Uğur ERGAN
Karadeniz üzerinden gelip, Türkiye Hava Sahası’na girdikten bir süre sonda Çankırı ile Ankara-Elmadağ arasındaki meskun mahal dışında emniyetli bir bölgede düşürülen insansız hava aracının (İHA) hangi ülkeye ait olduğuna dair dün akşam saatleri itibariyle resmi bir açıklama yoktu.
Milli Savunma Bakanlığı’nın bugün için öğlen saat 12.00’de planlanan haftalık basın bilgilendirme toplantısında, İHA’nın hangi ülkeye ait olduğu, Türkiye Hava Sahası’na girişi ve düşürülüşüyle ilgili ayrıntılı bilgi verilmesini umut ediyoruz.
İHA konusunda merak edilenlerle ilgili resmi ağızlardan en azından arka plan (background) bilgi alabilir miyim diye dün konuştuğum kişilerden aldığım yanıt, geçiştirme amaçlı “Çalışmalar sürüyor” oldu. Belli ki devletin diğer ilgili birimleri de resmi açıklamanın Milli Savunma Bakanlığı’nca yapılmasını tercih ediyor.
Hal böyle olunca, İHA’nın düşürülme şekli, hangi ülkeye ait ve nasıl vurulmuş olabileceğine dair ihtimaller üzerine emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş’la konuştum.
Karakuş’un sorularıma verdiği yanıtlar hem ilginç, hem de ortada dolaşan bazı yanlış bilgileri ortadan kaldıracak nitelikte olduğu için bekletmeden aktarmaya karar verdim.
Herkesin merak ettiği İHA’nın neden Karadeniz üzerinde değil de, başkentin yakınlarına kadar gelmesine müsaade edilip, Ankara Elmadağ’ın güney kesiminde düşürülmesi. Karakuş’un yanıtı şu oldu:
“Türkiye’nin 40’a yakın radarı var. Bunun 20’ye yakını aynı zamanda NATO’ya tahsisli. Havadaki iz illa ki görülmüştür ve Karadeniz’den itibaren takip halindedir.
Kamuoyunun bilmediği ise şu:
Pilota, kalkar kalkmaz ‘Hemen hedefe kitlen ve vur’ emri verilmez. Radardaki iz takip edilir, nedir diye. Belki içinde insan bulunan küçük bir uçak. Belki iltica etmek amacıyla bir kişi tarafından kaçırılmış küçük bir uçak. Bundan dolayı pilot, hava sahamıza girene kadar izlemiştir.”
Karakuş’a göre, bu takip sürecinde cismin kontrolden çıkmış İHA olduğu anlaşıldıktan sonra pilot karadaki insan yaşamı için tehlikeli olmayacak bir bölgeye kadar gidişine izin verdi ve ondan sonra da düşürdü.
Karakuş’un, “Küçük bir cisim için binlerce dolarlık füze atıldı” yorumlarına da itirazı var. Karakuş, İHA’nın F-16’dan fırlatılan havadan havaya füzeyle değil, uçaktan atılan top mermisiyle vurulmuş olabileceğini düşünüyor. F-16’lar uçak gövdesindeki tamburda 500’den fazla top mermisi kapasitesine sahip.
Peki Karakuş’a göre İHA hangi ülkeye ait olabilir? Yanıtı şöyle:
“Olay yerinde ve inceleme ekibinde olmadığım için elbette bilemem ama tahmin yürütebilirim. Aradan bayağı süre geçtiğine göre enkaza ulaşılmıştır. Olay Ankara’nın doğusunda ve F-16 havalanması Merzifon’dan olduğuna göre, Rusya ağır basabilir. Ankara’nın batısında olsaydı bu kez Ukrayna ihtimali ağır basardı. Ama dediğim gibi bunlar sadece tahmin. Doğrusu için resmi açıklamayı beklemek lazım.”
Son sorum, “Acaba bu işin arkasında başka bir şey olabilir mi?” şeklinde spekülatif amaçlıydı. Yanıtı yine Erdoğan Paşa’ya bırakalım:
“Günümüz dünyasında her şey mümkün. Türkiye’yi NATO ve Batı dünyası içinde görmek istemeyenler de, Türkiye’nin güvenirliğini ve kapasitesini ölçmek isteyenler de, bizi test etmiş olabilir. Ama bunu sivil halimizle kanıtlamamız elbette mümkün değil.”
Bakalım gizemli İHA ile ilgili Milli Savunma Bakanlığı ne açıklayacak?