Fenerbahçe Orkun'a galibiyet primi vermeli: Kartalı vuran kendi kanadından yapılan ok oldu

Sedat KAYA yazdı: Fenerbahçe Orkun'a galibiyet primi vermeli: Kartalı vuran kendi kanadından yapılan ok oldu

Beşiktaş, tarih boyunca Fenerbahçe’ye hep ters gelmiştir. İnönü, Sarı-Lacivertliler için çoğu zaman stresin ve baskının mekânıdır. Bu kez de başlangıç farklı değildi. Ancak hikâyenin devamı alışılmışın dışına taştı. Önce Fenerbahçe 2-0’ın şokunu yaşadı; ardından Beşiktaş, kendi elleriyle oyunun yularını rakibine teslim etti.
Maçtan önce Tedesco yayıncı kuruluşa “Keyifle izleyin” demişti.

Ve öyle de oldu. Nefeslerin sıklaştığı, tribünlerin nabzının sahayla aynı ritimde attığı bir derbi izledik. Mücadele kora kor, gerilim yüksek, pozisyonlar boldu. Futbolsever için sadece bir maç değil, keyifti.
Beşiktaş, beklenildiği gibi maça fırtına gibi girdi. Arzulu, tempolu, agresif…
Sanki “bu derbi bizim” diye haykıran bir oyun. Ön alanda yapılan yoğun baskı Fenerbahçe savunmasını daha ilk dakikalardan sarsmaya yetti.
Adeta dağıldılar.
Siyah-Beyazlılar bu baskının meyvesini erken topladı. Toure ve Emirhan’ın peş peşe gelen golleri dakikalar henüz 21’i gösterirken kartalın kanatlarını göğe kaldırdı: 2-0.

Bu sadece skor değildi. Moral üstünlük, oyun disiplini, tribün coşkusu da demekti… Her şey Beşiktaş’ın kontrolündeydi. Fenerbahçe neye uğradığını anlamadan kendini bir kara bulutun içinde buldu.
Ama…
Amerikan yerlilerinin bir sözü var.

“Kartalı vuran, kendi kanadından yapılan oktur.”

Beşiktaş'ı vuran da kendi futbolcusu oldu: Orkun.

31'nci dakikada Semedo’ya yaptığı müdahale futbolda “kırmızı”nın tarifiydi. VAR çağırdı, hakem izledi, kart çıktı. Ve o an Beşiktaş’ın kaderi döndü.
Orkun… Bu nasıl profesyonellik? Bu nasıl bir sorumsuz özgüven patlaması?
Böyle bir maçta takımını 10 kişi bırakmaya ne hakkın vardı? Daha kendini kanıtlayamadın; milyon dolarlarla geldin ama sahaya koyduğun yalnızca risk, yalnızca yük.
Gölge olmayı geçtim, frene dönüştün.
Üstelik bu kulüp sana kaptanlık bandını teslim etti. Kaptan, gemiyi fırtınadan çıkarır; dalgaların ortasında geminin bordasını yarmaz.
Bu kart sadece takımını eksiltmedi, ruhunu da eksiltti. Şimdi aynaya bakma zamanı… Hem de geç kalınmış bir yüzleşmeyle.

Bu kırmızı sadece Beşiktaş’ı eksiltmedi, lideri de kaybettirdi. Karara sert tepki gösteren Sergen Yalçın tribüne gönderildi. Bir anda 10 kişi ve teknik direktörsüz kalan Beşiktaş, kontrolü Fenerbahçe’ye devretmek zorunda kaldı.
Ve Fenerbahçe o fırsatı geri çevirmedi. Orta sahada hakimiyeti ele aldı. Önce İsmail, sonra Asensio… İki sut, iki cevap, iki gol. Skor 2-2 oldu ve devre bu dramatik dengeyle kapandı.
Beşiktaş, 10 kişi kalmasına rağmen ikinci yarıda pes etmedi. Savunmaya yaslandı, alan daralttı, fırsat kolladı. Zaman zaman öyle hızlı çıkışlar yakaladı ki tribün bir anlığına “acaba?” dedi. Direnç vardı, yürek vardı… Ama böylesi büyük maçlarda eksik kalmak, çoğu zaman kaderine hükmetmekle eşdeğerdir.
Fenerbahçe ise yakaladığı fırsatı elinin tersiyle itecek bir takım değildi. Sabretti, bastı, zorladı, oyunu boşa akıtmadı. Sonunda 83. dakikada John Duran sahneye çıktı. Vuruşu galibiyeti getirdi.
Bu gol sadece skoru değiştirmedi; 2-0’dan doğan büyük bir geri dönüşün altına atılan imza oldu.
Bu galibiyetle Fenerbahçe zirve yarışında haftanın en kazançlı takımı oldu ve lider Galatasaray ile arasındaki puan farkını 4'e indirdi.
Bu maçın kırılma noktası Orkun'un gördüğü kırmızı karttır ve Fenerbahçe yönetimi bu maçın galibiyet priminde Orkun'u es geçmemelidir.

Spor Haberleri