Gıda ve tarımsal ürün fiyatlarındaki dudak uçuklatıcı artışlara karşı önlem almak için 2014 yılında kurulan “Gıda Komitesi” geçtiğimiz Cuma günü pek dikkat çekmeyen bir Cumhurbaşkanı kararıyla Merkez Bankası’ndan alınıp Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlandı.
“Gıda Komitesi”nin ya da açık ismiyle Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi’nin sekreterya görevini 2016’dan bu yana Merkez Bankası sürdürüyordu. Komite, gıda enflasyonuyla mücadele için atılması gereken adımları, çıkarılması gereken yasaları bundan yıllar önce belirlemişti. Bunların hiçbiri yapılmadı.
Yani gıda fiyatlarındaki artışın korkunç bir noktaya ulaşmasının sorumluluğu Gıda Komitesi’ne değil gerekli iradeyi ve cesareti gösteremeyen Hükümet’e aitti. O nedenle şimdi Gıda Komitesi’nin yönetiminin Merkez Bankası’ndan alınıp Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verilmesi hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
Ama bu yine de çok garip, insana ekonomi yönetiminde kayıkçı kavgası yaşandığını düşündüren bir karar. Diğer taraftan, başarısızlığın da ilanı.
2014’te kurulan Gıda Komitesi, gıda enflasyonuyla mücadele için atılması gereken adımları belirlemişti. O dönemde bu çalışmalara tanık olan bir kaynağımdan öğrendiğime Komite’nin tespitleri şöyleydi:
- Tarım Bakanlığı'nın temel ürünlerde yıllık üretime dair sağlıklı bir veri ve takip altyapısı yok. Sürekli üretim şokları ve süprizleri yaşanıyor.
- Sebze meyvede taşımadaki kayıplar bazı mevsimlerde yüzde 25'i aşıyor.
- Ette maliyetin yüzde 60'ı ithal yem kaynaklı. Döviz artınca yeme zam geliyor; yeme zam gelince et fiyatı artıyor. Et ve süt fiyatları arasında denge sık sık bozuluyor ve hayvan varlığında istikrar sağlanamıyor.
- Hallerde tam bir mafya düzeni ve ciddi verimsizlik var. Haller Avrupa'ya göre sanki birkaç yüzyıl geriden geliyor...
Komite, gıda enflasyonunun önüne geçmek için atılması gereken 5 adım belirledi. O önlemler şöyleydi:
- Yaş meyve ve sebzede lojistik süreçlerini iyileştirerek fire oranlarını azaltmak ve nihai tüketime sunulan ürün arzını arttırmak.
- Lisanslı depoculuk sistemini geliştirerek uzun süre saklanabilen ve standardize edilebilen tarım ürünlerinin depolanmasına ve derin bir piyasada ticaretine imkân vermek.
- Tedarik zincirinde pazarlamaya ilişkin fonksiyonların birçoğunun aracılar tarafından yerine getirilmesine bağlı olarak üretici birliklerin tedarik zincirindeki payının sınırlanmasının önüne geçmek için bir eylem planı hazırlamak.
- Gıda ürünleri piyasalarına ait tedarik zincirinde karşılaşılan aksak rekabetin nihai tüketici fiyatlarını yukarı çekmemesi için yapılan denetimleri artırmak.
- Tarım sektörüne yönelik finansal ürünleri çeşitlendirmek ve finansman koşullarını iyileştirmek için alınacak tedbirleri değerlendirmek.
Gıda Komitesi, gıda enflasyonunun arkasındaki yapısal sorunları böyle tespit etmişti.
Kollar sıvandı, en kritik ve temel ürünlerde fiyat ve üretim gelişmeleri düzenli takip edilmeye başlandı. Kooperatif modeli çalışıldı. Hal Yasası çalışıldı. Ambalaj, paketleme ve lojistik (Soğuk depo taşıma şartları vs.) konuları çalışıldı. Aracılara dair çalışmalar yürütüldü. Büyük zincir marketlerle doğrudan sözleşmeli tarım vs. gibi modeller çalışıldı...
Ancak bu çalışmaların hiçbiri sonuca ulaşamadı. Ne hal yasası çıktı, ne tarımdaki firenin üzerine gidildi. Merkez Bankası uzmanları sorunları tespit etmiş, çözüm önerilerini ortaya koymuş ama siyasi iktidar inisiyatif almak istememişti. Çünkü iktidar enflasyonun bu önlemlerle değil, faiz indirimleriyle düşürüleceğine inanıyordu.
Dönemin Başbakanı, daha sonranın Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez olsun Gıda Komitesi’nin toplantısına katılmadı; bunun yerine “Enflasyon konusunda bana domates salatalık anlatmayın” dedi. Şubat 2017’de TOBB’da yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti:
"Enflasyon için bazıları farklı sebepler üretiyorlar. Yok domates, patates, hıyar fiyatları artmış. Hepsi hikaye... Hepsinin dayandığı yer faizdir, faiz. Enflasyon neticedir, faiz sebeptir. Enflasyonu doğuran bir numaralı sebep faizdir. Faizle enflasyon doğru orantılıdır, ters orantılı değildir. Kimse bunu bize yutturmasın...”
Şimdi Gıda Komitesi’nde çalışmalar sil baştan yeniden başlayacak. Hükümet asıl meselenin faiz olmadığını nihayet anladı mı? Öyleyse çok geç.
Ama Gıda Komitesi’nin sekreteryasının Merkez Bankası’ndan alınıp Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlanmasının nedeni bu değil de basit bir kayıkçı kavgası gibi geliyor bana