Anayasayı yok saymak

.

Anayasa ve yasalar, iktidarın işine gelince uyguladığı işine gelince rafa kaldırabilecekleri düzenlemeler değildir.

Eğer iktidar bunu yapabiliyorsa o ülkede hukuktan, hukukun üstünlüğünden söz etmek mümkün olmaz.

Maalesef Türkiye iktidar tarafından bu hale getirildi.

İşine gelince anayasa ve yasalar uygulanıyor, işine gelmezse uygulanmıyor.

Sorun bununla da sınırlı değil.

İktidar; ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü, grev gibi hakları keyfi olarak kısıtlıyor.

Sokak röporrtajında instagramın kapatılmasını eleştiren vatandaş tutuklanıyor.

Siyasi davalar iktidarın beklentisi yönünde sonuçlanıyor.

Bu nedenle Türkiye hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaşıyor.

Kadın haklarını savunmak için yürüyüş yapan kadınlar kolluk kuvvetlerinin sert müdahalesiyle karşılaşıyor.

Grevdeki işçiler yine kolluk kuvvetlerinin müdahalesiyle dağıtılıyor.

İktidar bu uygulamalarıyla düşüncelerini söylemekten, anayasal haklarını kullanmaktan çekinen bir korku toplumu yaratmayı hedefliyor.

İktidar bu uygulamalarını sürdürürken CHP’nin “normalleşme,” iktidarın “yumuşama” diye kavramlaştırdığı, temas halinde olma düşüncesi havada kalıyor.

İktidara zaman kazandırma ve gündem değiştirme fırsatı sunmaktan öte anlam taşımıyor.

Son örneğini Meclis’te gördük.

Yumruklar havada uçuştu.

TİP Milletvekili Ahmet Şık’a kürsüde müdahale edildi.

Yere yuvarlardı.

Yumruklandı.

Kavgayı ayırmaya çalışan DEM Grup Başkan Vekili Gülistan Koçyiğit’e de yumruk atıldı. Kaşı yarıldı.

Keza CHP Milletvekili Okan Konuralp de kaşından yaralandı.

Meclis kürsüsü fikirlerin konuşturulması gereken yerdir, yumrukların değil.

Yumruk bir yasama faaliyeti değildir.

Bu görüntüler Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yakışmadı.

Yumruklaşmayla başlayan oturumun sonunda CHP’nin Can Atalay’ın milletvekilliğinin iadesini öngören önerge iktidar oylarıyla reddedildi.

Böylece anayasanın amir hükmüne Yargıtay 3. Ceza Dairesi gibi Meclis de uymamış oldu.

Hukuk devletinde bunun yeri yoktur.

Anayasa gereği Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararın uygulanması ve Atalay’ın Meclis’te milletvekilliği görevine başlaması gerekirdi.

Yargıtay’ın ve TBMM’nin uygulamadığı anayasanın 153. maddesi şu hükmü taşıyor:

“Anayasa Mahkemesi’nin kararları kesindir.

Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.”

Hüküm bu kadar açık.

Ancak iktidar, Anayasa Mahkemesi’nin Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin, hakkındaki mahkûmiyet kararının Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda okunması suretiyle düşürülmesi işleminin “yok hükmünde” olduğuna ilişkin kararını uygulamadı.

Bu uygulamalar karşısında Türkiye’nin Anayasa’da yazdığı gibi bir hukuk devleti olduğunu söylemek mümkün değildir.

Siyaset Haberleri