Bu rahatlık insanı gerçekten şaşırtıyor. “Bu ülke bunlar gibisini görmedi” diyenler çok çok haklılar. O kadar kendi beğenmiş, o kadar kibirliler ki, ağızlarından tek bir özeleştiri sözcüğü çıkmayan iktidar mensuplarının gülünç duruma düştüklerini bilmeden olanı biteni farklı gösterme kurnazlıkları da dillere destan gerçekten. Hani AKP Cumhurbaşkanı’nın Esad saplantısını bilmesek, on yılı aşkın süre boyunca cihatçıları beslediğinden haberdar olmasak, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Muhalefet ile Suriye’deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım. Aksi takdirde kalıcı bir barış olmaz” cümlelerini ciddiye alabilirdik. Suriye’de barış olmasın diye Recep beyin neler yaptığını dünya alem bildiği gibi, beyefendinin Dışişleri Bakanı da biliyor çünkü.
On iki yıldan beri, derdi neyse, Recep bey komşu ülkenin içişlerine karıştı, milyonlarca lira döktü, talihsiz ülkenin milyonlarca vatandaşını iç/dış mülteci durumuna düşürdü. Cihatçı grupları muhalif adı altında silahlandırdı, finanse ederek Suriye’nin üzerine yolladı. Ne var ki hem sahada hem diplomaside Beşar Esad’ın başarısını görmezden gedi. Halkının da verdiği destekle yerinden edilemeyen Beşar Esad’ın “iktidardan gitmesi” gerektiğini söyleyen kimsenin kalmadığını kabullenemedi.
Türkiye değil onlar vazgeçti
Çavuşoğlu’na o lafları ettiren, Türkiye’nin Suriye meselesinde siyasal olarak başarısız olması değil sadece. Recep bey ile iktidarının beslediği gruplara vereceği parası kalmadı Türkiye’nin. Bu gruplara yardımın TL ile yapıldığını biliyorsunuzdur herhalde. Uyguladığı ekonomi politikası sonucu değer kayıplarına uğrayan TL’yi ödeyecek durumda değil AKP o gruplara. “Ekonominin kitabını yazdım” diyen zatın “Suriyeli cihatçılara” verecek TL’si yok artık. Sadece kendi ihtirasları için milyonlarca lirayı Suriye topraklarına gömmüş biri olarak tarihteki yerini alacak.
Yani bir anlamda Türkiye, politikasının başarısızlığı yüzünden Suriyeli gruplardan vazgeçmiş değil, aksine bir kuruş parası kalmayan Türkiye’den vazgeçenler o gruplar oldu. Yani Türkiye artık Suriye’de “vekalet savaşı” sürdürecek durumda değil. TL’deki erime Türkiye’nin desteklediği gruplar arasında yeni mali kaynaklar bulma konusunda çatışmalara da yol açtı. El Bab, Cerablus, Azaz, Afrin, Tel Abyad, Rasul Ayn’de TL bazlı işlemler karşılığında birbirini destekleyen gruplar artık dağıldılar. Mali desteğin kesilmesi ya da ödemelerin zorlaşması Türkiye’nin desteklediği grupların kontrolündeki bölgelerde yerel halkın da hoşnutsuzluğuna yol açıyor gün geçtikçe.
Liranın çöküşüyle birlikte Türkiye’nin Suriye’ye yönelik planları akamete uğradı. Ayrıca Rusya ile İran’ın Türkiye’nin yakınlarda yapmayı planladığı Suriye’ye yönelik harekata karşı çıkmaları da Recep beye Soçi dönüşü “müdahale hakkımız baki” cümlesini söyletiverdi.
İşte bu yüzden Çavuşoğlu’nın sanki iktidar olarak muhalefeti silahlandırıp, finanse edip Suriye yönetimine saldırttığını dünya alem bilmiyormuş gibi davranıp “muhalefet ile Suriye’deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım. Aksi takdirde kalıcı bir barış olmaz” demesi tek kelimeyle gülünç. Kşmsenin ciddiye almayacağı bir laftır ettiği.
Bayrak yakmak başlangıç
Çavuşoğlu’nun açıklamalarına tepki gösteren Türkiye destekli Suriyeli cihatçı grupların TSK kontrolündeki Azez’de Türk bayrağını yakmaları, ardından Türk askerlerinin karargahlarına saldırı girişiminde bulunmaları aslında başlangıç. Türkiye desteklediği grupların, bir politika değişikliği yapması halinde, kendisini de vuracağını hiç düşünmedi.
Oysa bunun geçmişte bir örneği yaşanmıştı. Türkiye henüz “terör örgütü” ilan etmediği PYD’nin lideri Salih Müslim’i Türkiye’de ağırlamış, görüşmeler gerçekleştirmişti. Suriye’de PYD ile de çatışan Türkiye’nin desteklediği gruplar Müslim’e gösterilen ilgiden hoşlanmadılar. Suriye’deki El Nusra örgütünün Somali’deki kardeş örgütü Eş Şebab başkent Mogadişu’da Türkiye Büyükelçiliği’ne saldırmıştı.
Tehlike şurada; benzeri “cezalandırma” eylemleri her an gerçekleşebilir. On yıl boyunca “Esad’ı devirmeleri” için finanse edilen örgütlerin ortada bırakılmışlık hissiyle Türkiye’yi hedef almayacaklarını kim söyleyebilir?
Israrla, anlamsızca, sadece Recep bey öyle istiyor diye Türkiye’yi Suriye batağına sokanlar ülkeyi ciddi bir güvensizlik ortamına ittiler.
Çavuşoğlu’nun hala oyun kurucu bir ülkenin Dışişleri Bakanı’ymış gibi konuşmasına aldırmayın.