Dünya edebiyat gündemine şu sıralar yeryüzünün en sevilen çocuk kitaplarının yazarı Roald Dahl’ın eserlerine yapılan müdahale damgasını vurdu, haberiniz vardır. Dahl’ın öykü kahramanlarıyla ilgili olarak verdiği kilo, akıl sağlığı, cinsiyet, ırkçılık gibi referanslar kitapların yeni basımlarında artık kullanılmayacak. Yazarın mirasçılarının da onayıyla Puffin Books yayınevince yapılan bu müdahaleyle Dahl’ın günümüz okurları için daha kabul edilebilir hale getirilmesi amaçlanıyormuş.
Bu, kitaplardaki kahramanlardan Augustus Gloop’un artık şişman, Bayan Twit’in artık korkutucu derecede çirkin olmayacağı, Oompa-Loompalar’ın da artık cinsiyet ayrımı gözetmeyecekleri anlamına geliyor. Bunu akıl edenler günümüzün önyargılara yol açan toplumsal klişelerini yok ederek gençleri koruyacaklarını düşünmüşler belli ki. Ancak yaptıkları gerçekten saçmalıktan başka bir şey değil. Bu kavramlar, hoş olmasalar da “yaşamın gerçekliği”nde varlar, Dahl gibi sosyal gerçekliğe önem veren bir yazarın öykü kahramanlarının “dünya gerçekliği”nden arındırılmış bir dil kullanmaları tuhaf tabii ki.
Antisemit bir zorbaydı
Filmi de yapılan “Charlie’nin Çikolata Fabrikası” adlı kitabıyla daha da tanınır olan Dahl, üç yaşındayken kendisinden birkaç yaş büyük ablasını apandisit patlamasından, kızı Olivia’yı da yedi yaşındayken beyin hastalğından kaybetmişti. Oğlu Teo da dört aylıkken bir trafik kazasında yaralanp özürlü kalmıştı. Yani acılı biriydi Dahl. Çocukların dünyasına sığınmasının nedenini anlayabilirim bu yüzden. Acılı biri olması, çok acılar çekmiş/çektirilmiş bir ulusa, yani Yahudilere nefretle bakmasına engel olmamıştır ne yazık ki. Antisemit oluşu yüzünden aslında pek saygı duyduğum biri değildir. Aynı zamanda kadın düşmanı, ırkçı berbat biriydi Dahl. Ne var ki çok ama çok büyük bir yazardı.
Kitaplarına yapılan, bence düpedüz sansür olan sözkonusu müdahaleye yayın hakları elinde bulunan Roald Dahl Story Company de izin vermiş. Değişiklikten amacın "Dahl'ın harika hikayelerinin bugün tüm çocuklar tarafından keyifle okunmaya devam etmesini sağlamak” olduğunu ileri sürüyor kurum.
Ne derlerse desinler bu “kültürel bir tasfiye”dir, ötesi yok. “Yanlış konuşmayı düzeltme” otoriterliğidir bu yapılan. Dahl’ın eserlerini yazdığı dönemdeki duyarlılığından, o kelimeleri kullanmadaki gerekçelerinden haberdar olmayanlar ne hakla bu düzeltmeleri(!) yapabilir? Hayattayken kitaplarını basacak yayınevlerinin “kötü bir adam” olan Dahl’ın ırkçı, Yahudi düşmanı görüşlerini ifade eden sözcükleri çıkarttıkları doğrudur. Ama o yaşarken yapılmıştır bu müdahaleler, yanlış da değildir.
Ölümünden sonra öykülerinden temizlenen, Dahl’ın ırkçılığını, insan bedenine yönelik aşağılayıcı tutumunu ifade eden kelimeler kaldırıldığında çocuklar yazarın gerçek yüzünü de bilememiş olacaklar. Yazarının aslında neyi savunduğunu bilerek okumalılar o öyküleri çocuklar. Yaşamda karşılaşacakları kavramları, acı da olsa o öykülerde görmeliler önce.
Başka örnekler de var
Dahl’ın kitaplarına yapılan müdahale gibi son derece tuhaf başka girişimler de olmuştu, anımsıyorum. Örneğin J.M.Barrie’nin o olağanüstü güzel kitabı Peter Pan’ın devamının yazılması için bir yazar seçmişlerdi. Seçilen yazar çok yetenekli de olsa Barrie gibi yazması mümkün olamaz elbette. Ne anlamı var böyle yapmanın? Peter Pan, Barrie’nin ölümüyle yazımı tamamlanmış, yüzlerce yıl daha okunacak bir kitaptır. O kadar.
Daha kötüsü de var; Alexandre Dumas’nın kayıp olan bitmemiş bir romanını buldular. Dumas uzmanı bir yazar romanı tamamlayarak yayına hazırladı. Çok kötü bu. Tamamalanmamış haliyle yayınlansaydı daha iyi olmaz mıydı? Çünkü Dumas’nın romanı nasıl bitireceği konusunda hiçbir fikrimiz yok ki.
Bunlar hep ticari kaygılarla yapılan müdahaleler. Kapitalizmin açgözlülük yasası edebiyat dünyasında da geçerli. İyilik olsun diye değil, “para” kazansınlar diye Dahl’ı melek gibi gösterir, Dumas’ya sürekli roman yazdırırılar.
Kâr hırsı bu. Her şeyi yaptırır.