Merkez Bankası yüzde 45 olan politika faizini sabit tuttu.
Uzun süredir faiz artışı yapan Merkez Bankası yeni Başkan Fatih Karahan’ın başkanlığındaki ilk toplantısında faiz artışına gitmedi.
Faizin yüzde 45’te tutulması ekonomideki kötü gidişi tersine çevirecek bir etki yaratmayacaktır.
Yerel seçim öncesinde “ekonomi iyiye gidiyor” havası verilmek istenmiş olabilir ama hayat pahalılığını durduracak bir karar değil.
İktidar yıllardır enflasyonu kontrol altına alıp düşürecek politikalar izlemek yerine faizi indirip çıkararak enflasyonu düşüreceği vaadinde bulundu.
Ancak düşüremeyeceği belliydi.
Çünkü ilk düğme yanlış iliklendi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “faiz nedendir enflasyon sonuçtur” tezine dayanarak faizin enflasyon oranının çok altına düşürülmesi hataydı. Bu hatalı saptama ve faiz indirimleri dövizi ve dolayısıyla enflasyonu patlattı.
Uzun süren bu hatalı faiz politikasından dönüldü ancak çok geç kalınmıştı.
Bugün yüzde 45 oranındaki politika faizi yine enflasyonun çok altında. TÜİK’in saptamasına göre enflasyon oranı yüzde 65 düzeyinde. Reel faiz yine negatif.
ENAG’ın saptamasına göre ise yıllık enflasyon yüzde 29’a ulaşmış durumda.
Bu oran esas alınırsa negatif faiz çok daha büyük.
İktidar enflasyonla mücadele için kamuda tasarruf yapmıyor, bütçe dengesini gözetmiyor. Savurganlık devam ediyor.
Bunun kanıtını 2024 yılı bütçesinin ilk ayında verilen bütçe açığı ve faiz ödemeleri oluşturuyor.
İktidar 2024 Ocak ayında 150,7 milyar liralık açık verdi.
Hazine ve Maliye Bakanlığı ocak ayı bütçe gerçekleşmelerine göre, bütçe harcamaları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 139 artarak yaklaşık 768 milyar lira oldu. Bütçe gelirleri de yüzde 113,5’lik bir artışla 617,2 milyar liraya ulaştı.
Ocak ayında bütçede faiz ödemeleri yüzde 466,9 artışla 121,1 milyar, faiz dışı harcamalar da yüzde 115,7’lik artışla 646,9 milyar liraya ulaştı. Aylık toplam bütçe giderinin yüzde 15,8’ini faiz ödemeleri oluşturdu.
2024’de tahmin edilen yıllık bütçe açığı ise 2,7 trilyon lira.
Bu bütçe tablosu iktidarın enflasyonla mücadele etmek gibi bir niyeti olmadığını gösteriyor.
Ekmek fiyatları bazı illerde 7 lira, bazılarında 7,5 lira. Ankara’da ekmek fiyatları 10 liraya çıkmıştı ancak seçim öncesinde iktidarın baskısıyla fırıncılar ekmeği 7,5 liraya düşürdüler.
Çiğ süt fiyatı 13,5 lira.
Bir kilo beyaz peynir 150 lira.
Bir kilo kıyma 450 lira.
Bir kilo kuşbaşı et 480 lira.
Yoksul ailelerin çocuklarına et, süt, peynir yedirmeleri lüks haline geldi.
Kiralardaki artışlar da rekor düzeye çıktı.
Birçok işçi, memur ailesi büyük kentlerde merkez çevre semtlere taşınmak zorunda kaldı.
Sokakta vatandaşla yapılan röportajlarda en çok şikayet edilen konu hayat pahalılığı, ücretlerin düşüklüğü.
Belediyelerin halk ekmek satış yerlerinin önünde uzun kuyruklar oluşuyor.
Bazı ürünlerin fiyatı hemen her hafta yükseliyor. Marketlerdeki yoğun faaliyetlerin başında yeni fiyat etiketlerini hazırlamak geliyor.
Bütün bu göstergeler ekonominin her geçen gün daha kötüye gittiğini gösteriyor.
Yerel seçimler nedeniyle dövizin ve bazı ürün fiyatlarının baskılandığı da bir gerçek.
Yerel seçim sonrasında fiyatların daha da hızlı artacağı, buna vergi artışlarının da ekleneceği düşünülürse yoksul kesimin bugünleri de arayacağını söylemek yanlış olmaz.