Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Brezilya’nın diplomatik başarısı ABD ile Çin ortak tatbikatta

Ülkelerarası ilişkiler sanıldığı ya da görüldüğü gibi değildir çoğunlukla. Adeta kanlı bıçaklı olanların bile birbirleriyle “buluştukları” anlar, alanlar vardır. Bunun son çarpıcı örneği olarak ABD ile Çin’in Brezilya’da ortak bir askeri tatbikata katılmaları gösterilebilir.

İki ülke arasındaki ilişkilerin hem ticarette, hem de siyasette pek de “dostane” olduğu söylenemez, malum. ABD Başkanı Joe Biden Çin’i ülkesi için “gelecek on yılın tehdidi” olarak nitelendirmişti, anımsarsınız. Ancak aralarındaki gerginliğe ragmen askeri konular gibi hassas alanlarda işbirliği yapmaktan çekinmiyor ABD ile Çin. İki ülkeden bir düzine asker, özellikle de deniz piyadeleri, 3 bin Brezilya askeriyle birlikte Brezilya'nın orta kesimindeki Formosa'da 17 Eylül'de sona ermesi planlanan ortak askeri tatbikata katıldı.

Tabii, tatbikatın kendisi kadar önemli olan bir başka durum da şu: Brezilya’nın dış politikada bölgesel bir güç olduğunun iyice belirginleşmesi. Hem Pekin hem de Washington Brezilya’nın en büyük ticari ortakları olduğu için bu tatbikatın bu ülkede yapılması tabii ki son derece isabetli.

Uçaklar, tanklar, zırhlı araçlar, amfibi araçlar ile füze rampalarının yer aldığı askeri tatbikata katılan birliklerin çoğu Brezilya'dan. ABD heyetinde 56, Çin heyetinde ise 33 tüfekli asker bulunuyor. Tatbikat Meksika, Güney Afrika, Arjantin, İtalya, Pakistan, Kongo Cumhuriyeti, Fransa ile Nijerya'dan az sayıda askeri personeli de içeriyor. Bu, Brezilya'nın tarihsel olarak geniş çaplı ittifaklarının bir göstergesi elbette.

Tatbikatın bir özelliği de Çin’in önceki tatbikata sadece gözlemci olarak katılmışken, şimdi asker yollayarak katılmış olması. Solcu Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva'nın dış politikadaki geleneksel duruşunu gösteriyor bu durum. İki büyük gücün askerlerinin aynı tatbikatta yer alması Brezilya’nın küresel politikada nasıl önemli bir rol oynamaya çalıştığının da kanıtı.

Brezilya uluslararası arenada bir arabulucu olmayı amaçlıyor. Güney ile Kuzey arasında, Çin ile Rusya'nın başını çektiği Avrasya ile ABD, Avrupa'nın başını çektiği Atlantikçi blok gibi birbirine zıt jeopolitik evrenler arasında bir arabuluculuk bu.

Brezilya Çin ile askeri işbirliğini artırma çabasında uzun süredir. Aslında Lula hükümeti Ukrayna'daki savaş nedeniyle Rusya hariç tüm BRICS ülkeleriyle bağları güçlendirmeyi amaçlıyor. Brezilya gerçekten çok ilginç bir ülke. Gezegenimizdeki hemen her ülkenin büyükelçiliğine ev sahipliği yapması da son derece çarpıcı.

1947'de, yani Soğuk Savaş zirve yapmışken kilit bir ülke olarak görülüyordu denir Brezilya için. BM bu özelliğinden ötürü ona yıllık Genel Kurul'da devlet başkanlarının konuşma turunu açma onurunu vermişti. Bu geleneği takip eden Lula da New York'taki 79. Genel Kurul'da kürsüye çıkan ilk devlet başkanı olacak.

Dış politikada Başkan Lula’nın ulaşmadığı yer yok neredeyse. Danışmanı Celso Amorim BRICS zirvesi için Rusya'ya giderken, Dışişleri Bakanı Mauro Vieira da Körfez ülkelerini ziyaret ediyor. Her iki diplomat da haftalardır Venezüella'daki siyasi krize barışçıl bir çözüm bulmaya çalışıyor.

Yani Brezilya’nın ABD ile Çin gibi gibi iki büyük gücü yanyana getirmesi bir rastlantı değil. Arabulucuk desen var, bölgesel güç olmak dersen var, hepsinde başarılı Lula.

Yani “asrın lideri” deseler şaşırmaz kimse…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi