Türkiye’de vatandaşın en önemli sorunu hayat pahalılığı.
Yüksek enflasyon nedeniyle vatandaşın alım gücü her gün azalıyor.
Açıklanan resmi enflasyon oranıyla vatandaşın yaşadığı pahalılık birbirinden çok farklı.
TÜİK, yıllık enflasyon oranını yüzde 47 olarak açıkladı.
Her zaman olduğu gibi ENAG’a göre enflasyon çok daha yüksek. Yıllık yüzde 86.
TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranının önemi ücretlerin bu orana göre belirlenecek olması.
Bu nedenle asgari ücret ve diğer ücretlere yapılacak zammın yüzde 22-25 düzeyinde olması bekleniyor. Daha yüksek oranlardan da söz ediliyor, yüzde 30-35 gibi.
Son kararı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan verecek.
Ücretlere yüzde 35 oranında zam yapılsa bile düşük ve sabit gelirlilerle yoksul vatandaşın geçinmesi mümkün değil.
Sadece gıda ürünlerinde yıllık fiyat artışı geçinmenin ne kadar zor olduğunu ortaya koymaya yeter.
Dünya gazetesinde yer alan habere göre Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge birimi KAMUAR'ın araştırmasına göre gıda fiyatlarındaki artış yıllık yüzde 82’ye ulaştı.
KAMUAR’ın Ankara'daki marketlerden derlediği ve halkın en fazla tükettiği 64 temel gıda maddesinden oluşan bir gıda sepetini esas alarak hazırladığı gıda fiyatları endeksinin Kasım 2024 sonuçları açıklandı.
Buna göre gıda fiyatlarında ekim ayında yeniden başlayan yükseliş trendi kasım ayında hızlanarak devam etti. Son 54 aydır aralıksız olarak artan gıda fiyatlarında kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 6,9 oranında artış yaşandı. Yılın geride kalan on bir aylık döneminde yüzde 57,3 oranında artan gıda fiyatlarında son bir yıllık dönemde ise yüzde 67,1 oranında artış yaşandı.
KAMUAR'ın araştırmasına göre gıda fiyatlarında bir önceki 12 aylık ortalamalara göre son 12 aylık dönemdeki artış ise yüzde 82 olarak gerçekleşti.
Bu veriler, ENAG’ın açıkladığı enflasyon oranının daha gerçekçi olduğunu gösteriyor.
Değişik gıda ürünlerinde yıllık artışlar şöyle gerçekleşti:
Yıllık ortalama fiyat artışı ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 50,8, et-balık fiyatlarında 72,7, süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 49,5 oldu.
Ortalama fiyatlara göre yağ fiyatları yüzde 75,6, meyve fiyatları yüzde 111,3, sebze fiyatları ise yüzde 210,2 oranında arttı.
Bakliyatta yıllık ortalama fiyatlar bir önceki 12 aylık ortalamalara göre yüzde 55,8, diğer gıda fiyatları ise yüzde 66,1 oranında zamlandı.
Söz konusu habere göre TÜİK'in en son açıkladığı tüketim harcamalarıyla ilgili istatistiklere göre en zengin yüzde 20'lik kesim tüketim harcamalarının yüzde 14,5'ini, en yoksul yüzde 20'lik kesim ise yüzde 36,6'sını gıda için yapıyor.
Yoksullar her geçen yıl gelirinin daha büyük bir kısmını gıdaya ayırmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla gıda fiyatlarında yaşanan kesintisiz artış en fazla sabit gelirli ve yoksul kesimleri etkiliyor.
Bu koşullarda asgari ücretin 17 bin liradan 22 bin liraya veya 25 bin liraya çıkarılması halinde bile vatandaşın ay sonunu borçlanmadan getirmesi mümkün değil.
Özellikle kirada oturan ve çocuk okutan aileler için borçlanmadan geçinmek olanaksız.
İktidarın enflasyonla mücadele yöntemi olarak vatandaşın alım gücünü düşürmeye yönelmesi geçim sorununu daha da büyütüyor.
Oysa enflasyonla mücadele için atılması gereken ilk adım kamu harcamalarının kısılması olmalıydı.
İktidar mensupları şatafat içinde yaşamlarını kamu kaynaklarıyla sürdürüyorlar.
Hiçbir kamu kurumunda özellikle yöneticiler için yapılan harcamalarda tasarruf yok.
İktidarın müsrifliğinin yarattığı enflasyonun cezasını vatandaş çekiyor.