İktidar Türkiye’yi bu hale getirdi.
Dünden pahalı yarından ucuz.
Bugün aldığınız bir ürün ve hizmet dünden daha pahalı ama yarından daha ucuz oluyor.
Bu nedenle vatandaş bugün bulduğu zorunlu ihtiyaç ürünlerini parası yettiği kadar almaya çalışıyor ki yarın daha pahalıya almak zorunda kalmasın.
Örneğin benzin ve motorinde durum böyle. İktidar akaryakıta zammı seriye bağladığı için neredeyse her gün zam geliyor. Vatandaş da bunu bildiği için yeni zamlar yürürlüğe girmeden akaryakıt istasyonlarında kuyruk oluşturuyor. Deposunu yarın daha zamlı doldurmamak için gün bitiminde doldurmaya çalışıyor.
İktidar yanlısı medya bu durumu “vatandaşın ucuz mazot kuyruğu” diye verebiliyor. Sanki Türkiye’de benzin, mazot çok ucuzmuş da vatandaş da durmadan benzin, mazot almak için kuyruk oluşturuyormuş gibi. Oysa dün yapılan zammı kabullenen vatandaş yarın gelecek zamdan kurtulmak için deposunu doldurmaya çalışıyor. Tabii zamlı benzin veya mazotu alacak parası varsa, hâlâ arabasını kullanabiliyorsa! Bu durumu “ucuz mazot kuyruğu” diye sunmaya ancak “pes” denilebilir.
Son günlerde ayçiçek yağında ortaya çıkan görüntüler iktidarı rahatsız etti. Vatandaşın marketlerden ayçiçek yağı almak için izdiham oluşturması gündem oldu. Anne, baba ve çocuğun ellerinde üç-dört ayçiçek yağıyla marketten çıkmaları, üç emekli arkadaşın üçünün elinde ayçiçek yağıyla evlerinin yolunu tutmuş olmaları dikkati çekiyordu.
Bu görüntüler nedeniyle iktidar vatandaşa kızıyor.
Türkiye’de ayçiçek yağı operasyonu yapıldığını söylüyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “ayçiçeği yağı operasyonu yapanlara biz de operasyon yaparız” diye aba altından sopa gösteriyor.
Peki vatandaş niye market kuyruklarına girip birden fazla ayçiçeği yağı almak için bekliyor? Veya daha ucuz olsun diye Türk malı değil de Suriye malı çocuk bezi almak için market market dolaşıyor?
Elbette zevk olsun, keyif olsun diye değil.
Vatandaşın böyle davranmasının nedeni bugün aldığı ürünü yarın bulamayacağı veya daha yüksek bir fiyattan bulabileceğini düşünmesi.
Ekonomistler buna “beklenti bozulması” diyorlar.
Eğer vatandaş bugün aldığı ürünü bir hafta sonra da aynı fiyattan rahatlıkla bulabileceğine inansa bugünden üç beş tane almaya çalışmaz. İhtiyacı kadar alır, kullanır, bitince gidip yine alır.
Ancak iş artık öyle değil. Bugün aldığımız ürünü yarın zamlı fiyattan alıyorsunuz. Vatandaşın beklentisi olumsuz. Fiyatların artacağını biliyor.
Bu artışın temel olarak iki nedeni var. Birincisi akaryakıta her gün yapılan zam, İkincisi döviz kurlarının yükselmesi.
Döviz kurları yükselince dışa bağımlı olan Türkiye daha yüksek fiyattan petrol ve doğalgaz ithal ediyor. Petrolün varil fiyatı da artınca, Türkiye’de akaryakıt fiyatları otomatiğe bağlanmış gibi artıyor. Akaryakıt fiyatları artınca ulaşım maliyetleri de artıyor ve bu da gıda ürünleri dahil birçok ürünün fiyatına yansıyor.
Ayçiçeği yağında da durum aynı. Türkiye ayçiçeği yağında yüzde 70 dışa bağımlı. Ayçiçeği yağını büyük ölçüde Rusya ve Ukrayna’dan ithal ediyor. Bu ithalatta bir sıkıntı olunca ayçiçek yağının fiyatında artış beklentisi oluyor ve vatandaş da fiyatı zamlanmadan mutfakta en çok kullandığı yağ türü olan ayçiçek yağını bugünden almaya çalışıyor.
Olay bu kadar basit.
Nitekim bir süre önce, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil Ticaret Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği yazıda, stoklarda 1-1,5 aylık yağ kaldığını belirtmişti. Sıkıntının Rusya’nın Azak denizinde, Türkiye’ye gelmek üzere ayçiçek yağı yüklenen gemilerin limandan çıkmalarına izin verilmemesinden kaynaklandığını duyurmuştu.
Türkiye gibi buğday ve ayçiçeği cenneti olan bir ülkeyi ikisinde de dışa bağımlı hale getirirseniz böyle sonuçlarla karşılaşmanız normaldir.
Durumun bu hale gelmesinde vatandaşın hiçbir suçu, kusuru yok.
Maliyet artışına neden olan temel girdilerdeki fiyat artışlarına bakarsanız bu gerçeği çok net biçimde görürsünüz.
Akademisyen Ayşe Aydoğdu’nun paylaştığı rakamlara göre tablo şöyle:
4 Mart 2021 tarihinde benzin 7.23 lira, motorin 6.62 lira, brent petrolün varili 65 dolardı.
4 Mart 2022 tarihinde ise benzin 20 lira, motorin 20 lira, brent petrolün varili 113 dolar. Brent petrolün varilinde artış yüzde 73 olmasına karşın, benzindeki artış yüzde 177, motorindeki artış yüzde 202.
Yine Ziraat Odaları Birliği verilerine göre son bir yılda gübre fiyatlarındaki artış şöyle:
“a. sülfat gübresinde yüzde 274, üre gübresinde yüzde 203, DAP gübresinde yüzde 186, k. a. nitrat gübresinde yüzde 165, mazotta yüzde 164, elektrikte yüzde 85.”
Bu maliyet artışları ortadayken iktidarın fiyat artışları sanki sanalmış, söylentiden ibaretmiş veya söylentiyle artıyormuş gibi davranması gerçeğe gözlerini kapamaktır.
Bu yetmiyormuş gibi bir de marketleri, bakkalları, vatandaşları ve gerçeği yansıtan yayın organlarını tehdit etmesi hayat pahalılığıyla mücadelede demokrasilerde yeri olan bir yöntem değildir.
Ekonomi, özel kuvvetler timi gibi “enflasyon timi” kurmakla, esnafı, vatandaşı, özgür gazetecilik yapmaya çalışan gazete ve televizyonları tehdit etmekle düzelmez.
Doğru ekonomi politikalarıyla düzelir.