“Ben Alevi Olamam ki” !..

.

“On İki İmamı haktır

Bende layık iman yoktur

Aleviyim diyen çoktur

Ben Alevi olamam ki”

Aşık Mahzuni Şerif

Kısaca sözlük anlamına göre Alevi, Ali taraftarı, Ali’nin yanında olan, Ali’nin batıni felsefi düşüncelerini benimseyendir.

Alevi; Ali’yi sevenleri seven (tevella), sevmeyenleri sevmeyen (teberra), hatta Ali’nin sevdiğini seven, sevmediğini sevmeyen kişidir.

Alevi; Şahı Merdan Ali’ye bağlı olan, Ehli Beyt’in ve 12 İmamların öğretisini, süreğini benimseyen, Hakk Muhammed Ali Yolu’na girendir.

Alevi; bin yıldır bu kadim topraklarda Anadolu erenlerinin, enbiyalarının, evliyalarının yol önderliğinde Hakk kelamını dönemin koşullarına göre yorumlayıp içselleştirerek yaşayan kişidir.

Alevi; Türkiye’de 25 milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük ailesinin bir ferdidir.

Alevi; Kızılbaş’tır.

Alevi; İnsan-ı Kamil’dir.

Alevi; okunacak en büyük kitabın İNSAN olduğuna inanır.

Alevi, Hakk ve Hakikat yolcusudur.

Alevi; Hakk kelamını leblerinden eksik etmeyendir.

Alevi; laik-demokratik, çağdaş Türkiye'yi ister.

Alevi; kadim bir inancın mensubu, Türkiye’nin aydınlık yüzü ve sorumlu bir yurttaşıdır.

Alevi; iyiden, güzelden, doğruluktan yana ne varsa onu savunur.

Alevi; hakkı olmayana el uzatmayandır.

Alevi; rızasız lokma yemeyendir.

Alevi; haksızlık önünde eğilmeyendir.

Alevi; tarih boyunca zalime, zalimsin diyendir.

Alevi; Cumhuriyet’in temel ilkelerinin ve kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği çağdaş medeniyet hedefine destek verendir.

Alevi; düşünen, sorgulayan ve haksızlıklara karşı her koşulda mücadele etmeyi savunandır.

Alevi; 72 millete aynı nazarla bakandır.

Alevi; dili, dini, rengi, mezhebi ne olursa olsun iyilerin iyi olduğuna inanır.

Alevi; eline, diline, beline; işine, aşına, eşine; özüne, gözüne sözüne sahip olandır.

Alevi; kinden, kibirden, riyadan kurtulandır.

Alevi; samimidir, Yaradan’dan ötürü Yaradılan’ı sevendir.

Alevi; yüzyıllardır kimliğini canı pahasına koruyandır.

Alevi; Varlık Birliği’ne inanandır.

Aleviler, Hz. Muhammed'in son Peygamber olduğuna, Ali bin Ebu Talib'nin ise (Hz. Ali) Veli’liğine (ya da İmamlığına) inanırlar. Aleviler, dini ritüellerini (ibadetlerini) Cemevi'nde yaparlar. Yol’un öğretinin ilk olgunlaştığı ve çatısının çatıldığı makam Kırklar Cemi’dir. Kamil İnsan olmak için Dört Kapı-Kırk Makam’dan geçerek gerçekleşebileceğine inanmaktadırlar. (Halk arasında Kırklara karışmak, “ermek” şeklinde de dile getirilir.)

Alevi’nin silahı bağlamadır, sözü öğüttür.

Alevi’nin üç telli, on iki perdeli Cura’sı Telli Kuran’dır.

Alevi deyişleri bu Kuran’ın ayetidir.

Alevi; Yaradan’ın insanda tecelli ettiğine (En-el Hak), onun için de insanın ölümsüzlüğüne inanan, ibadetlerinde kadın erkek ayrımı yapmadan, öz diliyle Hakk’a yakarandır.

Alevi; Vardan var olandır.

Alevi; korkuyla değil, sevgiyle Yaradan’a bağlıdır.

Alevi; “Batıni–İsmaili” dailerinin felsefi olgunluğunun etkisi altında gelişimini tamamlayan “Tasavvufi-Batıni” inancının bir temsilcisi olarak Anadolu’da vücut bulandır.

Alevi; ham ruhluktan çıkarak, İnsan-ı Kamil olarak özüne dönendir.

Alevi; kendisi için kuralları aşıp, başkaları için de bir şeyler yapabilendir.

Alevi; senin dinin sana, benim dinim bana diyendir.

Alevi; Pir, Mürşid, Rehber’e ikrar vererek, bir Anadolu Alevi Ocağı’na talip olandır.

Alevi; ikrar ile bir Pir’e bağlanan; Hakk Muhammed Ali Yolu’nun “demirden leblebi, ateşten gömlek” olduğunun bilinciyle Yol’a talip olandır.

Alevi; Hüseyin’i Pir’i, Ali’yi Mürşid’i, Muhammed’i Rehber’i olarak görür.

Alevi; Hz. Ali’nin gücüne, yüceliğine inanarak değer verir.

Alevi; musahiplidir, Pir’sizin, nursuz olduğuna inanır.

Alevi; “Kırk Makam”da Yaradan’a erer, dost olur.

Alevi; Sırr-ı Hakikat’te keramet erbabıdır.

Alevi; kadının Yaradan’ın yeryüzündeki tecelligahı olduğuna inanır.

Alevi; evrenin, doğanın ve insanın Tanrısal varlığına niyaz edendir.

Aleviliğin temel kavramları olan Ocak Sistemi, Dedelik Kurumu (inanç önderi), Dar Makamı (hukuk), Musahiplik Kurumu (inanç kardeşliği), Cem ibadeti, 4 Kapı 40 Makam gibi inancın toplumsal bilinci için önemli araçlardır.

“Dedelik Kurumu”:

Geleneksel toplumsal yapıda kişisel ve sosyal ilişkilerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini Dedeler sağlamaktadır. Soyu Hz. Muhammed, Hz. Ali, Oniki İmam kanalıyla Ehli Beyt’e dayanan ve farklı Alevi Ocakları’na mensup karizmatik inanç önderlerinin oluşturduğu hiyerarşik yapılanmadır.

Ne yazık ki tarihsel derinliği ve birikimi olan bu yapı bugün şehirleşme ve yeni örgütlenme modeli ile birlikte işlevsiz hale getirilmiştir. Ocak Dedeleri’nin ve evlatlarının yerini para ve kariyer düşkünü diplomalı, icazetli, gri pasaportlu “dedeler” ikame ettirilerek, bozulmak istenmektedir.

“Ocak Sistemi”:

İnanç önderinin adına kurulan, kendisine bağlı bir talip topluluğu olan, silsile olarak bu inanç önderinin soyundan gelen, temsilcilerine Pir, Mürşid, Rehber; günümüzde Dede denen kurumsal bir yapıdır. Kendi içinde ve diğer Pir, Mürşid, Rehber Ocaklar’yla hiyerarşisiyle, takip ettiği bir sürek ya da erkanı olan inanç sistemi yapılanmasına “Ocak” ya da “Dede Ocağı” denir. Bu ocakların temsilcilerine de “Ocakzade” denir.

Ne acıdır ki günümüzde Alevi Dedeleri gibi Alevi Ocakları da günümüz Alevi demokratik kitle örgütleri kadroları marifetiyle arka plana atılmıştır. Yine bu basiretsiz kadrolar tarafından Cemevleri topluma adeta “Ocak” gibi sunulmaya çalışılmaktadır.

Alevi geleneğinde Cemevleri, salt tapınma (ibâdet) amacıyla kullanılmamaktadır. Toplumun dini gereksinimi yanında toplumsal, bireysel sorunların çözüme kavuşturulduğu bir meclis işlevi de görmüştür ve görmektedir.

Alevilerin asırlardır devam eden sorunlarının çözümü için “Hz. Ali’yi sevmek Alevilik ise ben de Aleviyim” seviyesizliğinden, kolaycılığından vazgeçilmelidir. Bilimin ışığında toplumsal gerçekliği yasal düzenlemelerle çözümünü öngörmek doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu sorunun çözümünü siyasetçilerden beklemek abesle iştigaldir. Çünkü siyasetçi devlet aygıtının emir kuludur.

Alevilerin batıni felsefi özlü inanç ve kültür değerlerinin sosyal, kültürel ve inanç yaşamında uygulanması için tüm engellemelere son verilmelidir. Alevi inancının geniş anlamı medeniyet, temeli ise adalettir.

Türkiye Cumhuriyeti devleti ülkemizin ikinci büyük toplumsal ve inançsal varlığı olan Alevi toplumunun hak ihlallerine hala göz yumuyor ise tarih önünde mutlaka mahkum olacaktır. Hileli yollarla, toplumun rızalığı alınmadan oluşturulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı gibi bölücü girişimlerden vazgeçilmelidir. Bu hak ihlalleri, kendi yasalarına direnen hatta yok sayan siyasi iktidarların keyfi anlayışına bırakılamayacak kadar hayatidir.

Alevi öteki değildir, anayasal hakkı olan eşit yurttaşlık istemektedir. Alevilerin sorunları acil çözüm beklemektedir. Çözüm yerinin tek adresi de devlettir. Artık, devletin Alevilere bakışının değişmesi zorunludur.

Siyaset Haberleri