İktidar daha doğrusu Tayyip Erdoğan, Diyarbakır, Van ve Mardin Belediyelerine “Kayyum” atayarak deyim yerindeyse “Arı kovanına çomak soktu”
Bu üç ilimizde de seçimleri Halkın Demokrasi Partisi adayları kazanmıştı.
Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde Kayyum atanmasının gerekçesi olarak, “yürütülen terör soruşturması” gösterildiği haberleri vardı.
Elbette devlet terörle yasal yollardan mücadele edecektir. Ama yerel seçimlerden önceki dönemde de bu il Belediye Başkanlıkları kayyum ile iyönetiliyorlardı. Yani bir terör soruşturması var ise, bu nasıl bir soruşturmadır ki, bugüne kadar sonuçlandırılamamıştır.
Bu nedenle, bu gerekçe, gerçekçi değildir. Ama bu yanlış tutarsız davranış, Türkiye’de sadece “ayrlıkçıların” işine yarar.
Bu ülkenin bölünmesini isteyen bir ayrılıkçıya halkı tahrik etmek için ne yapılmasını istersiniz diye sorsanız, ancak “Kayyum” atanmasını istediğini söylerdi.
Ayrılıkçılar şimdi dönüp yöre halkına, “sizin oylarınıza bile saygı duymuyorlar” diye propaganda yapacaklardır, zira bu illerde seçimi kazanan Halkın Demokrasi Partisi, anayasaya uygun bir şekilde faaliyet gösteriyor ki, hakkında Anayasanın 69. Maddesinin 4. Fıkrasına göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesine dava dahi açılamamış.
Demek ki, gösterilen gerekçe, doğru ve gerçekçi değil, o zaman işin aslı bu illerde ve diğer illerde Kürt kökenli vatandaşlar oylarını AKP’ye vermedikleri için cezalandırılmış oluyorlar.
Bu durum sadece içerdeki ve dışarıdaki bölücülerin işine yarar, propaganda silahı işlemeye başlar, önce halk sokağa dökülür, nitekim daha kararın duyulduğu pazartesi günü Diyarbakır ve Van’da halk sokağa döküldü, sonra birde bunun önü alınamaz yangın daha da büyürse işte o zaman felaket olur.
Eğer İktidarın daha doğru ifadeyle Tayyip Erdoğan’ın gayesi olaylar olsun bizde “Olağanüstü Hal” ilan edelim ise, bunun ne kendilerine ve ne de ülkeye bir faydası vardır.
Bu güne kadar ilan edilen olağanüstü haller, sıkıyönetimler hiç kimseye ve hele de iktidar sahiplerine hiç bir fayda sağlamamıştır.
Ancak bu kayyum atama işlemi sadece HDP’li Belediyelere gözdağı vermenin ötesinde, seçilmiş tüm muhalif Büyükşehir Belediyelerine göz dağıdır.
İktidarı elinde bulunduranlar, yerel yönetimleri yerel iktidar odakları olarak görüyor. Halbuki yerel yönetimler, yerel demokrasi odaklarıdır.
AKP, yerel demokrasiyi, ulusal düzeydeki demokrasiye rakip olarak görmekte ve bu nedenle de belediyeleri kaybetmeyi iktidarını paylaşmak gibi görüp, bunu içlerine sindirememektedir.
Demokrasi bir tahammül rejimidir. Tahammülsüzlük totaliter rejimlerde vardır. Demokrasiye inanmış, halkın oyuna saygı duyan insanlar masaya ne kadar efendice oturmuşlarsa o kadar efendice de kalkmasını bilmek zorundadırlar.
Diyarbakır, Van ve Mardin de yerel seçimleri Halkın Demokrasi Partisi kazanmıştır, herkesin buna saygı duyması, içine sindirmesi gerekmektedir, tabi en başta ülke iktidarını elinde bulunduranların.
Bu illere kayyum atanması halkın siyasal tercihine darbedir yani hukuki değil siyasidir.
Bu Belediyelere kayyum atanmasının sebebi söylendiği gibi eğer terör faaliyeti ise, bunun da delilleriyle, çok öykündüğümüz batı demokrasilerinde olduğu gibi biran evvel bağımsız (!) yargının önüne getirilmesi ve tartışılmaya başlanması gerekmektedir.
Bu yapılmadığı, yapılamadığı takdirde bölgede olacak olayların tek sorumlusu iktidar sahipleri olacaktır.
İktidarı elinde bulunduranlar, tutum ve davranışları ile sadece arı kovanına çomak sokmakla kalmamışlar, dış dünyada da ülke itibarını ayaklar altına almış oldular,demokrasi, yargı, eğitim her konuda tel tel dökülüyoruz. Bunun tek sebebi 17 yıllık AKP iktidarlarıdır.
Arı kovanına çomak sokmak
İktidar daha doğrusu Tayyip Erdoğan, Diyarbakır, Van ve Mardin Belediyelerine “Kayyum” atayarak deyim yerindeyse “Arı kovanına çomak soktu”Bu üç...