Siyasal İslamcılar arasında, son dönemde Atatürk’e saldırmak, hakaret ve beddua etmek bir marifetmiş gibi yaygınlaşmaya başladı.
Son olarak eski Refah Partisi Milletvekili ve eski Rize Milletvekili Şevki Yılmaz, bir düğünde, “Selanik’ten gelen dönme...” “Osmanlıyı süren soysuzlar…” gibi ifadeler kullandı.
Atatürk ve silah arkadaşlarına hakaret niteliği taşıyan bu sözler doğal olarak kamuoyundan sert tepki gördü.
Bu tepkinin etkisiyle olacak Yılmaz, daha sonra Atatürk’ü kastetmediğini, bu sözleri İkinci Abdülhamit’i tahtan indirenler için kullandığını söyledi.
Bu açıklamanın inandırıcı, tatmin edici olduğunu söylemek zor.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşını geride bırakabilmişse bunu Atatürk’e borçludur.
Atatürk’ün attığı sağlam temellere borçludur.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik çağdaş devletler arasında bir yere sahipse bunu da Atatürk’e borçludur.
Bugün Türkiye’de bilime ve akla dayalı bir eğitim yapılabiliyorsa, kadınlar erkeklerle aynı eğitimi alıp aynı meslekleri yapabiliyorsa, kız çocukları erkek çocuklarıyla birlikte okula gidebiliyorsa, kadınlar ve erkekler aynı miras hakkına sahipse, kadınlar siyasete girip başbakan, bakan, milletvekili, belediye başkanı olabilmişse hepsi Atatürk sayesindedir.
Atatürk bu devrimleri, saltanı kaldırıp egemenliği halka vererek, hilafeti kaldırıp laik bir devlet kurarak, kadın-erkek eşitliğini Medeni Kanun’la sağlayarak başarmıştır.
Bu nedenle de savaştığı devletler bile Atatürk’ü 20 yüzyılın en büyük liderlerinin başında saymışlardır.
Şevket Yılmaz’ın “Selanikten gelenler, Selanik dönmeleri” diyerek hakaret ettikleri Balkan Türkleri’dir.
Kurtuluş Savaşı’nı zaferle sonuçlandırmış Atatürk ve silah arkadaşlarıdır.
Osmanlıyı sürenler veya kovanlara gelince…
Bu da gerçeği ifade etmiyor.
İtilaf devletleri Lozan’a hem İstanbul hem Ankara hükümetlerini davet edince, Atatürk bu ikiliğe son vermek amacıyla, 1 Kasım 1922 tarihinde Meclis’te 1’e karşı 600 oyla saltanatı kaldırmıştır. Dolayısıyla İstanbul hükümeti ve meclisi de ortadan kalkmıştır.
Padişah Vahdettin ise saltanatın kaldırılmasından sonra 15 Kasım 1922 tarihinde General Harrington’a bir mektup yazarak sığınma talep etmiştir. 17 Kasım 1922 tarihinde de ailesiyle birlikte İngiliz Malaya zırhlısına binerek İstanbul’dan ayrılmıştır. Bir gün sonra da Meclis Vahdettin’in halife olmadığını ilân etmiştir.
Böylece Atatürk, İtilaf Devletleri’nin, Ankara hükümetiyle birlikte Padişah Vahdettin’in hükümetini de Lozan Barış Konferansı’na çağırarak yaptığı hamleyi saltanatı kaldırarak boşa çıkarmıştır.
Atatürk ve İsmet İnönü, Lozan’da yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni İtilaf Devletleri’ne kabul ettirmeyi başarmışlardır.
Tarihi gerçekler böyleyken Atatürk ve silah arkadaşlarına hakaret ve beddua etmek siyasi etiğe uygun bir söylem değildir.
Nitekim bu tür söylem ve davranışlar her toplumda hiçbir zaman kabul görmemiş her zaman tepkiyle karşılanmıştır.
100 yıldır bütün dünyanın saygı duyduğu Atatürk’ü tarihten, kitaplardan ve bu milletin gönlünden silmek mümkün değildir.
Bunu görmek için her 10 Kasım’da Anıtkabir’i dolduran milyonlara bakmak yeterlidir.