Cumhur İttifakı Nereye Kadar?

.

Geçtiğimiz haftanın en fazla konuşulan haberlerinden biri MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’u misafir ettiği anlardan medyaya yansıyan görüntülerdi. Çünkü bu görüşme sırasında çekilen fotoğraflar, Bahçeli’nin, 17-25 Aralık skandalını hatırlatan 17:25’te sabitlenmiş takvimi odasına yeniden astığını gösteriyordu. Siyaset çevrelerinde bu görüntü çokça konuşuldu, tartışıldı.

Konunun ciddi bir haber değeri olduğuna şüphe yok. Ancak herhangi bir muhalif ezkaza 17-25 Aralık’a atıf yapsa ona “FETÖ’cülük” suçlaması yapıp üzerinde tepinecek AKP cenahı, Bahçeli’nin bu restine sessiz kalmayı tercih etti. Öte yandan Bahçeli her ne kadar takvimi 17-25 Aralık “kumpasını” unutmamak için odaya astırdığını söylese de bu açıklama samimi bulunmadı. Zira Bahçeli buna benzer sembolik uyarıları daha önce de farklı şekillerde yaptı.

Bahçeli değil miydi, henüz birkaç hafta önce elinde dosya tuttuğu bir fotoğrafı sosyal medya hesabından servis edip Erdoğan’a “Aklını başına al” mesajı veren? Üstelik bu tür uyarılardan kendisi açısından olumlu sonuç almayı da hep başarmadı mı? Neden peki? Bahçeli neden bunu yapıyor ve nasıl oluyor da bunlardan hep olumlu sonuç alıyor?

En başta şunu aklımızda tutalım. AKP-MHP birlikteliği AKP açısından isteyerek yaptığı bir seçim değil bir mecburiyet olarak başlamıştı. Öncelikle, AKP’nin Fethullahçılarla arasının bozulmasından sonra onlara karşı milliyetçi/ulusalcı güvenlik bürokrasisinin desteğine muhtaç kalması, onun ardından ise HDP ile devam ettirdiği açılım sürecinin kendisine oy kaybettirdiğini 7 Haziran 2015 seçiminde görmesi AKP’nin rotayı zorunlu olarak MHP yönüne kırmasına yol açtı. AKP’nin sonraki süreçte MHP’ye karşı ses çıkaramamasına sebep olan da yine bu zorunluluk oldu. O yüzden, aslında AKP ile MHP arasındaki sorunları geçici bir sapma değil, aralarındaki ilişkinin temel dinamiği olarak görmek lazım.

Şu an için ikisinin de işine gelen bir birliktelik bu. AKP, bu ittifak döneminde özellikle yargıda kadrolaşan MHP’yi karşısına alamaz, zaten onu ikame edecek başka bir müttefik de artık bulamaz. MHP ise bu ittifak sayesinde, iktidarda olmanın sorumluluğunu almadan hem Erdoğan’ın politikalarına etkili biçimde yön verdi hem de mensupları için devlet kadrolarında önemli kazanımlar sağladı. O yüzden bu ittifak bir süre daha devam edecek.

Ancak bu ittifaka AKP’nin ihtiyacı MHP’den çok daha yüksek. Evet, MHP’yi sıkıştıran bir Sinan Ateş davası var ama kim bilir MHP’nin elinde AKP ile ilgili ne bilgi ve belgeler var. O dosya fotoğrafı boş yere verilmedi. Ayrıca iktidarı kaybettiği takdirde, iktidarda yaptıklarından sorumlu tutulacak olan da MHP değil AKP olacak. Çünkü MHP iktidara doğrudan katılmadı, Erdoğan’a bir bakan bile vermedi. MHP’nin eli bu yönden de AKP’ye göre daha rahat.

Ayrıca, bundan sonraki seçimi kaybettiği takdirde AKP’nin kurumsal yapısını devam ettireceği bile şüpheli. İktidarı kaybeden bir AKP tümüyle tasfiye bile olabilir. Ancak MHP bir ideoloji partisi olarak ve Türk siyasetinin temel aktörlerinden biri olma niteliğiyle var olmaya devam edecek.

İşte bu rahatlıktan dolayı Bahçeli Erdoğan’a rest çekip duruyor ve sözüm ona “dünyayı titreten” Erdoğan ona karşı sessiz kalmayı tercih ediyor. AKP, MHP’nin karşı çıkması sebebiyle o meşhur pragmatizmini de artık sergileyemiyor, normalde ülkeye yabancı sermaye çekmek için yapacaklarını MHP ile ortaklığından dolayı yapamıyor. Dolayısıyla AKP, MHP’nin boyunduruğu altında çöküşe doğru son sürat gidiyor.

Bundan sonra ne olur? İyi bir siyasi matematikçi olduğu bilinen Bahçeli kaybedecek bir Erdoğan’ı nereye kadar taşır, ona nereye kadar destek verir? Muhtemelen bu hemen olmaz. Ama bundan sonra yapılacak seçime MHP’nin AKP ile birlikte girmesi kanımca pek beklenir değil. MHP muhtemelen AKP iktidarından kendi ideolojisi ve kadroları için biraz daha fayda sağlayacak ve artık taşınamaz bir noktaya geldiğinde onun ipini de kendisi çekecek. Açıkçası MHP’lilerin Erdoğan’ı sevmemek için geçmişten beri çok fazla sebepleri de var zaten.

Bahçeli şimdilerde, Cumhur İttifakının bozulacağını söyleyenlere kızıyor. Ancak belki de kızıyor görüntüsü verirken diğer taraftan bu söylentilerin AKP üzerindeki baskıyı artıracağını düşünüp bundan memnun da oluyordur. Çünkü bu söylentiler AKP’yi MHP’ye daha mecbur bırakıyor ve MHP’nin AKP üzerindeki etkisi daha aşikâr hale geliyor.

Devlet Bahçeli, partisinin çıkarları açısından şimdiye kadar doğru yerde bulunmayı hep bildi. Bundan sonraki süreçte yine bunu yapması ve AKP iyice güçten düştüğünde tüm hesabı ona bırakıp, üstünü silkeleyip kendi yoluna devam etmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Siyaset Haberleri