalarına yeni para gerek. Kim verecek?
AKP yetkilileri verecek değil ya, kim vergi ödüyorsa o verecek.
Halkın kamu bankalarının batık kredilerini ödeme zamanı geldi, pamuk eller cebe.