Fatih Altaylı, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı Sait Erdal Dinçer’in görevden alınmasından kısa süre önce Habertürk’teki köşesinde “Bakmayın istifa dediğime” başlıklı bir yazı yazmıştı. Yazı şöyle başlıyordu: “Türkiye’de son zamanlarda çokça gündeme gelen, hatta zaman zaman çok da eleştirilen bir kurum vardır. Bu kurumun başında da sürekli hedef olan bir isim. Yeni yılın ilk günlerinde bu kurumun başındaki bu isim bağlı olduğu üst makama istifasını verdi.”
Bugünkü yazıma aynı cümlelerle başlasam yeridir. Türkiye’de son zamanlarda çokça gündeme gelen, hatta zaman zaman çok da eleştirilen bir kurum vardır. Bu kurumun başında da sürekli hedef olan bir isim. Geçtiğimiz günlerde bu kurumun başındaki bu isim istifasını vermek istediğini yukarıya iletti. “Yukarısı”yla arasının iyi olmadığı kulislerde ne zamandır konuşuluyordu. İddiaya göre görevden ayrılması istendi. O da bu talebi kabul etti.
Ama “Kovulmadan, uzlaşarak ayrıldım" algısı verecek bir çıkış talep etti.
Bunun üzerinde görüşmeler sürüyor. Yakında kokusu çıkar…
***
Devletin çevirmeni yok mu, Londra’da neden Trendyol Başkanı çevirmenlik yaptı?
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, geçen cuma BloombergHT’de katıldığı canlı yayında, Londra’da yabancı yatırımcılarla yaptığı toplantının çok başarılı geçtiğini belirterek, bunu katılımcıların gözlerindeki mutlu ifadeden anladığını söyledi.
Ben bu köşede, toplantıya katılan iki yatırım kuruluşu temsilcisinin verdiği bilgilere dayanarak, Nebati’nin verdiği mesajların inandırıcı bulunmadığını yazmıştım. Toplantıya katılanların gözlerindeki ışıltıyı görme imkanım olmadığı için yanılmış olabilirim.
Tahvil piyasasında bir zamanlar yüzde 20’ler seviyesinde olan yabancı yatırımcıların payı son yıllarda yüzde 2-3’lere kadar indi. Yani yabancı yatırımcılar Türkiye’den kaçtı.
Önümüzdeki haftalarda yabancıların tahvil piyasasında ya da diğer alanlarındaki yatırımlarında belirgin bir artış yaşanıp yaşanmayacağını birlikte izleyeceğiz… Yabancıların yatırımlarında birazcık kıpırdanma bile tahvil faizini aşağı çeker, TL’yi güçlendirir. Varsın olsun, ben yanılayım da, Türkiye’ye yapılan yatırımlarda Londra toplantıları sayesinde artış gerçekleşsin, buna ancak sevinirim.
Ama bu gerçekleşene kadar kaynaklarımın verdiği bilginin arkasındayım: Londra toplantısı Nebati’nin aktardığının aksine, yabancıların Türkiye ile ilgili olumsuz görüşünü değiştirmedi.
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in, Londra toplantısından birkaç gün sonra Türkiye’nin notunu kırması bunun bir işareti değil mi?
Yeri gelmişken Londra toplantısıyla ilgili fark edilmeyen ilginç bir detaya da değinmek istiyorum. Önce toplantıdan bir kare görelim, bir kişi konuşuyor, diğerleri dinliyor:
Konuşan kişi Nebati değil, peki kim? Farklı bir açıdan görelim.
Sağ sırada, ikinci kişi, Trendyol’un Türkiye Başkanı Çağlayan Çetin.
Trendyol malum, Çinli e-ticaret devi Alibaba’nın Türkiye’deki e-ticaret şirketi. Yerli (İktidarın sevdiği deyimle “Yerli ve milli”) e-ticaret siteleri, Trendyol’un gücünü kullanarak rekabet ortamını bozduğunu öne sürüyor. Şirket hakkında soruşturma açıldı ve birkaç ay önce Rekabet Kurumu, iddiaların doğru olduğunu belirterek ön tedbir kararı aldı, geniş kapsamlı bir inceleme başlattığını açıkladı.
Bu arada Trendyol’un Rekabet Kurumu’nda kendisiyle ilgili soruşturmayı yürüten yönetici olan Hatice Yavuz’u transfer ettiği de ortaya çıktı.
Londra toplantısında Nebati’nin çevirmenliğini Çağlayan Çetin’in yaptığını öğrendim. “Neden?” diye sordum, “Devletin çevirmeni, hizmet aldığı simultane tercümanlar mı yok?”
Kaynaklarım Çetin’in, Londra toplantısını düzenleyen Hüsnü Özyeğin ve Ferit Şahenk’in yatırım danışmanlığı şirketi Dome Group’un eski yöneticisi olduğunu hatırlattı.
“Hâlâ yönetici mi?” diye sordum, ayrıldığını öğrendim. Çetin geçen yılın başında Trendyol’a geçmiş.
Ekonomi bürokrasisini iyi tanıyan başka bir kaynağım, “Bu konularda ihtiyaç olunca profesyonel tercümanlar kullanılır. Bir şirket yöneticisinin çevirmenlik yapması garip” dedi.
Üstelik Rekabet Kurumu’nun hakkında soruşturma yürüttüğü bir şirket. Belki yasal. Ama ne şık ne de etik…