Demagoji tanımı basit bir sözcüktür. Doğru gibi görünen ancak özünde yanlış olan ifadeler için kullanırız bu tanımı. Günlük yaşamda, insanlararası ilişkilerde bilmeden de olsa kullananımız çoktur. O anda çok işe yarar çünkü. Psikolojik üstünlük sağlamada da üstüne yoktur gerçekten de.
Bir politikacı tavrı
Demagojiye en sık başvuranların politikacılar olduğunu söylemeye gerek yok. Çünkü onların da hayli işine yarar. İnsan konuşan bir varlık olmaya devam ettikçe, siyasetçinin de ilk işi seçilmek, ikinci işi ise yeniden seçilmek oldukça demagoji de varlığını sürdürecek elbette. Asla bitmez.
Bana sorarsanız bizde bunun ustası Süleyman Demirel’di. Onun “dün dündür bugün bugündür” sözleri demagojinin en muhteşem örneklerindendir örneğin. Bu cümle elbette zaman kavramında bir “doğru”yu ifade eder ama sosyal yaşamdaki “süreklilik”i görmezden geldiği için düpedüz yalandır özünde. Yani yaşamın sürekliliği bakımından “dün dün değildir, bugün de bugün değildir” çoğu zaman.
Biz Süleyman Demirel’in ağzından duymuştuk ama daha önce başkaları da herhalde sarfetmiştir bu cümleyi. Böyle bir cümlenin kurulması için çok yüksek bir zekaya gerek yoktur çünkü. Dün’ün hesabını veremeyen ya da vermek gibi bir erdemi olmayan, her güne farklı bir kimlikle uyum sağlama becerisine sahip herkes söyleyebilir bunu. “Dün dündür bugün bugündür” ifadesi “fikir disiplini” olmayan herkesin diline gayet uygundur.
Recep bey de söyledi
Demirel’den yıllar sonra, geçtiğimiz günlerde Recep Tayyip Erdoğan da kendisine sorulan bir soruya yanıt verirken kullandı bu cümleyi: “Dün dündür bugün bugündür”. Bunu Erdoğan’dan duymak son derece tuhaf tabii. Çünkü tüm siyaset felsefesini, yarına dönük projelerini “dün”e dayandıran biri o. “Dün”den besleniyor çünkü. Dünün toplum düzenini, dünün ahlakını, dünün kurumlarını savunuyor. Sorudan kaçmak için söylediği “dün dündür bugün bügündür” ifadesini duyan karşıtları, Erdoğan’ın savunduğu “dünün” toplum düzenine karşı çıkarlarken “dün dündür bugün bugündür” derlerse ne yapacağı merak konusudur.
Demagojiye başvuran “sonrasını” düşünme ihtiyacını duymaz çoğunlukla. Çünkü maksat “günü” ya da “anı” kurtarmak. Dolayısıyla Erdoğan’a “dünün dünde kaldığına inanıyorsan, neden hala dünü dayatıyorsun bugüne?” demenin bir anlamı da yok.
Erdoğan’ın “dün”ü
Bir insan neden “dün dündür bugün bugündür” deme ihtiyacını duyar ki? Dünden bugüne taşıyacağı bir şey yok demektir bu öncelikle. Oysa Erdoğan koca topluma “dünden” bir şeyler taşıma iddiasında yıllardır. Demek ki “dün”den getireceği hiç bir şey yok aslında. Geleceğe ilişkin planı, projesi olan “dün”den kurtulmaya bakar. “Düne” bağlı biri olarak Erdoğan’ın kurtulmak istediği “dün” hangisidir acaba?
Öylesine söylenmiş bir cümleden bu sonuç çıkar mı diye sorulursa söyleyeyim. Bu “öylesine” bir cümle değildir. Bu bir yaşam felsefesinin ifade eder. Öylesine de söylense, madem söylendi, söyleyen, “dünde kaldığını” söylediği dünü dayatmayacak kimseye.
Siyasette belirlemeye başladığı dönemlerinde Erdoğan “biz yeniyiz, eskiyi” reddediyoruz” dediğinde aslında reddettikleri yeterince “dün” yanlısı olmayanlardı. Çok sayıda şaşkın yanılgıya düşüp Erdoğan’a “yenilikçi” dediler bu yüzden. Az rastlanılır bir garipliktir bu ama biz “rastladık” işte milletçe.
“Siyasetin kendine has bir ahlakı vardır” diyen her kimse, “siyasetin ahlakı yoktur” diyemediği için söylemiştir bu vecizeyi muhtemelen. 12 Eylül’ün askeri mahkemelerinin adalet dağıtamayacağına inananlar, “askeri müzik ne kadar müzikse, askeri adalet de o kadar adalettir” derlerdi. “Siyasetin kendine has ahlakı” denince hep bu muhteşem tespit gelir aklıma. Genel ahlaka ters düştüğüne çok tanık olduk “siyasetin ahlakı”nın.
Durumu ya da anı kurtarmak için değil de belki de düşüncelerinde değişiklik olduğu için söylemiş olamaz mı o cümleyi Erdoğan? İngilizce’de bu tür fikir değişikliklerine, her türden ani geri adım atmalara “flip-flop” denir. İngiliz argosunda anlamı daha nettir: “Takla atmak”.
“Dün”le yola çıkmışsan her sıkıştığında “dün dündür bugün bugündür” demeyeceksin. Dün’den yani 24 saat öncesinden ertesi sabaha aynı kalan ilkelerin olacak. Değişmeyen, tutarlı, ilkeli, yalpalamayan kişi olursun o zaman.
Tersini yaparsan?
Yaptığının adının ne olduğunu söylemiş işte İngiliz: Flip-flop