14 Mayıs seçimleri için geri sayım sürüyor. Türkiye, ekonomik krizin derinleşmeye ve genişlemeye devam ettiği, vatandaşların eşi benzeri görülmemiş biçimde yoksullaştığı bir dönemde kritik bir seçim gerçekleştirecek. Kuşkusuz, seçmen tercihlerinde ekonominin payı büyük olacak.
KAYGI SEÇİMLERİ
Ekonomi kadar gerek Cumhur, gerekse de Millet ittifakı bileşenleri içindeki kaygılar ve ideolojik duruşlar da oy davranışlarını etkileyecektir. Yıllardır Adalet ve Kalkınma Partisi'ni destekleyen muhafazakar seçmenin bir bölümü, iktidarın el değiştirmesi durumunda başta başörtüsü olmak üzere inanç eksenli bazı konularda geriye gidilebileceği kaygısını taşıyor.
Millet İttifakı'nda geniş bir tabanı oluşturan seçmenlerde de Cumhuriyet değerleri, laiklik ve yaşam tarzı konusunda kaygılar olduğu bir gerçek.
Kaygı ve korku insan davranışlarında etkili olan iki farklı duygu... Kaygı, belirsizlikten doğar; nesnesi yoktur. Korkunun nesnesi vardır. İnsan, örneğin karanlıktan ya da köpekten korkar.
Kaygı, özellikle kriz zamanlarında yaygınlaşarak artar. İstikrarsızlık, belirsizlik ve öngörünün zorlaşması kaygıyı besler.
Bu kaygılara bağlı olarak iktidar cephesinde yer alan seçmenlerin belli bir bölümünde, ekonomik krizin ikincilleşmesi ve ideolojinin belirleyeceği oy davranışının ortaya çıkması beklenebilir. Benzer değerlendirme Millet İttifakı seçmeninin bir bölümü için de rahatlıkla söylenebilir.
EKONOMİ SİYASETİ BELİRLER
Ekonomi, Antik Yunanca'da "hane" anlamına gelen "oikos"tan geliyor. Zaman içinde bugünkü anlamını alan ve karmaşıklaştıkça uzmanlığı da zorunlu kılan ekonominin, siyaseti belirlediğini söylemek de yanlış olmaz. Lenin'in özlü biçimde dile getirdiği gibi "Siyaset, ekonominin yoğunlaşmış halidir".
Bu gerçekten hareketle 14 Mayıs seçimleri öncesinde ekonomi yönetiminin gerçekleştirdiği kritik bir toplantıya daha yakından bakalım.
Ziraat Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı, eski Halkbank Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Prof.Dr. Şenol Babuşcu, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı'nın bankaların genel müdür yardımcılarının katıldığı bir toplantı yaptığını, toplantıda artan döviz iştahının ve Kur Korumalı Mevduat'ın (KKM) konuşulduğunu açıkladı.
Babuşcu, bankacılık sektöründe yıllarca üst düzey yönetici olarak görev yaptı. Halen Başkent Üniversitesi'nde dersler veriyor ve ekonomiyi çok yakından takip ediyor.
Babuşcu, son günlerde artan bireysel döviz talebinin ve KKM'den çıkışlara dikkat çekildiğini söyledi. Babuşcu, Merkez Bankası'nın, bankalardan, vatandaşları, KKM'de kalmaya ikna etmelerini istediğini söyledi.
Peki, yabancı para iştahı neden artıyor? Vatandaş, KKM'den neden çıkıyor? Babuşcu, son günlerde bireysel döviz talebinin arttığını belirterek, vatandaşların kurun yükseleceğini düşünerek (ekonomiye ilişkin riskleri de göz önünde bulundurarak) dövize yöneldiğini belirtti.
Bazı vatandaşların, seçimden sonra ödeme yapılmayabileceği kaygısıyla KKM'den çıkmaya başladığını da kaydeden Babuşcu, "Bu vatandaşlar TL'den dövize dönmeye başladı. Bu da kur üzerinde etkili oluyor" dedi.
Babuşcu, seçim tarihi yaklaştıkça bireysel döviz talebinin daha da artabileceğini, yurt dışından kaynak bulunmasının şart olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Adalet Hazar da bu toplantıya ilişkin olarak, "Toplantıda hava gerginmiş. 'Sanki sermaye kontrolü gelmiş havası vardı' diyor katılımcılar. Biraz da tehditkar hava ile istenilenler yapılmaz ise daha sert önlemler olabileceği de belirtilmiş. Bankacılar açısından zor süreçler" paylaşımını yaptı.
KUR NE OLUR?
Babuşcu'nun seçim sonrası için döviz kuru öngörüsü ne? Babuşcu'ya göre Cumhur İttifakı'nın seçimi kazanması durumunda yıl sonunda dolar kuru 25-26 TL'yi görebilir. İktidarın el değiştirmesi ve Millet İttifakı'nın yönetime gelmesi (yurt dışından beklenen kaynak girişinin etkisiyle) durumunda kur, 18-20 TL aralığında seyreder.
Bekleyip göreceğiz.