BBC haklı. Gerçekten de bu, 1980’lerde demokrasiye dönülmesinden bu yana Brezilya’daki en önemli seçim. Çekişmeli Başkanlık Seçimi’nde düğüm ikinci turda çözülecek. Oyların yüzde 48,3’ünü almasına rağmen solcu aday, eski Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, rakibi aşırı sağcı, mevcut, Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’yu yenecek oy çoğunluğunu elde edemedi. Sonuçlar kamuoyu anketlerinin pek de güvenilir olmadığını bu seçimde de kanıtladı, en azından bana. Anketlerin ilk turda kaybedebilir dediği Bolsonaro oyların yüzde 43,3’ünü aldı.
Seçim oldukça sert geçti. Bolsonaro taraftarları Lula'ya “hırsız” derken, Lula yanlıları ile ülkenin solu Bolsonaro'yu deli olarak nitelendirdi. İlk turun gösterdiği ilginç bir sonuç da, Lula’nın Bolsonaro'dan nefret kesimlerin de oylarını almış olması. Hatta İngiliz Guardian gazetesi "Lula’ya oy verenlerin çoğunun solcu olmadığını” bile ileri sürdü.
Yasal sorunlarla karşı karşıya olmasına rağmen popülaritesi hayli yüksek olan Lula, yarışın ikinci tura kalması yüzünden umutsuzluğa düşmüş değil, Bunu başkanlığa giden yolda “küçük bir gecikme” olarak değerlendiriyor.
Lakabıydı soyadı oldu
Yeri gelmişken belirtelim Lula, Portekiz’ce de Kalamar anlamına gelen bir sözcük. Aslında kendisine takılan bu lakabı bir süre sonra soyadına ekleyen Lula eski çelik işçisi bir sendika lideriydi. Yoksulluk nedeniyle ciddi bir eğitim göremeyen Lula iktidarı döneminde Brezilya’daki hızlı ekonomik gelişmeyi başlatan bir lider olarak biliniyor.
Solcu ama -bana göre “sosyalist değil tabii. Yönetimi sırasında kimi uygulamalarıyla sermaye çevrelerinin de güvenini kazandı. Sadece onların değil, IMF’nin de. Ama uyguladığı yoksulluk karşıtı programla geniş kitlelerin desteğini kazanması yabana atılamaz. Lula, 2010’da tamamladığı görevinden sonra ciddi komplolarla karşı karşıya kaldı. Nihayet Temmuz 2017'de Brezilya'nın, burjuva medyasının deyimiyle “gelmiş geçmiş en büyük yolsuzluk skandalının” zanlısı ilan edilerek rüşvet, kara para aklama gibi suçlardan hüküm giyerek dokuz buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ocak 2018'de bir temyiz mahkemesi mahkumiyet kararını onayarak cezasını 12 yıla yükseltti. Hiçbir zaman kabul etmediği suçlamaların siyasi olduğunu vurgulayan Lula’nın cezalarının iptali ona yeniden adaylık yolunu açtı.
Yine kazanırdı
Genel kanı gerçekten de ülkede çok etkili olan toprak baronlarının yargıyı etkilemesi sonucu suçlandığı yolunda. Halkın büyük bir kesiminin bu suçlamalara itibar etmemesi iptal kararına yol açtı zaten. Cezalarının onaylandığı 2018’deki bir ankete göre, eğer o tarihte seçim yapılsaydı yüzde 34 oy oranıyla yarışın galibi olabilirdi. Anketlere hiç itibar etmeyen biri olmama rağmen bu bilgiyi de eklemiş olayım.
Analistler o dönemde Lula'nın kalıcı popülaritesinin, sosyal adalete olan bağlılığının yanı sıra görev süresi boyunca sıradan Brezilyalıların yaşadığı ekonomik refahtan da kaynaklandığını söylüyorlar ki haklılar. Gerçekten ülkede daha önce görülmemiş ölçüde yoksulluk karşıtı çok sayıda programı yaşama geçiren tek lider oldu Lula. BBC’nin bir analizinde Lula’nın görevde olduğu yıllar boyunca sosyal yardım projelerine milyarlarca dolar aktardığı belirtilmişti. Analizde "asgari ücreti enflasyon oranının çok üzerine çıkararak, en yoksullara devlet yardımını genişleterek" yaklaşık 44 milyon kişiye yardım ettiği belirtiliyor Lula’nın. Bu nedenle onca siyasi engellemeye, karalamaya rağmen popülaritesi hiç ama hiç düşmedi.
Dokuz puan önde
Temkinli olmayı elden bırakmadan yine bir anket sonucunu anımsatayım; New York merkezli Americas Society tarafından yapılan bir ankete göre Bolsonaro'ya karşı dokuz puanlık bir üstünlüğü var Lula’nın.
Bolsonaro’ya gelince. “Güney Amerika’nın Trump’ı” olarak bilinen sağcı liderin ülke dışındaki itibarı yerlerde sürünüyor. Dış politikada son derece “hırçın” tutumları olan biri çünkü. Lula iktidara gelmesi durumunda “Brezilya’nın diplomatik nüfuzunu arttırmayı” hedefine koymuş durumda. Ülkesini yeniden dünya sahnesinde kilit bir oyuncuya dönüştürecek.
Bunu başarbilir bence. Çünkü Lula, gerçekten iktidarı boyunca hayli “dengeci/dengeli” bir politika izlemişti. Hem eski ABD Başkanı G.W. Bush’la, hem eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejat’la hem de Venezüela Devlet Başkanı Hugo Chavez’le “dostane” ilişkiler geliştirebilmişti.
Gerçekten deli
Rakiplerinin Bolsonaro’ya “deli” demelerinin herhalde haklı gerekçeleri var. Görev süresi boyunca ülkede yangın ya da talan yüzünden ormansızlaşma had safhaya çıkmışken Brezilya’nın dünyanın en güzel yağmur ormanlarını kısmen ekonomik sömürüye açtı adam düpedüz. Ancak bir “deli” yapabilir bunu. Bu yüzden Lula, Amazon'u korumaya yönelik önlemleri artırma vaadiyle iklim konusunda daha bilinçli seçmenlerin desteğini de kazandı.
Lula ayrıca daha yüksek kamu harcamalarına olanak sağlayacak yeni bir vergi sistemi getirme sözü de verdi. Bolsonaro hükümeti döneminde yeniden çoğalan yoksulluğa son vermek yine önceliği olacak.
Tüm bunlara rağmen, Bolsonaro’nun hiç de azımsanmayacak bir oy alması Lula’nın zaferini geciktirebilir.
Bolsonaro’nun neden bu kadar oy aldığını, ikinci turdan sonra, sonuç ne olursa olsun, ayrıca yazmalı. Çünkü bizim seçmenden farkı yok Brezilya seçmeninin de.
Bakalım, benzerlikler neymiş.