Yargı mensubunun çocuğu araba ile vatandaşları ezdi, yargı mensubunun oğlu bir kadını katletti, milletvekilinin danışmanı pudra şekeri kullandı, milletvekilinin yeğeni uyuşturucu ile yakalandı, rektörün kardeşi atandı vb. olaylarla artık olağan bir durummuş gibi karşılaşır olduk.
Güç…
Kurumlarda görevli olan veya görevli kişilerin yakınları elde ettikleri makam ve sonucundaki güç sayesinde para, servet ve şöhretlerini artırıyorlar. Bunlar sabit maaş alan devlet memurları değil mi?
Para, servet ve şöhretleri arttıkça vicdanları katılaşıyor, ahlakları aşınıyor, adalet duyguları köreliyor, hükmetme ve buyurma tutkuları artıyor.
Kamunun gücünü kullanan kişiler veyahut bu kişilerin yakınları hayatı kendilerine sunulmuş bir nimet gibi görüp bu gücün getirdiği kolaylıklardan istifaden etmeyi bunu da cüretkarca yapmayı ihmal etmiyorlar.
Bir süre sonra kendisinden hesap sorulamaz olduğunu düşünüp “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz” kısmına ve “Sen kimsin” kısmına evirilme süreci yaşanıyor.
Neden bunları anlatıyorum…
Bir dostum aradı Ümraniye’den. Anlattıkları yabancı değil ama akla izana sığmayacak şeylerdi. İnanmak istemedim. Ancak artık bilgi bendeydi ve bunu araştırmam gerekiyordu.
Olay şu;
Ekrem İmamoğlu şehit ailesi ziyareti için Ümraniye’ye gidiyor. Ziyaret esnasında Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım da var. Ziyaret sonrası Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, Ekrem İmamoğlu’nu kahve içmek için makamına davet ediyor.
Belediye Başkanının makamda bu ziyaret gerçekleşirken Ümraniye Belediye Başkan Yardımcısı Orkan Ağırbaş'ın odasını ise silahlı bir kişi basıyor. Basıyor diyorum çünkü bu kişi Ağırbaş'ın odasına geliyor makama oturup ayaklarını masa üzerine fotoğraf çektiriyor ve sosyal medyadan paylaşıyor ve aynen şu mesajı yazıyor:
“Cesaret nedir bilir misin ey makamını bırakıp kaçan korkak?
Günün sonunda gördüğü bin bir işkencenin eziyetin acının sonunda celladının kulağına eğilip gülerek dün yapmıştım bu gün bunca işkenceye rağmen yine yaptım yarın ilk fırsatta yine deneyeceğim diyebilmektir..!
Bedelini değil canımla tüm ailemle ödeyeceğimi bilsem de sözüm yere düşeceğine başım düşsün ama seninde başını almadan bitmez bu savaş..! Koltuğunun da ırzına geçirttin ya şerifini….m!”
Sonrasında bir paylaşım daha yapıyor:
“Gel dedin geldim Abdurrahman Çavuş ama sen gemini fareler gibi terk etmişsin, emanet edilen makama tecavüz ettirmişsin, şerefini iki paralık ettirmişsin ki her şey daha yeni başladı, daha o makamda seni Nesrin Topkapı gibi raks ettireceğim Paşinyan…”
Peki, bu kişi kim?
Bu kişi Belediye Başkanı İsmet Yıldırım’ın yakını
Başka neler var dersiniz?
Kişinin ev adresini paylaşarak “İçim ürperiyor ya evde yoksan…” yazıyor.
Belli ki…
Başkan Yardımcısı Orkan Ağırbaş ile aralarında daha önce bir husumet olduğu belli oluyor. Öğrendiğim kadarı ile bir imar durumu söz konusuymuş ve restleşmeler olmuş. Hatta bu kişi başkan yardımcısının makamında birinin kafasına silah dayadı iddiası da var bunu doğrulatamadım. Bu kişi makamı bastıktan sonra o esnada Ekrem İmamoğlu ile kahve içen Başkanın bulunduğu makama geliyor o esnada İmamoğlu’nun korumaları olaya müdahale ediyor.
Tesadüfen orada bulunan İmamoğlu cephesinden olayları doğrulattım.
Konu ile ilgili fotoğraflardaki makam odasının sahibi başkan yardımcısı Ağırbaş'ı aradım. Yaşanan olayı yalanlamadı ancak “Olay benimle ilgili değil başkan beyi ve özel kalemi aramışsınız onlar cevap verir” dedi.
Belediye Başkanı’nı defalarca aradım. Müsait olmadığı söylendi sonra özel kalem ile görüştüm. Konu ile ilgili yalanlama yapılmadı ve size dönüş yapacağız denildi. Defalarca aramama rağmen mevcut yoğunluk bitmemiş olsa gerek ne yazık ki tarafıma dönüş yapılmadı.
Neresinden bakarsanız bakın akıl almaz bir olay.
Bir kişi gündüz vakti silahla bir Belediye Başkan Yardımcısının makam odasını basma cüretini nereden buluyor? Makam masasına oturup ayaklarını atması ve tehditkâr paylaşımlar yapması ne demektir?
Benim ki de soru yani.
Belediye Başkanının yakını!
İktidar partisinin belediye başkanının yakını, yeğeni olunca ülkede ne hukuk olur ne nizam değil mi?
Unutmuştum…