Yerel seçimlere dört ay kala diğer partilerde olduğu gibi CHP’de de hazırlıklar hummalı biçimde sürüyor. Partide geçen ay yaşanan değişimin yarattığı pozitif etkiyle heyecan yükseldi, adaylık başvuruları arttı ve “yeni yüzler” şanslarını denemeye yöneldi.
Eski yönetimin aynı kişilerle devam edeceğini ve kendisine şans tanınmayacağını düşünen, bu yüzden de önceki dönemde herhangi bir adaylık girişiminde bulunmayan insanların bu kez parti içi rekabete aktif olarak katılım göstermeleri şüphesiz ki olumludur. CHP’de daha önce uzun yıllar üst düzey görevlerde bulunmuş kişilerin en azından bir süre kenara çekilmeleri de seçmene verilecek görüntü açısından gereklidir.
Ancak bir adayın yeni/yıpranmamış bir isim olması gayet tabii ki onu uygun bir aday yapmaya yetmez. Yerel seçimlerde partiden çok aday yarıştığı için bu adayın sahip olduğu profil seçimlerdeki başarı için yaşamsal önemdedir. Bu nedenle de adayların sağlıklı ve objektif kriterlere göre belirlenmesi şarttır.
Bu kapsamda ilk kriter hiç kuşku yok ki liyakattir. Yerel yönetimler, partilerin “boşta kalan” siyasetçilere alternatif koltuklar ayarlama yeri değildir. Burası için belirlenecek adaylar belediyecilik anlamında liyakatli, gerekli teknik bilgiye sahip, aday olacağı yerleşim birimiyle ilgili somut hazırlık ve araştırmalar yapmış kişiler olmalıdır. Adaylar arasında mimarların, şehir planlamacılarının, ulaştırma alanında ya da kentlerin kültürel mirasları hakkında eğitim görmüş kişilerin yeterli derecede olması olumlu bir görüntü olacaktır.
İkinci kriter, adayların partinin ilke ve değerlerini bilen, bunları özümsemiş insanlar olmasıdır. CHP son yıllarda buna yeterince dikkat etmediği için hem genel hem de yerel siyasette çok yara aldı. 2024 yerel seçimleri bu konuda bir milat olmalı ve adaylar Altı Ok, sosyal demokrasi ve CHP’nin ideolojik gelenekleri hususunda net olan, bunları “üzerinde müzakere edilebilir” konular olarak görmeyen insanlar arasından seçilmelidir. Burada tutarlı ve ilkeli olunması seçmeni de sandığa daha fazla motive edecektir.
Üçüncü kriter, herkesin kendi yaşadığı yerlerden ya da en azından sürekli gelip gittiği, temasını koparmadığı yerleşim birimlerinden aday olmasıdır. “İthal” adaylar seçmende en rahatsız edici görüntülerden biridir ve tabanda hem partilerin adayları hakkaniyetli biçimde belirlediğine hem de bizzat o partinin kurumsal işleyişine yönelik şüphe uyandırmaktadır. CHP’de adaylar belirlenirken seçmende bu algının oluşmasından özellikle kaçınmak gereklidir.
Dördüncü olarak, adayların aday gösterildikleri yerlerdeki diğer başkanlarla uyumlu çalışabilecek nitelikte olması da çok önemlidir. Örneğin bir ilçe belediyesine başkan adayı olan bir profil hem o şehrin diğer ilçe başkanlarıyla hem de Büyükşehir ve il belediye başkanlarıyla olabildiğince çatışmasız bir ilişkiye sahip olmalıdır. Bu yüzden de sorun yaratabilecek değil, var olan sorunları çözebilecek, pratik ve sonuç odaklı kişiler tercih edilmelidir.
Son olarak ise, adaylar mümkün olduğunca CHP örgütünden yetişmiş, partiyi tanıyan ve parti örgütüne hâkim insanlardan seçilmelidir. Doğaldır ki, partililer yıllarca omuz omuza çalıştıkları, yoldaşlık hukukunda birlikte hareket ettikleri kişiler için çalışmaya daha istekli olacaklardır. Hem yerel seçimlerde başarı kazanılması için hem de genel seçimlere hazırlık olarak ortak faaliyet yürütülebilmesi adına başkan ve parti örgütü arasındaki uyum kritik önemde olacaktır.
CHP’de aday adayları başvurularını 5 Aralık tarihine kadar yapacaklar, ondan sonraki bir aylık süreçte ise Genel Merkez tarafından aday belirleme işlemi gerçekleştirilecek. Umalım ki bu işlemler kapsamlı ve incelikli bir biçimde yapılsın ve halkın beklentilerine hitap edebilsin. İşte tam da bu sebeple adaylardan bile önce o adayları belirleyecek kriterlerin sağlıklı biçimde tayini seçimlerde başarı kazanmak için ön şart niteliğinde gibi gözüküyor.