Bir kaç gündür, AKP’nin 14 Mayıs’ta yapılacak seçimleri kaybedeceği endişesiyle oylarına muhtaç olduğu Hür Dava Partisi’ni (Hüda Par) konuşuyoruz. Ülkenin yakın tarihini bilenler açısından hiç de hayırla anılan bir parti değildir Hüda Par. Günlerdir işlediği cinayetlerden, insan öldürme yöntemlerinden söz ediliyor. Ancak ülke siyasetinin garipliğinin bir sonucu olarak, bu parti şiddete bulaşmış bir organizasyondan iktidar partisinin müttefikine dönüşmek üzere. İttifakın nelere yol açacağını, seçimlerden sonra nasıl bir Türkiye’yle buluşacağımızı göreceğiz.
Hüda Par, bu adı almadan önce Hizbullah olarak biliniyordu. Böyle bilinmeyi istediği Hür Dava Partisi’nin kısaltılmışı olan Hüda Par’la anılmak istenmesinden de anlaşılabilir. Çünkü Hizbullah, Allah’ın Partisi anlamına gelirken Hüda Par da aynı anlama geliyor. Malum, Hüda Farsça’da Allah demek.
Bu adı seçmesinde, tüm Ortadoğu’daki etkisi bilinen Lübnan Hizbullah’ının adının getirilerinden yararlanma kurnazlığı var tabii ki. Ancak hem dini hareketler arasındaki farkları hem de Ortadoğu siyasetini bilenler Hüda Par’ın Hizbullah’la uzaktan yakından ilgisi olmadığını da bilir. Gerçek Hizbullah günümüzde ideolojik/doktriner bir gruptan sosyal politik bir harekete dönüşmüş güçlü bir siyasi kurum iken Hüda Par, kendisini Hizbullah olarak adlandırdığı dönem de bugün de yerel bir etnik/dini grup görünümünde. Hizbullah’dan onu ayıran en önemli özelliği ise Hüda Par’ın sünni olması tabii. Lübnan Hizbullah’ı ise bir Şii hareketi.
Hizbullah: Herkesten destek alıyor
Bir diğer farklılık da Hüda Par’ın hareket alanın dar, seslendiği kitlenin tek (Sünni) oluşudur. Şii olmasına rağmen Hizbullah ise Lübnan’da sünnilerin olduğu kadar Hristiyanların da desteklediği bir siyasi güç. Hüda Par ile arasındaki en önemli fark ise Hizbullah’ın “vatan“ savunmasını sadece İslam’ı savunmak olarak anlamaması, Lübnan’da mevcut tüm din ile mezheplerin birliğini savunarak ülkenin dış tehdide (İsrail’e) karşı korunmasında yaşamsal rol oynamasıdır. Hüda Par’ın ise “vatan“ kavramı son derece muğlaktır.
Hizbullah’ın Lübnan’da oynadığı rolün öneminin anlaşılması için Lübnan siyasi yapısının bilinmesinde fayda var. Ülke, farklı mezhepleri bir arada barındırmayı amaçlayan ilginç bir seçim sistemine sahip, bilindiği gibi. İç savaşın sona erdiği 1989 tarihli Taef Anlaşması'nın bir sonucu olarak, daha önce altıya beş oranında Hıristiyanlar lehine olan dağılımın aksine, sandalyeler Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında eşit olarak paylaştırıldı. Ülkenin üç gücünü ise Hıristiyanlar, Sünniler ile Şiiler oluşturuyor. Anayasa değişikliğine rağmen siyasal sistemin karışıklığı ülkeyi sürekli krize sürüklemekte, ekonomik kararların isabetsizliği, yüksek enflasyon ülkeyi dış güçlerin müdahalesine açık hale getirmekte. Hizbullah başta olmak üzere bölgedeki İslamcı grupları güvenlik tehdidi gören İsrail’in de Lübnan’ı sürekli taciz ettiği, hatta zaman zaman saldırdığı da gerçek.
Ordu Hizbullah
Din/mezhep çatışmaları nedeniyle ordusu da güçlü olmayan Lübnan’ın asıl askeri gücünü de Hizbullah oluşturuyor. Kırk bin askere, çok sayıda ağır silaha sahip olan Hizbullah, ilki 1982’de ikincisi de 90’larda olmak üzere iki kez İsrail saldırısını başarıyla püskürttü.
Lübnan’ın parçalanmasının ülkede yaşayan hiçbir grubun işine yaramayacağına inanan Hizbullah bu nedenle hiçbir gruba karşı şiddete başvurmamakta, Lübnan’da hükümetler oluşturulmasına katkıda bulunmaktadır. Hizbullah kurduğu derneklerle, kurumlarla Şii olmayan binlerce yoksula da yardım etmekte. Hizbullah’a bağlı bazı yardım kurumları şunlar: Al-Jumayyah al-Hayriyyah al-Qaqafiyyah" (Kültürel Hayır Cemiyeti), "Al-Jadiyyah al-Fani al-Islami" (İslam Teknik Koleji), "Al-Zahi School" (El-Zahi İslam Okulu), "Mabra al Sida" Khadijeh (Khadijeh'in Hayırseverlik Merkezi), Mo'id al-Madir al-Tarbawi (eğitim kampları - Bekaa Vadisi'ndeki Tertullah), "Elhamima al-Islami". Askeri-siyasi bir grup olarak Hizbullah hem Lübnan'da hem de bölgede toplumsal tabanını genişletmek için kapsamlı sosyal/siyasal hizmetlerde bulunuyor.
Bu nedenle Hizbullah'ın sosyal, refah, yardım programlarını uygulamak üzere kurduğu çeşitli araştırma kurumları vardır. Bakalım: Şehit Vakfı, şehit aileleri, gaziler, esir düşmüş olanlara yardım amacıyla kuruldu. Vakıf, işlettiği hastane, klinik, eczane ile muhtaç ailelere hizmet sunuyor. Eğitim Vakfı da şehit, gazi ya da esir çocuklarının eğitim/öğretim işlerine bakıyor. İmam Humeyni Yardım Komitesi de yoksullukla mücadele etmek, engellilere, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, onları toplumsal yozlaşmaya karşı korumak amacıyla faaliyet yürütüyor.
Hizbullah okullarında Arapça ile İslami derslere özel bir önem verilir, bu nedenle Şii olmayan ailelerin de çocuklarını düşük maliyetle Hizbullah okullarına göndermektedir. Bu hizmetlerden sadece Müslümanlar değil Hristiyan ile başka dinlerden olanlar da yararlanmaktadır.
İslam devleti hedefi yok
Tüm bunlardan ötürü Hizbullah hem yerel hem de bölgesel gelişmeleri iyi anlayan, bu nedenle sağlam bir konum elde edebilen siyasi bir ideolojik gruptur. Ancak Hizbullah Lübnan'da bir İslam devleti kurma niyetinde değildir çünkü Lübnan'ın farklı kültürlere, dinlere sahip olduğunu bilmektedir. Bu konuda Seyyid Hasan Nasrallah'ın açıklamaları son derece önemlidir: "İslami bir hükümetin kurulması için çok sayıda insanın istekli olması gerektiğine inanıyoruz ki bu da Lübnan'da mümkün değildir, muhtemelen de olmayacaktır. Oyların mutlak çoğunluğuyla karar veren halktır. Dolayısıyla İslam Cumhuriyeti'nin kurulması Lübnan'ın mevcut durumunda söz konusu değildir."
Kiliseleri, sinagogları koruyor
Bir kaç yıl önce gittiğim Lübnan’da kiliselerin, sinagogların önünde silahlı Hizbullah militanları gördüğümde nedenini sordum. Aldığım yanıt, bu dini merkezlerin Hizbullah tarafından korunduğuydu. Bu tutumundan ötürü Hizbullah çok sayıda Hristiyan tarafından da destekleniyor. Bunlar arasında dünyaca ünlü olan şarkıcı Julia Butros da var. Hıristiyan maronit olan Butros, Hizbullah lideri Nasrallah’ın sözlerinden yaptığı şarkılarla tanınıyor. Lübnan’ın birliği, güvenliği ancak Hizbullah’la mümkündür diyen Butros’tan “Hizbullah’ın şarkıcısı” olarak söz edilir.
Yani Hüda Par’ın adını kullandığı Lübnan Hizbullah'ı, ülkesinin birliği için çabalayan, Lübnan’da İslami devlet hedefi olmayan, şiddeti terk etmiş ancak İsrail’e karşı gerektiğinde savaşmaya kararlı bir siyasal/toplumsal güç.
Hüda Par, yanından bile geçemez.