Halk her yıl olduğu gibi bu yılda 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı büyük bir coşkuyla kutladı.
Yüz binler Anıtkabir’e koşarak Atatürk’e ve Cumhuriyet’e olan sevgi ve bağlılıklarını bildirdiler.
Sadece İstanbul, Ankara ve İzmir’de değil tüm ülkede meydanlarda, caddelerde Cumhuriyet’i kutlayan on binler, yüz binler, milyonlar vardı,
Bu tablo Atatürk ve Cumhuriyet sevgisinin bu halkın gönlünden silinmesinin mümkün olmadığını gösteriyor.
Atatürk’ü, laik, demokratik cumhuriyeti, milli bayramları silikleştirmek çabaları artıkça halkın sevgisi artıyor, bu değerlere bağlılığı sağlamlaşıyor.
Son dönemde devlet bürokrasisini, milli eğitimi, toplumsal yaşamı laik yapıdan, kadın-erkek eşitliğinden, akıl ve bilimden uzaklaştırıp dini değerlere göre düzenlemeye yönelik çabalar sonuç vermiyor.
Tarikatların, cemaatlerin, vakıfların, derneklerin bu yöndeki baskıları ters tepiyor.
Halkın çok büyük çoğunluğu Atatürk ilke ve devrimlerine, çağdaş devlet yapısına ve toplumsal yaşama sahip çıkıyor.
Geri adım atmıyor.
Gençler çağdaş yaşamın, bilimin, akılın, dünyada olup bitenlerin farkında.
Onlar da Atatürk’e, laik, demokratik hukuk devletine, bilimsel eğitime sahip çıkıyorlar.
Bu halk Cumhuriyet’in ne demek olduğunu biliyor.
Bu nedenle Cumhuriyet’i kaybederse neleri kaybedeceğinin farkında.
Türkiye’de “cumhuriyet” kavramı sadece devlet şeklini ifade eden bir kavram değildir.
İçi dolu bir kavramdır.
Türkiye’de “cumhuriyet” kavramı Atatürk ilke ve devrimlerini içerir.
Laik devlet ve yaşam tarzını, demokrasiyi, insan haklarını, kadın-erkek eşitliğini, hukukun üstünlüğünü, yargının bağımsızlığını, akla ve bilime dayalı eğitimi kapsar.
Halk bu nedenle cumhuriyete bilinçli bir şekilde sahip çıkıyor.
Bir asırdır bu değerlerle yaşayan bu halkı yeniden geriye götürmek mümkün değildir.
Artık özgürlüğün ve eşitliğin değerini bilen kadınları eğitimin dışında bırakmak, kamusal alandan gönderip yeniden evin içine tıkmak mümkün değildir.
Kız çocuklarını okula göndermemek, eğitimsiz bırakmak, sadece ev kadınlığına hapsetmek boş bir hayaldir.
Bu gerçek ortadayken Türkiye’yi bir din devletine, milleti ümmete, vatandaşı kula çevirmeye çalışmak boş bir gayrettir.
Türkiye Atatürk ilke ve devrimleri sayesinde çağdaş devletler topluluğunda saygın yerini almış bir ülkedir.
Bu halk yüz yılda edindiği kazanımlarının geri alınmasına müsaade etmez.
Milli bayramlarda yansıttığı sevgi ve coşku bunun kanıtıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yıl öncesine dönmesinin mümkün olduğunu sanmak akıl ve bilim dışıdır.
Bu hayale kapılanların artık gerçeği görmeleri gerekir.
Türkiye’nin yolu Atatürk’ün açtığı laik, demokratik, hukuka, eşitliğe, özgürlüğe, akla ve bilime dayalı yoldur.