“Ey vaizi riyakâr
Kur-an’ı bilmiyorsun
Gel bizden al nazire
Kur-an kelamımızdır”
Edip Harabi (1853-1917)
AKP-MHP iktidarının Kültür Bakanlığı 2022 yılında, adında “Alevi” sözcüğü olan bir birim oluşturdu. Adını da bildiğiniz üzere Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı koydu. Koydu koymasına da bu “Cemevi” dediklerinin gerçek işlevinin adını bir türlü koyamadılar ve bir türlü kabullenemediler.
Ya arkadaş “Cemevi” dediğiniz ibadethane midir? Değil midir?
Önce burada bir anlaşalım!
AİHM “Cemevi ibadethanedir” dedi ve oybirliği ile aldığı kararı size “kabul edin” diye gönderdi. Sizde hala TIK yok!
Yargıtay bile size ve Diyanet’e rağmen “Cemevi ibadethanedir” dedi. Ve sekiz cemevine ibadethane statüsü tanıdı. Sizde hala TIK yok!
Daha siz neyin inadını yaşıyorsunuz?
TELLİ KURAN EŞLİĞİNDE SEMAHA DURANLAR
Aleviler, “Cemevi” dediğiniz yere ibadethane diyorlar ve “Hakk, Muhammed, Ali” aşkıyla ibadet ediyorlar. Secde edip Cenabı Hakk’a yakarıyorlar.
Çerağ uyandırıp hep bir ağızdan “Ya Allah, Ya Allah, Ya Allah” diyorlar.
Çerağ uyandırıp hep bir ağızdan “Ya Muhammed, Ya Muhammed, Ya Muhammed” diyorlar.
Çerağ uyandırıp hep bir ağızdan “Ya Ali, Ya Ali, Ya Ali” diyorlar.
Sonra Hakk ile Hakk olabilmek için Telli Kuran eşliğinde, ayetler okuyarak, coşa gelip semaha duruyorlar.
Duaz İmam söylüyorlar, Ehl-i Beyt aşkına…
Miraçlama, Tevhid okuyorlar, Hakk aşkına…
Mersiyelerle gözyaşı döküyorlar, Oniki İmam aşkına…
Daha neyi sorgulayıp duruyorsunuz be hey gafiller?
Anadolu’muzun bu güzel insanları daha ne söylesinler ki, ne yapsınlar ki kendi inancını ve ibadethanesini size kabul ettirebilsinler.
Aleviler diyor ki;
“Cem İbadetimiz
Cemevi İbadethanemizdir” NOKTA…
SİYASAL İSLAMCI ODAK
Siyasal İslamcı bir odak olan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, 13 Mayıs’ta yayınladığı “Cemevlerinin Desteklenmesine Dair Yönetmelik Taslağı” ile Cemevlerinin tüm hizmetlerine “destek” adı altında açıkça müdahaleye hazırlandığını resmen duyurdu. Adı “taslak” olan bu yönetmeliğin “Maarif Modeli” gibi muhatapları ve paydaşlarının görüşlerinin alınmasına zaman tanımadan karara bağlanacağını biliyoruz.
Yayımlanan “Yönetmelik Taslağı”nda;
“Başkanlık, Cemevi ve Cemevi unsurlarını taşıyan yerleri tespit eder. Başkanlığın görüşünün alınması şartıyla imar mevzuatına uygun olarak Cemevlerinin yapımına izin verilir. Başkanlıkça tespit edilmeyen Cemevleri, Başkanlık tarafından verilen kamu hizmetlerinden yararlanamaz.” denilerek Alevilere meydan okunmaktadır.
Sormak istiyorum; Cemevi, Cemevi diye tutturmuşsunuz da…
Cemevi dediğiniz nedir, be kardeşim? İbadethane mi? Hatta ne?
Anlayacağımız, bu ucube Cemevi Başkanlığı olur vermezse, bundan böyle Aleviler, ihtiyaç halinde istediği yerde, kendi olanaklarıyla bile olsa Cemevi yapamayacak. Bu böyle biline…
Ayrıca “Yönetmelik Taslağı”nda Büyükşehir veya yerel Belediyelerin, başkanlığın isteklerine göre Cemevi yapmak, bakım ve onarım hizmetlerini yürütmesinden söz ediliyor. Belediyelere verilen yükümlülükler için Cemevi Başkanlığı’nın hiçbir yaptırımı yoktur. Çünkü Belediyeler Kanunu’nda cemevinin yeri yoktur.
Dolayısıyla Cemevi Başkanlığı’nın belediyelere vermeyi öngördüğü hizmetler için vereceği talimat geçersiz olacaktır. Kanunda yeri olmayan bir ibadethaneye yardım için uygulanacak yol ve yöntemler de tamamen keyfi olacaktır.
Cemevi Başkanlığı, daha da ileri giderek Cemevlerinin tüm faaliyetlerinin denetleneceği, değerlendirileceği ve izleneceğini de hüküm altına alarak pervasızlığını ilan etmektedir. Ve ‘gerekli hallerde’ valiliklerinden Cemevlerinin değerlendirilmesi ve izlenmesi için komisyon kurulmasını bile isteyebilecekmiş.
Bakın hele şu hadsizlere!
ALEVİLERE RAĞMEN
Alevilerin tepkilerine rağmen kurulan Cemevi Başkanlığı’nın yeni yönetiminin tüm çalışmaları topluma büyük huzursuzluk vermektedir. Bir de Alevi toplumu bu Başkanlıktan hiçbir beklentisi yokken, gelin-güvey olmalarına da tepkililer.
Bu Cemevi Başkanlığı;
- Cem ibadetinin hangi kaide ve kurallara göre icra edileceğine,
- Gelecekte nasıl bir “Cem Erkanı” yürütüleceğine,
- Dede’nin ibadeti nerede, nasıl yaptıracağına,
- Diğer dini hizmetlerin (cenaze erkanı, hayır lokması gibi) nasıl yapılacağına,
- Cemevleri’ndeki eğitim konularının ne olacağına,
- Basın ve yayın hizmetlerine,
- Sosyal ve kültürel faaliyetlerine,
- Bilimsel toplantıların içeriğine ve hangi konuların konuşulacağına,
Yani Cemevi yönetimi tarafından planlanan tüm faaliyetlerin nasıl yapılacağına da karar vermeye yeltenirse şaşırmam.
Alevilerin artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına hazırlanmalarında fayda var.
Merak ettiğim, devletin tüm olanaklarını kullanarak Alevileri bölmek ve birbirine düşürmek isteyen Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı;
- Kızılbaş Ocak Dedelerinin eğitimi için okula izin verilmeyen ülkemizde, Dedelerin ve Zakirlerin kim tarafından ve nasıl yetiştirileceğine mi karar verecek?
- Tayin edip maaşa bağladığı “Dede”ye ne yapacağını, ne söyleyeceğini yazılı mı verecek?
- Yine bu “Dedelere” yeni Talipler mi bulacak?
- Talipler, Ocaklar arasında yeniden mi bölüştürülecek?
- Kızılbaş Alevi Ocaklarının alanlarına müdahale mi edecek?
- Cemevi olarak tanımadığı Cemevlerinin kapısına kilit mi vuracak?
- Alevi çocuklarının Zorunlu Din Derslerine tabi tutulmasını mı savunacak?
- Alevi kadınları Cemevlerine alınacak mı?
- Cemevlerinde kadınlı-erkekli Cem ibadeti yapılabilecek mi?
- Cem ibadeti sazlı-semahlı olabilecek mi?
Alevilerin inanç temsilcileri Kızılbaş Alevi Ocak Dedeleri mi? Yoksa tayin edilen “Dede” kılıklı asimilasyoncular mı olacak? Yoksa “Bektaşi Tarikat Tekkesi”nin kontrolündeki “Babalar” mı olacak?
Kısacası, Alevilerin inanç ve kültür değerleri olan Yol ve Erkânını yeniden mi şekillendirecek?
Merak ettiğim bir başka konu ise şube sayıları yüzlerle ifade edilen Alevi örgütlerinin kadroları “Geliyorum” diyen bu büyük tehlikenin farkında mı? Bir mücadele stratejisi oluşturdular mı?
Benim bildiğim, duyduğum olmadığı yönünde…
Aşkı muhabbetle…