Aslında bunun için bir araştırma şirketinin anket yapmasına ya da deneklere soru sormasına gerek yoktu. Türkiye tarihinde hiç bu kadar bölünmemişti, hiç bu kadar ayrışmamıştı. Tabi ki AKP bunu bir siyasi yöntem olarak 2002’den sonar ortaya çıkardı ve acımasızca ülkenin her bölgesinde uygulamaya başladı. Bundan siyasi çıkar sağladı mı;
“Evet sağladı…!”
Peki kalan partiler; yani muhalefet; ülkenin bu bölünmesini önlemek ya da engellemek adına bir şeyler yaptı mı…
Üzgünüm ama bana göre;
“Hayır yapmadı…!”
Yapamadı demiyorum; yapmadı, yapmak istemedi, AKP’nin böldüğü Türkiye’nin bir parçasına sahip çıkıp üzerine oturmak istedi. Dil, din, ırk ya da mezhep her biçimde kullanıldı ve sandıklarda bununla oy devşirilmeye çalışıldı.
Niye mi bunu anlatıyorum…
Dün KONDA’nın “Nisan 2019 Barometresi” adı altında bir kamuoyu araştırması yayınlandı. Söylenen şeyler sürpriz değildi ama şu önemliydi; bu toplumda 3 ayrı kesim; birinin üzüldüğüne öbürü seviniyor, biri şaşkınlık yaşarken öbürü rahatlıyor, biri gururlanırken öbür ikisi endişe duymaya başlıyor.
Bu üç parçadan ilki cumhur ittifakı. Yani hala toplumun anlaşılmaz bir muhafazakar ve tutucu yapısını ortaya koyan ve buna seslenen merkezden uzak radikalizme açık bir ittifak. İkinci sırada hızla güç kazanan ama hala Cumhur ittifakının gerisinde olan (31 Mart seçimlerine göre; Yerel Meclis oylarında iktidar bloku yüzde 41,2 iken muhalefet bloku yüzde 39,9 oranına, Belediye Başkanlık oylarında ise iktidar bloku yüzde 40,5 iken muhalefet bloku da yüzde 40,5 oranına geliyor) Millet ittifakı.
Üçüncü bir kesim var; ama onlar hem mutsuz, hem endişeli, hem de umutsuz (iktidar bloku seçmeninin rahatsız olduğu, partilerini sorgulamaya başladığı, sıkıntısını sandığa gitmeyerek gösterdiği ama hala muhalefet blokuna geçmekte tereddütlü olduğu görülüyor. Bir bakıma hala iki blok arasında geçişin çok küçük oranda kaldığını, hatta olmadığını söylemek mümkün) durumda olan “serbest moleküller”.
Aslında HDP’yi de samimi bir millet İttifakının parçası olarak görmek ne derece doğru olur bilmiyorum ama son seçimlerde bu ittifaka karşı vefasıyla rüştünü ispatlamış gibi görünüyor. Ama yine de 3 farklı coğrafi bölge siyasette de 3 farklı Türkiye ortaya koyuyor.
Toplumu bölme ve bir parçasında iktidarını tesis edip onunla yoluna devam etme AKP’nin bir manivela kolu idi. Artık AKP gitse bile Türkiye’nin bu bölünmüşlüklerden yana derdi çok fazla olacak.
Gelelim araştırmaya; sizleri rakamlara boğmadan açıklamaya çalışacağım;
1-Bu seçim sonuçlarına en çok sevinen CHP’liler (yüzde 60), en çok endişelenen AKP’liler (yüzde 21), en çok şaşıran ise İyi Partililer (yüzde 43) ve MHP’liler (yüzde 38).
2-Bu seçimlerden bu sonuçlar çıkınca en çok rahatlayan öncelikle CHP’liler (yüzde 34) ikinci sırada HDP’liler (yüzde 30).
3-Peki bu seçimlerden en çok hayal kırıklığına uğrayanlar kimler derseniz; ilk sırada MHP var (yüzde 23), ikinci haklı olarak AKP’liler (yüzde 18), enteresan olan üçüncü sıradaki parti İyi Partililer (yüzde 17).
Sonuçlara şöyle drone ile yukarıdan, yani en tepeden baktığınızda varılan sonuçlar ortada gibi görünüyor. Zaten bu sonucu bu araştırma veriyor; “
-Katılım veya geçersiz oy oranında sıradışı bir tablo gözükmüyor.
-HDP’nin büyükşehirlerdeki Millet İttifakı desteği genel denklemi en fazla etkileyen unsur
olarak karşımıza çıkıyor.
-Siyasetteki moral üstünlük ilk kez muhalif bloka geçmiş durumda.
-İktidar blokunun karşısındaki tüm bileşenler –özellikle İstanbul’da- konsolide oldu.
-AKP siyaseti tek başına domine edebilir ve yüzde 50 üzerinde iken şimdi MHP ile beraber ancak 50’nin biraz üzerine gerilemiş durumda.
-İktidar bloku oy kaybetmiş olsa da halen yüzde 50’nin üstünde oy alıyor.
-3 farklı coğrafi bölge siyasette de 3 farklı Türkiye ortaya koyuyor.
-Siyasi rekabet halen eksik.
Araştırmada şu iki ana başlık dikkatimi çekti sizlerle paylaşmak istiyorum;
1-Farklar küçük ama etkileri büyük oldu. Birincisi ortaya çıkan sayısal sonuçlar ile 24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinin sayısal sonuçları arasında oldukça küçük farklar olmakla birlikte, o küçük sayısal farkların üreteceği siyasal sonuçlar çok daha büyük oldu ve olacak da. Gelecek günlerde bu etkileri göreceğiz ve tartışacağız.
2-Moral üstünlük ilk kez muhalif bloka geçti. İkincisi ve daha da önemlisi son beş yıldaki 7 seçimlik seçim rallisinin sonuna gelindiğinde AKP ilk kez moral üstünlüğünü muhalif bloka kaptırdı. İlk kez muhalif blok seçmeni seçimde kazanabileceğini, AKP’yi oyları ile geriletebileceğini ve kazanabileceğini gördü, hissetti.
Kıssadan hisse;
“Türkiye’nin bu coğrafi ve politik anlamda üçe bölünmüşlüğü kalıcı ve ülke geleceğini belirleyici kalın çizgiler mi, yoksa ülke AKP iktidarının gitmesiyle daha homojen bir yapıya sürüklenip huzuru bulabilecek miyiz”.
Herkesin bir an önce “ucuz siyaseti” bir yana bırakıp bu sorunun yanıtını araması gerekir…
Yoksa;
“BOP’un eşbaşkanı da hazırken; ülkeniz bir anda avucunuzdan kayıp parçalara ayrılabilir…!”