Seçime artık çok kısa süre kaldı. İktidar partisi içinde ekonomi yönetiminde değişiklik talep edenler ve/veya görev talep edenlerin seçime kadar bunu artık mümkün görmediği ve riskli olarak değerlendirdiği için vazgeçtiği konuşuluyor.
Zaten seçime bu kadar kısa süre kalmışken Hazine ve Maliye Bakanlığı görevi ateşten gömlekten başka bir şey değil. Enflasyon AKP’nin oylarını eritti. Bu gidişle iktidardan da edecek. Seçimden sonra “Ekonomi politikalarını Hazine ve Maliye Bakanı değil Cumhurbaşkanı belirliyordu, hesabı o versin” denmeyeceğine göre yenilginin faturası Hazine ve Maliye Bakanı’na çıkarılacak. Hatta şimdiden çıkarılmaya başlanmış bile. Dün BBC Türkçe’de AKP’li milletvekillerinin anketlerdeki oy kaybını Nurettin Nebati’ye bağladığını söyleyen bir kulis haberi vardı.
Nebati durumun farkında olmalı ki, elindeki sınırlı araçlarla enflasyonu kontrol altında tutmaya çalışıyor. “Sınırlı araçlarla” dedim çünkü başka ülkelerde enflasyonla mücadelede kullanılan faiz artırımı seçenek dışı. Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz artırımına kesin bir şekilde karşı. Ayrıca “Nass ortadayken sana bana ne oluyor?” Bu durumda geriye kalıyor “Makro ihtiyati tedbirler”le, Maliye’nin sopası…
Makro ihtiyati tedbirler tarafında bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Banka kredilerinde frene basıldı örneğin. Kamu bankaları konut kredilerini iyice azalttı. Ticari kredilere erişim de sınırlandı. Ekonomi yönetimi böylece para arzında frene basarak enflasyonun iyice kontrolden çıkmasını önlemeye çalışıyor.
Eski Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Şenol Babuşçu, banka yöneticilerinin reel sektör temsilcileriyle kısa süre önce gerçekleştirdiği toplantıda, iş insanlarından yılbaşına kadar sabretmelerinin istendiğini yazdı. Yılbaşına kadar kredilerde frene basılacak. Yılbaşından sonra ise kredi muslukları açılacak. Böylece seçime kadar olan sürede ekonomi bir nebze olsun hareketlendirilmeye, esnafın yüzünü güldürülmeye çalışılacak. Kredilerin etkisinin ortaya çıkması birkaç ay sürdüğü için enflasyon yüzde 100’e varmadan seçimler olacak... Plan bu.
Bu hesabın tutması için yeni bir kur atağının yaşanmaması, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki düşüş eğiliminin devam etmesi gerekiyor. Merkez Bankası’nın rezervleri bu kadar yetersiz, Türkiye’nin kısa vadeli döviz yükümlülükleri bu kadar yüksekken yeni kur atakları nasıl önlenecek? Diğer yandan Rusya-Ukrayna savaşında yeni bir tırmanış olmayacağının garantisi de yok. Savaşta olası bir tırmanış petrolün varil fiyatını yeniden 100-110 doların üzerine, Türkiye’nin cari açığını da arşa çıkarır…
Nebati’nin enflasyona karşı başvurduğu diğer silah, zaptiye tedbirleri. Bir yandan zincir marketlere ve internette konut ve otomobil fiyatlarını belirleyen Sahibinden.com’a soruşturmalar açılıyor, diğer yandan fiyatların yükselmesinden sorumlu görülen çeşitli kesimlere aba altından sopa gösteriliyor. Nebati’nin dünkü “Motorlu araçlarda haksız fiyat artışına sebep olan 100 bin mükellef radarımıza takıldı” açıklaması buna yönelikti.
Bu arada Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Merkez Bankası’ndan gıda fiyatlarına ilişkin bir çalışma istediğini duydum. Özetle öğrenmek istenilen şu: Enflasyonda düşüş için sepetteki ağırlıklar bakımından hangi ürünlerde ne kadar indirim yapılması ya da en azından fiyatların sabit tutulması gerekiyor?
Ankara’daki bir kaynağım bu talebi “Herhalde zincir marketler ve tedarikçiler üzerinde ürün ürün, kalem kalem baskı kurmayı planlıyorlar” şeklinde yorumladı.
Enflasyonun nedeni iddia edildiği gibi birkaç tane market zincirinin fırsatçılığı olsaydı bu önlemler etkili olurdu. Ama enflasyonun nedeni bu değil, uygulanan aşırı gevşek para politikası. Oraya dokunulamadığı için kaçınılmaz sondan kaçmak mümkün değil.
Kaçınılmaz son geldiğinde, sandıkta hezimet yaşandığında ne olacak? Ankara’da bu olasılığa karşı hazırlık yapıldığı yönünde bir söylenti dolaşılıyor. Denilene göre Meclis çoğunluğunun kaybedildiği ama Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını koruduğu durumda yasalarda ne gibi değişiklikler yapılması gerektiği konusunda bir çalışma başlatılmış. Bu çalışmanın Meclis Başkanı, anayasa profesörü Mustafa Şentop sorumluluğunda sürdürüldüğünü söyleyenler de var…