Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) 5. Olağan Genel Kurulu’ndaki konuşmasından haberdarsınızdır tabii. Onca lafının arasında muhtemeldir ki “Ben muhafazakar devrimcilerle 2023’ü evelallah başarıyla bitireceğimize inanıyorum” ifadesi de dikkatinizi çekmiştir.
Fransız Devrimi’nden biliriz
Her şeyi kendisiyle başlatma huyu bilindiği için, “muhafazakar devrimciler” kavramının mucidinin de Erdoğan olduğu sanılabilir. Tabii ki değil. Kavram Fransız Devrimi’ne yönelik karşı devrimciliğin bir parçası olan Muhafazakar Devrim’den türe(til)miştir. Büyük Fransız Devrimi’yle yaşamımıza giren liberalizmi (bugünkü anlamından farklıydı tabii), sosyalizmi, enternasyonalizmi, nihayet demokrasiyi reddetmek demektir Muhafazakar Devrim(cilik). Erdoğan, içini nasıl doldurursa doldursun tanımı budur, değişmez de.
Muhafazakar Devrimci(lik) (kastedilen İslamcılardır) zıt anlamlı kelimelerin bir arada kullanılması anlamına gelen oksimoron bir cümledir elbette. Muhafazakarlık, tarihsel değişime direnmeye yönelik bir dini/siyasi felsefe iken Devrim(cilik) bunun tam tersidir. Yan yana gelmezliklerine rağmen Muhafazakarlık’ın Devrim’le bir arada telaffuz edilmesi, savunulan her neyse onun yaşama geçirilmesi için bir “alt üst” oluşa duyulan ihtiyaçtandır. İslamcı muhafazakarlar “alt üst” oluşu “devrim”le açıklamayı severler, İranlı İslamcıların İran’da Şahlığı yıkan ayaklanmalara “Devrim” dediklerini anımsayın.
Hem muhafazakar hem radikal
Şimdi, siyasi kudreti, toplumdaki karşılığı ne olursa olsun Erdoğan arzu ettiği muhafazakar değişimi sağlayamadı. Özeleştiri kültürü olmamasına rağmen bu durumu “kültürel iktidarı oluşturamadık” diyerek itiraf etmişti de. Ne yaparsa yapsın Cumhuriyet öncesi döneme dönme olasılığı yok. Bunun yerine, statükoyu kısmen değiştirmeye yönelik “karşı-devrimci” muhafazakar siyasetini artık hem muhafazakar hem de radikal hale getiriyor. Muhafazakar Devrimci vurgusunun nedeni budur. Cumhuriyet öncesi dönemi geri getiremese de aşama aşama Tek Adam rejimini bu tür bir “devrimcilik” üzerine inşa etti zaten.
Erdoğan gibi bir tutucu, inandığı muhafazakarlığı kalıcılaştırmak için, statükoyu yıkmanın ancak bir devrimle mümkün olduğuna inanıyor. Aynı Erdoğan, muhafazakarlığın ürettiği argümanların yeterli olmadığını da fark etmiş durumda. Muhafazakar Devrimci tanımına bu nedenle ihtiyacı var. Bu tanıma başvurmasının nedeni hayatın her alanında “iktidar” olma hayalidir. “Muhafazakar” sözcüğünün kapsayıcılığından yararlanmak istediği de ortada.
Yeni yol arkadaşları belli
Ancak tehlikeli sulara açıldığının farkında değil Erdoğan. Devrimci Muhafazakarlığın sadece dinle yürütülemeyeceğini de kavradı. Buna milliyetçiliğin de eklenmesi gerekiyor. Erdoğan’ın son yıllardaki söyleminin “milliyetçi” vurgularla dolu oluşunun nedeni budur. Bu söylem Erdoğan’ı nasyonalsosyalist çevrelerle buluşturdu zaten. Muhafazakar Devrimciler ile nasyonalsosyalistlerin ortak noktaları demokrasiyi küçümsemeleri, diktatoryal rejime eğilimli olmalarıdır. Ayrıca ülkeye özgü koşullardan ötürü Muhafazakar Devrimcilik, nasyonalsosyalistlerin önünü de açmaktadır. Çünkü Muhafazakar Devrim(ciler)in antidemokratik tutumları nasyonalsosyalistlerin de zemin kazanmasına yardımcı oluyor.
Erdoğan’ın liberallerle, şaşkın “solcu”lara başlattığı “iktidar yolculuğu”, artık nasyonalsosyalistler ile sürecek gibi görünüyor.
Tabii “yola” başkaları da çıkmazsa.