Önce Sezar’ın hakkı Sezar’a: Borsa bir kumarhane veya batakhane değil, üretim, yatırım yapan, istihdam sağlayan şirketlerin uzun vadeli ve uygun koşullu finansman sağladıkları yerdir. Bu nedenle ekonominin en önemli dişlilerinden biridir, değilse de olmalıdır. Hele Türkiye gibi tasarruf oranı yeteriz, bankaların ipotek edecek malı mülkü olmayana kredi vermediği ülkelerde…
Yani işsizliğin azaltılması, Türkiye’nin büyümesi için borsaya ihtiyacımız var. Ama tabii bunun için bir kumarhane gibi değil gerçek bir borsa gibi işlemesi gerekiyor.
Borsa İstanbul 1985 yılında kuruldu. O gün bugündür borsada üçkağıt, manipülasyon, insider trading (İçeriden öğrenenlerin ticareti) olayları, iddiaları bitmedi.
Elbette bütün hisseleri aynı çuvala doldurmuyorum. Erdemir Ereğli, Koç Holding, THY gibi büyük şirketlerin hisse senetlerinde işler üç aşağı beş yukarı olması gerektiği gibi işledi, işliyor. Ama pek çok şirketin hisse senedi de manipülatörlerin av sahası haline geldi.
Bunun en son örneği, geçen yaz yaşanan ve on kişinin gözaltına alınması, beşinin tutuklanmasıyla biten bankacılık hisseleri manipülasyonuydu. Borsada Şekerbank ve TSKB hisseleri birkaç haftada yüzde 300, Vakıfbank hissesi yüzde 200 yükseldi. Enflasyondan korunmak için sığınacak bir liman arayan on binlerce küçük tasarruf sahibi, çok kazanacakları beklentisiyle paralarını bu hisselere yatırdı.
Derken, Eylül’ün ikinci haftasında bu hisseler bir anda düşmeye başladılar. Birkaç gün içinde yüzde 50’den fazla değer kaybettiler. Trene son vagondan atlayan, yani en yüksek seviyeden hisse alan küçük tasarruf sahiplerinin paraları pula döndü.
Bankacılık hisselerindeki çılgın yükseliş yaşanırken Hazine Maliye Bakanı Nurettin Nebati borsayı överek “Vatandaşlarımızın nereye kanalize olacağı açık” demişti. Bu sözlerine dair hiçbir pişmanlık belirtmedi.
Bankacılık hisselerindeki manipülasyonla ilgili on bir kişi gözaltına alındı, beşi tutuklandı. Ama onlar da serbest kalmak için çok fazla beklemeyecekler gibi görünüyor, çünkü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı geçtiğimiz günlerde bu operasyonun “Örgütlü” yapılmadığına, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçundan kovuşturmayı gerektirecek bir durum olmadığına karar verdi.
Birkaç kişi tutuklanınca borsada manipülasyon bitti mi? Geçen hafta Kontrolmatik, Hektaş, Sasa gibi şirketlerin hisse senetlerinde sert düşüşler vardı. Son bir yılda yaklaşık yüzde 1000 (Bin!) yükselen bu hisseler geçen Perşembe ve Cuma günleri arka arkaya yüzde 10 düştüler. Borsa kulislerinde bu hisseleri yukarı taşıyan manipülatör gruplarının yeteri kadar kazandıklarına karar verdiği ve satışa geçtiği konuşuluyor. Eğer bu iddia doğruysa ve düşüşler bu hafta da sürerse bankacılık hisseleri manipülasyonunda olduğu gibi bu hisselerde de çok sayıda küçük tasarruf sahibinin canı yanacak demektir.
TSKB ve Vakıfbank gibi Hektaş ve Sasa’nın da çok değerli şirketler olduğuna olduğuna şüphe yok. Ama aynı sorular onlar için de geçerli:
-Bu hisselerin değeri yüzde 1000 artarken ve manipülasyon söylentilerini sağır sultan bile duymuşken neden önlem alınmadı, neden beklendi?
-Yatırımcıları aşırı oynaklığın getirdiği risklerden koruyan “Volatilite Bazlı Tedbir Sistemi” neden uzun süre çalıştırılmadı?
-Vatandaş dolara yönelmek yerine parasını borsaya yatırsın diye olağandışı fiyat hareketlerine göz yumuluyor iddiaları doğru mu?