Ekonomik deprem kapıda! Ekonomideki tüm göstergeler eş anlı olarak bozuldu...

.

Prof. Dr. Yaşar Uysal, Türkiye'nin önde gelen ekonomistleri arasında yer alıyor. Ekonomiyi, ekonomik göstergeleri an be an izler. Deyim yerindeyse elinden kalem düşmez. Analizler yapar. Bir aydın olarak, gerektiğinde bu verileri ve ne anlama geldiklerini kamuoyu ile paylaşır.

Uysal ile 14 Mayıs seçimleri sonrasında dolar kuru ve Türkiye'nin risk primi (CDS) cephesinde alarm durumuna geçen göstergeleri konuştuk.

Uysal, tabloyu net olarak ortaya koydu ve bütün gerçekliğiyle şöyle özetledi: "Türkiye, ekonomide bugüne kadar görülmemiş nitelikte bir kriz ile karşı karşıya kalabilir. Çok uzun yıllardır temel makro ekonomik tabloların yani Ödemeler Dengesi, Merkezi Yönetim Bütçesi ve TCMB Analitik Bilançosu'nun eş anlı olarak bu derece bozulduğu bir dönem hatırlamıyorum."

Uysal, Cumhur İttifakı’nın ve Millet İttifakı’nın 28 Mayıs sonrasında ekonomiyi yönetecek ekiplerini, bu ekiplerin de bir yıllık ekonomi programını hemen açıklamasının önemine işaret ederek, "Bu, ülkemiz ve milletimiz için çok öncelikli hale gelmiştir. Zira mevcut koşullarda belirsizliğin ötesinde öngörülemezlik noktasına gelinmiştir. Ekonominin seçim ikliminden daha fazla zarar görmesini engellemek gerekiyor" diye konuştu.

Uysal, öncelikle alarm zilleri çalan Merkez Bankası bilançosu ile başladı. Merkez Bankası'nın, 16 Mayıs itibarıyla bilanço içi net döviz rezervinin eksi 13,5 milyar dolara düştüğünü vurguladı.
Peki, bu tutara nasıl ulaşılıyor? Analitik bilançosunun aktifinde bulunan döviz ve altın varlıklarından, pasifinde bulunan döviz yükümlülükleri çıkartılıyor ve ulaşılan değer dolara çevriliyor. Karşımıza, dev bir açık çıkıyor ve açığın tutarı yaklaşık -13,5 milyar dolar...

Uysal, en son 10 Nisan tarihinde bilanço içi net döviz rezervinin 800 milyon dolar fazla verdiğini anımsatarak, "Demek ki bu süreçte 1 ayı biraz aşan dönemde yaklaşık 14 milyar dolarlık rezerv kaybı olmuş" dedi.

Prof. Uysal, 5 Mayıs haftasında Merkez Bankası'nın swap borcunun 57 milyar dolara çıktığına, böylece swap borcu dahil Merkez Bankası'nın net rezervinin diğer deyişle rezerv açığının 70 milyar doları aştığına dikkat çekti.

CARİ AÇIK AÇILDI GİDİYOR

Uysal, ödemeler dengesinin de hem cari açık hem de finansmanı yönünden ciddi sorunla karşı karşıya bulunduğunu, cari açıkta da derin endişeler yaratan düzeylerin söz konusu olduğunu söyledi.
Uysal, bu yılın Ocak-Mart dönemini kapsayan ilk çeyreğinde cari açığın, geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 33,3 oranında artarak 23.5 milyar dolar olduğunu söyledi.

Bu dönemde doğrudan yatırım, portföy yatırımı ve mevduat-kredi kanalından toplam net 10.2 milyar dolar tutarında dış kaynak girişinin söz konusu olduğunu belirten Uysal, "Net hata noksan kaleminde ilk çeyrekte 800 milyon dolarlık çıkış yaşanmış. Bu gelişmelerin sonucunda yani dış kaynak girişinin cari açığı finanse edememesi nedeniyle ilk çeyrekte rezervler de 14.2 milyar dolar azalmış. Zaman zaman kur riski algısının barometresi işlevi görebilen net hata noksandaki çıkışın dolar kurunda artış beklentisiyle ilgili olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

DIŞ BORÇTA YENİ REKOR

Türkiye'nin dış borçta da tarihi bir eşiği geride bıraktığını kaydeden Uysal, "Merkez Bankası verilerine göre, Mart ayı itibarıyla bir yılda vadesi dolacak dış borçta 200 milyar dolar sınırı aşıldı. Marttan itibaren bir yıllık dönemde tam 203 milyar 330 milyon dolar dış borcun vadesi doluyor" dedi.

BÜTÇE AÇIĞI DA REKOR PEŞİNDE

Merkez Bankası bilançosu ve ödemeler dengesi yanında Merkezi Yönetim bütçesi açığının da vites yükselttiğine dikkat çeken Uysal, “2022 yılının Ocak-Nisan döneminde bütçe açığı sadece 19,4 milyar TL iken 2023 yılının aynı döneminde yüzde 1871 yani yaklaşık 18,7 kat artış göstermiş ve 382,5 milyar TL’ye yükselmiştir. Bu açık cumhurbaşkanı adaylarının taahhüt ettiği bayram ikramiyeleri, temmuz ayında kamu çalışanlarının ücretlerine yapılacağı açıklanan zamlarla daha da artacaktır" dedi.

PERSONEL SAYISINDAKİ ARTIŞ

2022 yılı sonuna göre Mart 2023 itibarıyla 25 bin 891 kişi artarak 5 milyon 36 bin 795 kişiye ulaşan her statüde çalışan toplam kamu çalışanı sayısına işaret eden Uysal, "Bu sayı dikkate alındığında personele yapılacak her 1000 TL’lik artışın bütçeye aylık yaklaşık 5 milyar, yıllık 60 milyar TL, 5000 TL’lik artışın ise yıllık 300 milyar TL ilave yük getirmesi söz konusu olacaktır" diye konuştu.

KKM BOMBASI

Uysal, 100 milyar doları aşan kur korumalı mevduat (KKM) nedeniyle olası kur artışlarının getirebileceği devasa yükün bütçe açığını başka boyutlara taşıyabileceği uyarısında bulundu.

Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Nitekim dolardaki her bir TL’lik artış kur korumalı mevduatın bütçeye maliyetini 106 milyar TL artırabilecektir. Bankaların Kur Korumalı Mevduata uygulayacağı faizin serbest bırakılmış olması bu maliyetin azalmasına imkan verecektir."

EYT VE EMEKLİLİK SİSTEMİ

EYT’nin bütçeye getireceği yük de göz ardı edilmemeli.

Uysal, sosyal güvenlik sisteminin EYT düzenlemesi sonrasında yükünün ağırlaştığını vurgulayarak, "Aktüeryal denge rasyosu daha önce yaklaşık 1 emekli için 1.8 kayıtlı çalışandı. EYT sonrasında bu oranın, 1 çalışana 1.6'ya kadar düşebilecektir. Dolayısıyla gelecek yıllarda emeklilerin yeterli maaş alması güçleşeceği gibi sosyal güvenlik sistemi üzerinden emekli aylıklarının ödenebilmesi için bütçeden daha çok fonlanması gerekecek. Bu da çok önemli bir konu" diye konuştu.

Mevcut durumda vatandaşları ve firmaları çok zorlu ekonomik koşulların beklediğini vurgulayan Uysal, “Ufukta artışa geçmiş enflasyon, yavaşlayacak büyüme, yükselecek işsizlik görünüyor. Döviz kurlarında mevcut düzey korunsa da gerileme yaşansa da artış olsa da ciddi sorunlar yaratacaktır. Ekonominin fay hatlarında ciddi bir enerji birikimi var. Bunun ekonomik depreme dönüşmemesi için cumhurbaşkanı adaylarının ekonomi yönetimini kimlere bırakacağını ve uygulayacakları restorasyon programını acilen açıklaması memleketin ve insanlarımızın hayrına olacaktır” dedi.

Ekonomi Haberleri