Geçen hafta bu köşede enflasyonun Aralık ve Ocak aylarında “baz etkisiyle” düşeceğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bunu “Faiz neden, enflasyon sonuç” teorisinin kanıtı olarak göstermek isteyeceğini yazmıştım. Dünya yazarı Alaattin Aktaş önceki gün baz etkisiyle enflasyonda yaşanacak düşüşün detaylarını ele almış. Aktaş’ın hesabına göre az buz değil, enflasyon beş ayda 40-45 puan düşebilir.
Böyle bir düşüş iktidara, “Bakın, enflasyonu bitirmek üzereyiz, bize bir dönem daha yetki verin” deme imkanı sağlar. Peki halk buna inanır mı? Enflasyonda baz etkisiyle yaşanacak düşüş fiyat artışlarının duracağı anlamına gelmiyor. Aksine fiyatlar bu kış da tam gaz artmaya devam edecek. Hatta ben yeni bir şok zam dalgasıyla karşılaşacağımızı tahmin ediyorum. Neden böyle düşündüğümü anlatacağım ama önce baz etkisinin ne demek olduğunu hatırlayalım.
Geçen Aralık ve Ocak’ta, dolardaki korkunç yükselişin etkisiyle enflasyon çok yüksek gelmişti. Aralık’ta aylık enflasyon yüzde 13.5, Ocak’ta yüzde 11.1’di. Şu anda ise enflasyon aylık bazda yüzde 3-4 artıyor. Yine çok yüksek ama geçen Aralık ve Ocak’taki kadar yüksek değil. Yıllık enflasyon geçen yılın aynı ayına göre hesaplandığı için Aralık ve Ocak’ta düşmüş gibi görünecek. İşte buna baz etkisi adı veriliyor. Biraz önce gördüğümüz gibi Alaattin Aktaş’ın hesabına göre baz etkisi fiyat artışında 40-45 puana yakın düşüşe neden olabilecek.
Oysa fiyat artışları durmayacak. Çünkü tarımsal üretimden çok kötü haberler geliyor. Gübre fiyatlarında son bir yılda yüzde 250’ye yakın artış yaşandı. Bu nedenle birçok bölgede çiftçiler üretimi azalttı. Örneğin Çanakkale’de domates ekilen arazinin geçen yılın üçte birine indiği söyleniyor. Domatesin fiyatı bu yaz 20 TL’nin altına inmedi. Yazın 20-25 lira olan domates kışın kaça çıkar? Kilosunun 50 TL’ye çıkmasının şaşırtıcı olmayacağı söyleniyor. Yazıyla da yazayım: Bu kış domatesi elli liraya yiyeceğiz.
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre tarımda girdi fiyatlarının son bir yılda ne kadar arttığına bakalım:
Gübre fiyatlarında bir yılda yüzde 234, mazotta yüzde 200, hayvan yeminde yüzde 145 artış var. Gübreye, ilaca, yeme para yetiştiremeyen çiftçi ekim yaptığı araziyi azalttı. Bu da birçok ürünün arzında düşüşe neden oldu. Havalar soğuyup da sera mahsulleri piyasaya çıktığında sadece domateste değil pek çok üründe fiyatların katlandığını göreceğiz.ü
Hayvancılıkta da tablo çok farklı değil. Çiğ sütte üreticiden alım fiyatı geçen Mayıs’ta 7.5 liraya çıkarılmıştı. Ama maliyet artışları durmadı. Şu anda üretici sütü litrede 8 liranın üstüne mal ediyor. Yani zarar ediyor. Bu nedenle hayvanlarını kesime göndermeye başladılar. Besi çiftliklerini satışa çıkaranlar var… Tarımda olduğu gibi burada da maliyetlerdeki artış nedeniyle üretim azalacak. Bu da süt ve peynir fiyatlarının daha da artmasına neden olacak. Sadece tarım ve hayvancılık değil, diğer sektörlerde de maliyet artışları zam baskısını artırıyor. Elektrik ve doğalgaza zam üzerine zam geliyor. Son olarak bu ayın başında konut elektriğine yüzde 20, sanayi elektriğine yüzde 50 zam yapıldı. Peki bitti mi? Enerji sektörünü yakından izleyen bir kaynağım maliyet artışı nedeniyle şimdiden yüzde 20-25 zam ihtiyacı daha oluştuğunu, eğer şimdi yapılmazsa yeni yılla birlikte zam ihtiyacının yüzde 50’ye çıkacağını söyledi. Nereden çıkıyor bu zam “ihtiyacı” ? Doğalgazdan. Türkiye elektriğinin neredeyse üçte birini doğalgazdan üretiyor. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle doğalgaz fiyatlarında astronomik artışlar oldu. Bu da Türkiye’nin enerji faturasını patlattı.
İktidar belki seçim öncesinde konuta yapılması gereken elektrik zammını bütçeden sübvanse eder. Peki sanayiye yapılması gereken zammı da sübvanse eder mi? Onun sandıkla doğrudan ilişkisi olmadığı için büyük ihtimalle hayır.
Sanayi elektriğine birkaç zam daha gelir. Sanayinin maliyet artışı çarşıya pazara hemen olmasa bile seçimden önce mutlaka yansır. Daha hesaba dolarda yaşanabilecek sert bir yükselişi katmadık. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımları nedeniyle dolar, Euro, Sterlin, Yen gibi paralar karşısında son 20 yılın zirvesine çıktı. İngiliz parası geçen Cuma bir günde yüzde 5 değer kaybetti. Türk Lirası ise dolar karşısında başka paralar kadar değer kaybetmedi. Çünkü Merkez Bankası rezervlerinden piyasaya dur durak bilmeden dolar satılıyor. İyi de nereye kadar? FED faiz artırımlarını sürdürdükçe ekonomi yönetimi iyice köşeye sıkışacak. Kış aylarında bir kur atağı yaşanma olasılığı giderek artacak. Böyle bir şeyin olmasını dilemiyorum ama olası bir kur atağında şu anda 50 TL’ye çıkacağı öngörülen domates belki de 70 TL’ye vuracak. “Baz etkisi” de kurtarmayacak.