Bundan 7 yıl önce Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Oğlaklı köyünde 11 yaşındayken tecavüze uğrayan, 12 yaşında intihar eden Esra Yücel davasında karar açıklandı.
Faili meçhul!
“Çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından 42'şer yılla yargılanan ve haklarındaki iddiaları tümüyle reddeden Veysi, Zahir ve Nihat Yılmaz adlı kuzenler beraat etti.
Yücel’e cinsel saldırıda bulunanların kimlikleri ve tartışmalı intihar vakası araştırılmaya devam edilecek.
Karar davasında, dosya kapanmadı.
Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen 10’nuncu ve karar duruşmasına sanıklar katılmadı.
Esra’nın ağabeyi Ömer Yücel, duruşmaya müşteki olarak katılımı heyet tarafından reddedilmesinin ardından duruşma salonundan polis eşliğinde çıkarıldı.
Bunun üzerine Hakkari Baro Başkanı Av. Ergün Canan’ın da aralarında olduğu Esra’nın avukatları da “değerlendirme yapmak üzere” duruşma salonunu bir süreliğine terk ettiler.
Karar avukatlar salonda yokken açıklandı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın da yanlarında olduğunu söyleyen Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, “Mahkeme Heyeti, Esra’nın ağabeyi Ömer Yücel’i destekçilerine hitaben ‘teşekkür’ konuşması yapması üzerine duruşma salonundan çıkartıyor. Onunla birlikte savunma avukatları da dışarı çıkıyor. Duruşma salonunda izleyici sıralarında Hakkari Vali Yardımcısı Furkan Berber’in de oturması ilgi çekiyor. Karar duruşmasından önce davaya bakan 4 Yüksekova Ağır Ceza Hakimi’nden birisi Yüksekova Kaymakamı Ömer Cimşit’in eşi Esra Ak Cimşit’ti. Karar duruşmasında yer almadı” diyor.
AKP Hakkâri İl Başkanı Zeydin Kaya, avukatı Ömer Faruk Aşkan aracılığıyla, “olaydan 6 yıl sonra davaya müdahil olduğunu, 1.5 yıl sanıkların avukatlığını yaptığını ve Hakkari AKP İl Başkanı seçildikten sonra dosyadan çekildiğini” açıklamıştı.
Esra 2006 yılında bir arazide civardaki arıcılar tarafından bulunup hastaneye kaldırıldığında, cinsel saldırıya uğramasının üzerinden koca bir gece geçmişti.
Hemşireye başından geçenleri anlatan Esra, olaydan bir ay sonra verdiği savcılık ifadesinde beraat eden sanıkların isimlerini vermişti.
Esra’nın “istismar anını kamerayla görüntüleyen faillerin olayı kimseye anlatmaması için ölümle ve görüntüleri yaymakla tehdit edildiği” iddiaları dava dosyasına girdi.
Bunlar üzerine tutuklanan şüpheli sanıklar, 8 ay tutuklu kaldılar.
Bölge İstinaf Mahkemesi’ne yaptıkları itiraz başvurusu sonrası, her birine verilen 42’şer yıllık ceza usulden bozularak sanık sıfatıyla tekrar yargılandılar.
Bilirkişi raporunda geçen “Meni varlığı tespit edilmesine rağmen, kadın DNA’sının erkek DNA’sını baskılaması, erkek DNA profilinin elde edilememesi” bulgusu üzerine zanlılar tahliye edildiler.
Şemdinli Sulh Ceza Hakimliği, 23.02.2017 tarihinde bilirkişi heyetinin hazırladığı rapora dayanarak, cinsel istismar suçu işlediklerine dair “somut delil” olmadığına karar verdi.
Sanıkların tahliye edilmesinden 11 gün sonra küçücük Esra’nın ölümü resmi kayıtlara “av tüfeği ile intihar etti” diye geçti.
Dava süresince uğradıkları “mahalle baskısına” Esra’nın anasının yüreği dayanmadı, beyin kanamasından vefat etti.
Baba davayı geri çekti. Ağabeyi ve ablası davanın peşini bırakmadı.
Esra intihar etmeden bir akşam önce toplanan “Köy Meclisinde” tahliye edilen sanıkların yemeğe davet edildiğini öğreniyor. Esra’nın doğru söylemediği konuşuluyor. Tahliye kararı beraat gibi duyuruluyor. Ailenin sanıklara tazminat ödeyeceği iddia ediliyor.
Tüm bunların çocuğun gözü önünde yaşandığı dile getiriliyor. Esra’nın ölümü ile bu toplantıda konuşulanlar arasında bağ kurulsa da, av tüfeğinden çıkan kurşunun açısı intiharı şüpheli kılıyor.
3 Kasım’da saat 14.55’de görülmeye başlanan dava öncesi; Esra’nın avukatı Hakkari Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Nükeyf Onursal’ın köy muhtarının başı çektiği, köy meclisi ve köylülerin, yıllardır aileyi tehdit ettiğini, buna rağmen ailenin adalet arayışına devam ettiğini belirterek duruşmaya destek katılımı çağrısı üzerine; bölge barolarının temsilcileri, kadın derneklerinin temsilcileri, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve HDP’li siyasetçiler mahkeme kapısında toplanıp, açıklama yapmışlardı.
Esra Yücel Davası’nı gazeteciler Evrim Deniz ve Timur Soykan’ın haberlerinden takip ediyoruz.
Tanıklıklar, toplanan deliller; 7 koca yıl cinsel saldırı suçunu aydınlatmaya yetmedi.
Esra Yücel adını bir kenara yazın.
2011 yılında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’nin gerekçeleri arasında anılan ve 2009 yılında Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde tazminata mahkum eden “Nahide Opuz Davası” gibi tarihe not düşecek.
TKDF Başkanı Güllü’den de, Hakkari Baro Başkanı Av. Canan’dan da aynı cümleleri duyuyoruz:
“Bu yörede özellikle son yıllarda artan kadına yönelik şiddet ve çocuklara yönelik cinsel istismarın arttığını görmekteyiz. Sadece Hakkâri’den değil bölgeden de cinsel istismara ve şiddette uğrayan kadınlar tehdit edilip, şikayet etmelerinin önüne geçiliyor.”
Hatay’da düzenlenen 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Paneli’nde, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Başkanı Türkiye Temsilcisi Hassan Mohtashami’nin yine bu köşede “Kalbimin derinliklerine inen bir mesele” diye başladığı konuşması paylaştım.
Mohtashami de benzer ifadeler kullanıyordu:
“Çok mahrem, çok hassas konulara değinmek görevimiz. Cinsel hak ihlalleri gittikçe artıyor. Ergenlik çağındaki kız çocukları doğal afetlerin meydana geldiği dönemlerde göz ardı ediliyor. Travma geçirmiş, gelenekler tarafından kısıtlanmış, okul ve aile yapılarından ve tanıdık sosyal ağlardan koparılmış bu kız çocukları, kalabalıklar içinde görünmez olabiliyorlar. Korunmaya ilişkin riskler yükselirken çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler de dahil olmak üzere toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, sömürü ve istismarın arttığına dair raporlar bulunmakta.”
Ahlaki ve insani yıkıntının en büyüğünü kız çocukları yaşıyor. Esra gibi biricik kızlarımız “Üç erkek için bir kız korunur mu” diyenlerin kurbanı olmamalı.