Merkez Bankası dün faizi neden indirdi? Bir sebep, ekonominin yavaşlıyor olması. “Öncü veri” olarak adlandırılan imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi (PMI), reel sektör güven endeksi, ihracat iklimi gibi göstergeler yaz aylarında yavaşlamaya işaret etti. İlk altı ayda rekorlar kıran konut satışları da düşmeye başladı.
Önümüz seçim, sandığın Türkiye’nin önüne gelmesine şunun şurasında çok az zaman kaldı. Hiçbir iktidar yavaşlayan bir ekonomiyle seçime gitmek istemez. Oyları yüzde 50’den yüzde 30’un altına gerileyen bir parti hiç istemez.
Üstelik seçimden önce ekonomiyi hormonlu şekilde canlandırmak adeta AKP’nin algoritması. Faiz indirimleri ve daha da önemlisi kredi paketleriyle ticari hayatı canlandırarak esnaf kesimini memnun etmek... Asgari ücrete yapılacak kallavi bir zamla çalışanların hoşnutsuzluğunu azaltmak… AKP son dönemdeki seçimlerden önce hep bunu yaptı.
2017’deki Başkanlık Referandumu öncesinde devlet kuruluşu Kredi Garanti Fonu (KGF) eliyle dev bir kredi paketi açılmıştı. 2019’daki yerel seçimler öncesinde de politika faizi indirilmişti. Bu sefer de yeni bir KGF paketi açılacağı bence kesin. Nitekim eski Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı Şenol Babuşçu 500 milyar liralık KGF garantili bir kredi paketinin hazırlandığını yazdı. Kamu bankalarının konut kredisi faizini indirdiğini de göreceğiz. İşte bu çerçevede Merkez Bankası da faiz indirimleriyle seçim öncesinde ekonomiyi canlandırma planına kendince destek vermeye çalışıyor.
“Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin bir anlamı yok ki. Bankalarda kredi faizi çok daha yüksek!” diyenler olacaktır. Doğru ama önümüzdeki dönemde bankaları düşük faizle kredi vermeye zorlayan kararlar alınacağını da göreceğiz. Nitekim ticari kredi faizini yüzde 29’la sınırlandırıldı bile. Dün alınan bir kararla da ticari kredi tahsis ve yenileme ile kredi kullandırım ücretlerine tavan oranlar getirildi.
Kısacası Merkez Bankası’nın dünkü faiz kararı iktidar partisinin seçim öncesinde ekonomiyi umutsuzca canlandırma çabasının bir parçası. Umutsuzca diyorum çünkü bugün Türkiye ekonomisinin sorunu yavaşlama değil enflasyon! AKP’nin oyları ekonomi yeterince büyümüyor diye değil enflasyon yüzde 80’in (Gerçek oran bundan çok daha fazla) üzerine çıktığı için yüzde 30’un altına indi. Ne yeni KGF paketlerinin ne Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin enflasyona şifa olması mümkün değil. Aksine enflasyonu daha da azdıracaklar.
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan bizimle aynı fikirde değil. Ona göre “Faiz neden, enflasyon sonuç.” Enflasyonu indirmek için önce faizi düşürmek gerektiğine inanıyor. Şimdi bu teorisini ispatlamak için eline bir fırsat geçti. Çünkü önümüzdeki Aralık ve Ocak’ta enflasyon baz etkisiyle düşecek.
Geçen Aralık ve Ocak’ta, dolardaki korkunç yükselişin etkisiyle enflasyon çok yüksek gelmişti. Aralık’ta aylık enflasyon yüzde 13.5, Ocak’ta yüzde 11.1’di. Şu anda ise enflasyon aylık bazda yüzde 3-4 artıyor. Yine çok yüksek ama geçen Aralık ve Ocak’taki kadar yüksek değil. Yıllık enflasyon geçen yılın aynı ayına göre hesaplandığı için Aralık ve Ocak’ta düşmüş gibi görünecek. (Oysa fiyat artışları durmayacak.) Bu, yani enflasyonda baz etkisiyle yaşanacak düşüş Cumhurbaşkanı’na, “Bakın gördünüz mü, faizi indirdik, enflasyon düştü” deme imkanı verecek. Böylece ekonomideki sorunlar çözülmemiş olsa da çözme iradesi ve gücüne sahip olduğunu göstermeye çalışacak.
Biraz önce söylediğim gibi 2019'da da politika faizi indirilmişti. Enflasyonda yaşanacak düşüşü faiz indirimlerinin sonucu gibi göstermek için dediklerini yapmayan Merkez Bankası Başkanı'nı değiştirmişlerdi. Faiz indirimlerine karşı çıkan Murat Çetinkaya gitmiş, yerine gelen yeni Başkan Murat Uysal politika faizini rekor bir hızla indirmişti. Bu sırada enflasyon da yavaşlamaya başlayınca (Dediğim gibi bu zaten olacaktı) “Bakın faizi indirdik, enflasyon düştü” demişlerdi.
Yine aynısını yapacaklar. Ama bu sefer çok az inanan çıkacak.