Bu gözler neler neler gördü / görüyor bilemezsiniz.
Katar’da havaalanında İstanbul uçağını beklerken masaj, bakım falan yaptırıp 24 bin TL ödeyen.. Sonra da uçakta gözümüzün içine soka soka havyarla başlayan yemeğini yiyen.. Sayesinde ufkumuzun açıldığı genç adam mesela!
Ya da, evi musluğundan kapı tokmağına kadar altına bulayan.. Ama “dahası yok mu” diyenler için altın varaklı halı mesela!
Araya “karşı komşuda pişen etin kokusuna” imrendiği için ağlayan kadıncağız da karışıveriyor. Neyse ki bir parmak hareketiyle görüntüyü atlayabiliyorsunuz.
Aaa bir bakıyorsunuz ki şansınıza, o gün alışverişe gidip “aklında olmayan -ama aşırı güzel- şeylere 250 bin TL ödeyen kadının unboxing seansı” çıkıyor. O paketleri açıyor, siz hayallere dalıyorsunuz!
*. *. *
Hayallere dalanlar nasıl uyanacak peki? Bilinç milinç demeyin. O sahnelerin alıcıları için “uyanış” onlar gibi olmak demek! Peki para yoksa? Elbette kimi mini eteğini, kimi şalvarını giyip raksedecek.. Erkekse şarkı söylemeye ve bir umut gazinocuların dikkatini çekmeye çalışacak..
Neyse ki sosyal medya var. Memleket her haliyle önünüzden akıp gidiyor. Hem de 50 yıllık gazeteciliğimle aklımı uçurup dudağımı uçuklatacak örneklerle!
Anne kız süslenip püslenip “zengolar bekleyin geliyoruz” diye kendi deyimleriyle “işe çıkanlar”.. Asla yakıştıramayacağımız güzellikte, şıklıkta genç kadınların imkansız konuşmaları..
Ankara bunları bilmiyorsa.. Hatta bu tablonun “gizli” parçası değilse.. Hiçbir şey öğrenememişim demektir.
Hangisi neden hangisi sonuç, farketmez!
Sokaklar, kullanım yaşı her gün daha da düşen uyuşturucu bağımlısı çocuklarla / gençlerle dolu.
Şaşaalı yaşamlara özenenlerin hazin öyküleri eşliğinde..
*. *. *
Ya televizyonlar? Hem de ana akım kanallar?
Gelinler birbirini boğazlıyor. Bir gün şu kanalda başı açık, ertesi gün bu kanalda başı kapalı kadınlar, kim bilir kaç kuruşluk yevmiye için dünyanın en çirkin eylemlerini “sözde itiraf” ediyor. Memedali Bey ve parmağı bile ekrana dönmüş, espri adına sınırlar aşıyor.
Çok uzun zamandır televizyon izle-ye-miyorum. Bunları sosyal medyanın akışından keşfediyorum.
Bu arada, sağolsun Murat Soner sayesinde din / cinsellik / fantezi / aptallık / hurafe karışımı dizilerden haberim oluyor. Bir zamanlar Samanyolu TV’de ahalinin ruh sağlığını bozan senaryoların “modern” haline tanık oluyorum.
*. *. *
Kendi adıma ikna oldum. Bu ülkeye şeriat falan gelmez. Zira aynı derecede tehlikeli başka bir şey geldi bile: Lümpen faşizm!
Gençliğimde bırakın okumamanın ayıp sayılmasını, klasikleri eksiksiz tamamlamayana aptal / cahil gözüyle bakılırdı.
Şimdi gençler, özellikle genç kızlar “bilmemekle” övünüyor. Hem de ne kadar bilmemekle!!!!
Sokak röportajlarında karşınıza çıkıyordur; sorsanız hepsi de “Müslüman” ama ne ezan sorusuna yanıt verebiliyorlar ne de Kabe’nin nerede olduğuna.
Kafalarında onların, ya da dünyayı anlamak ve ilerlemek için gerekli bilgilerin yerine tıkış tıkış hurafeler var çünkü.
Koca yatağa çağırınca gitmeyen kadını melekler sabaha kadar lanetler-miş mesela!
Hele kadınlarla erkekler yan yana, bir arada.. Günahın katmerlisi, daha ne desinler!
*. *. *
Memlekette her gün neler çıkıyor karşımıza.. İlkokul çocukları tek sıra cuma namazına götürülüyor. O sırada tabii kız çocuklar “haddini / yerini bil” öğretisiyle sınıflarında bekliyor.
Ya da, özellikle Ankara’dan karşıma çıkıyor, gençler kalabalık halinde eğlenmeye gidiyor. Hepsi erkek tabii! Kadınla erkek hayatın her alanında yavaş yavaş ayrılıyor.
Derken..
CHP’li Nizip Belediye Başkanı, başıma gelse çıldıracağım bir hareketle sahneye çıkıyor.
İzlememiş olan var mı, bilmiyorum. Kısaca anlatayım:
Başkan efendi bir özel laboratuvarı ziyarette. Ziraat mühendisi genç bir kadın sunum yapıyor. Üzerinde beyaz laboratuvar önlüğü var. Bir eli de önlüğün cebinde.
O da ne! Başkan efendi kadın mühendisin eline vurup cebinden çıkartıyor.
Meğer “basın mensupları ve vatandaşların olduğu yerde sunum yaparken bir resmiyet olması gerektiğini” düşünmüş!!!
CHP bu başkan efendiye ne dedi? Kınama ya da uyarı olsun ceza verdi mi? Haberim olmadı. Ama onların haberi olsun, ben ve bu ülkenin geleceğine talip olan kadınlar unutmayacak, unutturmayacağız.
Pespayelik Çağı’ndan kurtuluş için “topyekün mücadele” şart çünkü.
Altın Varaklı Pespayelik Çağı: Lümpen Faşizm
Ayşenur Arslan yazdı: Altın Varaklı Pespayelik Çağı: Lümpen Faşizm