Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye yatırımcı çekmek için ziyaretlerde bulunuyor, art arda görüşmeler yapıyor.
Şimşek ve iktidarın, dış kaynak arayışında “dost ülke” olarak nitelendirilen Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) öncelikli bir konuma sahip olduğu biliniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, temmuz ayında gerçekleştirdiği ziyaretin ardından BAE ile yaklaşık 51 milyar dolarlık bir anlaşmanın yapıldığı, yenilenebilir enerjiye (güneş, rüzgâr) 27 milyar dolarlık bir yatırımın gündemde olduğu açıklandı.
Aradan 3 ay geçti. BAE yetkilileri, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile görüşmelere başladı.
BAE, “seçici” bir yatırım stratejisi öne sürdü ve yenilenebilir enerji alanında 500 megavat ve üstünde yatırımı bulunan şirketlerle görüşmek istediğini iletti.
BAE, büyük yatırımcılarla görüştü. Ancak, bu görüşmelerden istenen ya da beklenen yatırım kararı bir türlü çıkmadı.
Bu sürecin daha da önemli ve çarpıcı bir başka yanı daha var: Yabancıların (Doğu ya da Batı), Türkiye’ye yatırım yapmak konusunda gösterdiği, katı bir tutuma da dönüştüğü söylenebilecek isteksizlik…
Yabancıların, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ilk yıllarında başta enerji olmak üzere Türkiye’ye yoğun yatırım yaptığı dikkate alındığında 21 yıl sonra gelinen nokta dikkate değer.
PEKİ, YATIRIMCI NEDEN UZAK DURUYOR?
Güvenin sarsılması… Hukuk ve yargı odaklı sorunlar… Demokrasi konusunda yaşanan açmazlar ve gerileme… Ekonomiye ilişkin bir gecede alınan tartışmalı kararlar… Derinleşmeye ve genişlemeye devam eden ekonomik kriz…
KALYON-KOLİN-İSKA VE BAE
Yatırım konusunda BAE odaklı bir gelişme daha yaşandı. Kalyon-Kolin-İska ortaklığı, bir süre önce İzmir'de bulunan, Aralık 2016’da devreye alınan Etki Liman adı verilen “yüzen sıvılaştırılmış doğal gaz depolama ve gazlaştırma terminali”ni satışa çıkardı.
Terminal için 350-400 milyon dolar düzeyinde bir fiyat konuşuldu.
BAE ulusal petrol şirketi ENOC, terminali satın almak için kolları sıvadı. Ortaklıkla görüşme yaptı. Kulislere göre ENOC, tesisin tüm hisselerini satın almak istedi. Özellikle Kalyon’un, terminaldeki hisselerinin tamamını satmaya yanaşmadığı, bu nedenle de satışın gerçekleşmediği ifade edildi.
ENOC’un, BOTAŞ’la sözleşmesi bittikten sonra gemiyi başka ülkelere götürme talebinde de bulunduğu kaydedildi. Bu talebin de satışın önünde engel oluşturduğu belirtildi.
BOTAŞ’LA SÖZLEŞME
BOTAŞ ile Etki Liman arasında uzun yıllara uzanan, dolar üzerinden yapılan bir sözleşme bulunuyor.
Etki Liman, internet sitesinde bu sözleşmeyi şöyle duyurmuştu: “Aralık 2016 yılında devreye alınan yüksek güvenlik standartlarına uygun yüzen sıvılaştırılmış doğal gaz depolama ve gazlaştırma terminali, Türkiye’nin devlete ait gaz ithalatçısı BOTAŞ ile kapasite sözleşmesi olan ilk ve tek terminaldir. 2020 sonu itibarıyla 9 farklı ülkeden, 40 farklı LNG gemisiyle 11 milyar metreküp üzerinde doğal gaz teslim alınmış, gazlaştırılarak iletim sistemine teslim edilmiştir.”
Yerlisi yabancısı fark etmez. Yatırımcı “güven”, “hukuk”, bir gecede alınan ani kararlarla yerle bir edilmeyecek “süreklilik” arar. Türkiye, bu koşulları ne kadar karşılayabiliyor?