Ülkesinde ciddi bir taraftarı olmamasına, dünya siyasetinde de bir etkisi bulunmamasına rağmen İran Veliaht Prensi Rıza Pehlevi’nin gerçekleştirmek üzere olduğu İsrail ziyareti önemsenmeyecek türden bir ziyaret değil. Pehlevi hem İsrail’in su teknolojisi hakkında bilgi alacağını hem de Holokost (Soykırım) Anma Günü törenlerine katılacağını duyurdu. Asıl amaç da iki ülke arasındaki “kadım bağı” yeniden tesis etmek.
Öylesine edilmiş laflar değil bunlar tabii. İki ülkenin Şah döneminde özellikle enerji ile güvenlik konularında çok yakın ilişkiler geliştirdiği anımsanırsa Veliaht Prens’in “kadim bağ”dan neyi kast ettiği anlaşılabilir. Ziyareti sırasında "İran demokrasisi için vizyonunu özetleyen" bir konuşma yapacağını söyleyen Prens Pehlevi, İsrail'in bazı Arap devletleriyle diplomatik ilişkilerini normalleştirmesini sağlayan ABD destekli İbrahimi Anlaşmalar'a atıfta bulunarak "Demokratik bir İran, İsrail ve Arap komşularımızla bağlarını yeniden kurmaya çalışacaktır" dedi. Kendisine ilişkin misyonun ipuçları sayılabilir bu ifadeler.
İran kamuoyunun bu ziyarete ilişkin tepkisinin “gerçekte” nasıl olduğunu anlamamız ülkenin sert sisteminin baskısı nedeniyle zor. Ama ABD-İsrail karşıtı kitlelerin Veliaht Prens’in İsrail gezisini nasıl gördüğünü tahmin edebiliriz. Ancak Prens Pehlevi milyonlarca İranlının "rejimin İsrail karşıtı, antisemitik politikalarına destek vermediğini" iddia ediyor. Ülkede dinci yönetime öfke o kadar büyük ki onların nefret ettikleri ne varsa halkın desteğini alıyor. Prens haklı olabilir bu nedenle.
Neden önemli?
ABD’de yaşayan Prens Pehlevi’nin birden bire ortada görünmesi İran’da gelişen rejim karşıtı muhalefette ABD’nin de yer alma çabasıyla ilgili. ABD, “geleceği olmayan” birine yatırım yapmaz, en azından Prens’i bir kenarda tutacaktır. “Araçları” çoğaltmak ABD’nin her zaman yaptığı iştir. Eğer Prens Pehlevi mollalar rejimine bir alternatif olursa İsrail ile Azerbaycan’ın bundan kazançlı çıkacağına ilişkin görüşler de var. Çünkü iki ülkenin de İran’la ilişkileri hayli kötü. Bakarsınız Azerbaycan da İsrail gibi Prens Pehlevi’den memnun kalabilir.
İran ile İsrail arasındaki gerilim tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkarken, İran'ın nükleer programı da İsrail'in İran nükleer tesislerini vurabileceği tehlikeli bir noktaya doğru ilerliyor, malum. Prens Pehlevi’nin böyle bir dönemde İsrail'e gelerek iki ülke halkları arasında bağlar kurmaya çalışması ilginç.
Pehlevi’nin şansı var mı?
“Denize düşen yılana sarılır” diye düşünmek de mümküm. İran halkı nefret ettiği mollalardan kurtulmak için, ciddi bir alternatif haline gelirse Prens Pehlevi’yi de destekleyebilir. Ama bazı toplulukların bunu yapabilmeleri pek kolay değil. Beluçlar, Kürtler, Güney Azerbaycanlılar, Ahvazlar gibi birçok etnik grubun Şah rejiminin kendilerine Ayetullahlardan daha iyi davranmadığı, bu nedenle demokrat olduğunu iddia etse de Şah'ın oğlunu destekleme konusunda şüpheci oldukları biliniyor. Şah'ın oğlunun iktidara gelmesindense İran'ın bölünmesini tercih ederler. İran Komünist Partisi (Tudeh) ile İran Halkının Mücahitleri gibi muhalif yapılar da ayetullahlardan sonra nasıl bir ülke kurulması konusunda Prens Pehlevi ile farklı düşüncelere sahip. Prens Pehlevi İsrail ile ABD’ye güveniyor ama ülke içinde etkisinin neredyse hiç olmadığını da biliyor.
Ancak İsrail Şah’ın oğluna bu kadar kucak açıyorsa nedeni Şah dönemindeki o mükemmel ilişkilere duyulan özlemdir. Prens Pehlevi’nin öncülüğünde ayetullahlardan arınmış bir İran’la o eski ilişkilerin yeniden kurulacağına inanıyor belli ki İsrail.
İnandığına göre Veliaht Prens Rıza Pehlevi’yi daha çok göreceğiz demektir ortalıkta.