Çatısı çöken kargo binası, kapanan pistler, “Otel isteriz” diye eylem yapan yabancı turistler, protestoculara müdahale için havalimanına çağrılan polisler. Bunlara pistler kapandığı için Yeşilköy’deki eski Atatürk Havalimanı’na inmek zorunda kalan Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu ve İçişleri Bakanı Soylu’yu da ekleyelim... Halk arasındaki adıyla Üçüncü Havalimanı, resmi adıyla İstanbul Havalimanı ilk ciddi karda iptal oldu.
“Biz yaparız, onlar konuşur” Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Havalimanı ve diğer “mega projelere” yönelik eleştirilere böyle cevap veriyor. Sizi bilmem ama ben üzerime alınmıyorum. Devletin parasının, milletin vergilerinin iddialı projelere harcanmasına karşı değilim. Dünya Bankası’nın verileriyle Türkiye’de 10 milyon mutlak yoksul, yeterli beslenemeyen milyonlarca çocuk varken “Büyümeyelim” demek, fildişi kuleden ahkam kesmek olurdu.
Benim ve başkalarının karşı çıktığı, devletin parasının iddialı projelere harcanması değil, betona gömülmesiydi.
İstanbul Havalimanı resmi açıklamaya göre 10.2 milyar dolara mal oldu. Resmi rakamın yanıltıcı olduğunu, gerçek maliyetin bunun en az iki katı olduğunu önceki projelerden biliyoruz. Haydi 20 milyar dolar diyelim. Bu, en ileri teknolojiyle kurulabilecek bir çip fabrikasının maliyeti.
Çip krizinin farkındasınızdır, son olarak Renault Bursa’daki fabrikasını çip yetersizliği (ve elektrik kısıntısı) nedeniyle kapattı. Dünyada çok fazla çip fabrikası yok. Liderlik Tayvan ve Güney Kore’de. Çin onlara yetişmeye çalışıyor, bu uğurda milyarlarca dolar harcadı. Son olarak Intel, Amerika’nın Ohio eyaletine dünyanın en büyük çip fabrikasını kuracağını açıkladı. Yatırım maliyeti 20 milyar dolar. Evet çok büyük para. Ama Üçüncü Havalimanı’ndan daha çok değil.
Intel CEO’su Patrick Gelsinger’ın yatırımı açıkladığı basın toplantısına ABD Başkanı Joe Biden da katıldı. Amerikan devleti çip yatırımını desteklemek için “Çip Yasası” adlı bir yasa çıkardı. Bu alandaki yatırımlara 52 milyar dolar ayırdı. Intel de devlet kaynaklarından yararlanacak. Çünkü Amerika bu teknolojide Çin’in arkasında kalmaktan korkuyor. Çip rekabeti hayat memat meselesi.
İktidar yetkilileri, “Ama biz İstanbul Havalimanı’nı devletin cebinden bir kuruş çıkmadan, yap işlet devret yöntemiyle yaptık” diyecektir. Yapmayın Allah aşkına!
Müteahhitler havalimanını kendi parasıyla yapmadı ki, bankalardan Hazine garantili krediler aldılar. Bahadır Özgür’ün daha önce Gazeteduvar’da aktardığı bilgilere göre 3.4 milyar Euro’su Ziraat, Halkbank ve Vakıfbank’tan, 500 milyon Euro’su Denizbank’tan, 300’er milyon Euro’su da Garanti ve Finansbank’tan olmak üzere toplam 4.5 milyar Euro kredi verildi. Bu kredi, 16 yıl vadeli, dört yılı ana para ödemesizdi.
Ama bu para da yetmedi, İstanbul Havalimanı’nın müteahhidi beş şirket, yine Hazine garantili 1.4 milyar Euro daha kredi çekti.
Bu para ödenecek mi sizce? İstanbul Havalimanı kâr edip para kazanırsa tabii. Seyfettin Gürsel ve Tuba Toru-Delibaşı’nın daha önce yaptığı bir araştırmaya göre iki ihtimal var. İlk ihtimale göre havalimanı 2030’dan sonra kâr etmeye başlayacak, 2043 sonunda birikimli zararını kapatıp kâra geçecek. Bir başka ihtimale göre ise birikimli zarar bu yıla kadar dahi kapanmayacak.
O zaman soru: Devlet bu kadar büyük paraya kıyacaktıysa neden çip ya da başka bir teknolojiye değil de havalimanına harcadı?
Betonun ekonomiye pek bir faydasının olmadığını, verimlilik ya da teknoloji artışı getirmediğini biliyoruz. Oysa yüksek teknoloji yatırımları “taşma” etkisiyle ekonomide teknoloji gelişimini tetikliyor, verimliliği artırıyor. Batsalar bile.
Ama heyhat çipte veya diğer yüksek teknolojilerde betonun rantı yok ki! Çip fabrikasının çay ocağını mı işletecekler, çevresine üç-dört tane site mi dikecekler, nereden para kazanacaklar? Asıl mesele işte bu.
AKP iktidara geldiğinde Türkiye’nin 125 milyar dolar dış borcu vardı. Bugün 435 milyar dolar. 20 yılda Türkiye’ye 300 milyar dolar girdi. Bu para nereye gitti?
Bugün artık bu sorunun yanıtı biliyoruz: Betona gömüldü. Üçüncü Havalimanı bu projelerin en büyüğüydü. Kütahya’da 1 milyon 317 bin 733 yolcu garantisi verilen, 2021’de sadece 22 bin 936 kişinin kullandığı Zafer Havalimanı da aynı kafanın ürünüydü, garanti edilenin yarı sayısında aracın geçtiği Osmangazi Köprüsü de.
Bu projeler binlerce, on binlerce kişiyi zengin etti. Çip fabrikası kurulsa üç-beş kişiden başkasını zengin edemezdi.