Kibar Feyzo, yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı; Kemal Sunal, Müjde Ar, Adile Naşit, Şener Şen, İhsan Yüce, İlyas Salman ve Erdal Özyağcılar'ın rol aldığı, 1978 yapımı bir komedi filmidir. Bu filmdeki en çarpıcı replik Kemal Sunal’ın oynadığı “Kibar Feyzo” rolündedir. Kibar Feyzo Ankara'dan gelen müdürün yanında değişen ağanın tavırlarına şaşırır ve ellerini daire şeklinde sallayarak; “Ağa bizimle eğleniy…!” sözünü sarf eder. Bu unutulmaz replik yıllarca halkın ağzında adeta bir ata sözü gibi takılıp kalmıştır.
Ne yazık ki bir süreden beri; “Ağa bizimle eğleniy…!”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Japonya’nın başkenti Tokyo’ya G-20 (Dünyanın önde gelen sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerini bir araya getiren zirve, 19 ülke ile Avrupa Birliği'nden (AB) oluşuyor. Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya ve Suudi Arabistan olarak sıralanıyor. İspanya da daimi davetli konuk) zirvesine katılmaya gidiyor.
Peki 65 milyon yoksul, 16 milyon aç insanı bulunan ve tarihinin en büyük ekonomik buhranını yaşayan, uluslararası değerlendirme kuruluşlarınca iflas etmiş olmaktan bir üst derecede duran Türkiye’nin bu zirvede ne işi var derseniz o ayrı bir hikaye. Zirveye katılan ülkeler arasında gayrisafi milli hasılası en düşük olan ülke kim deseniz onun da yanıtı belli; “Türkiye…!”
Ama size bunu anlatmayacağım…!
Klasik olarak gazetecilerin havaalanlarında bulunan basın toplantısının yapıldığı salonlarda gezi öncesi gazetecilerin soruları ve “Dünya Lideri!”’nin yanıtları var.
Hangi “kaç okka” gazeteci o soruyu sordu bilmiyorum ama sorulardan biri şöyle;
“Kırmızı bültenle aranan Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'ın TRT'ye verdiği röportajı nasıl değerlendiriyorsunuz…?"
Peki ülkenin “Tek adam”’ı, lafı üzerine laf söylenmeyecek “Milletin adamı!” buna ne yanıt verdi derseniz; üzüleceksiniz ama; kendi ülkesinde 50 bin kişinin katili olan ve İmralı’da mahpus yatan Abdullah Öcalan’ın öz kardeşi, terör örgütünün ikinci sorumlusu , 33 kahraman Mehmetçiği otobüsten indirip tek tek kurşuna dizmekle suçlanan Osman Öcalan’ın durumundan hiç haberdar değilmiş.
Şöyle diyor “Dünya Lideri!” ;
“Doğrusu ben Osman Öcalan'ın kırmızı bültenle arandığını bilmiyorum ancak TRT'ye müracaat etmiş ve TRT Kürdi'de böyle bir program yapmışsa bunu da TRT'deki arkadaşlarımız bilirler. Ben o kurumdaki arkadaşlarımın da bu hassasiyet içerisinde adım attıklarına inanıyorum. Çünkü bu konularda da kendilerine güveniyorum.”
Tarih 15 Mart 2015…!
Adalet Bakanlığı, PKK'dan ayrılıp Kuzey Irak'a yerleşen Osman Öcalan için, kırmızı bülten çıkarılması ve iadesi için harekete geçti. İktidara yakınlığı ile bilinen Sabah Gazetesi, Adalet Bakanlığı'nın Osman Öcalan için kırmızı bülten çıkarılmasına yönelik hazırlığını 15 Mart 2015 tarihinde duyurmuş ve ardından İçişleri bakanlığı harekete geçip gereğini yapmıştı.
Hatta yandaş SABAH gazetesi gazetesindeki kocaman sütunlarda Osman Öcalan ile ilgili alınan kararı duyurmuştu (yazının alt tarafında bu gazetenin manşetini görebilirsiniz).
Buradaki ilk soru şu; Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ve tek adamı 50 bin kişinin katili bir teröristin kardeşinin Kuzey Irak’ta yaşadığını ve hakkında yakalamak için kırmızı bülten çıkarıldığını bilir mi, bilmez mi…?
Kuzey Irak’ta yaşayan ve dünyadan haberdar olmada bile sıkıntı çeken bir arkadaş TRT Kürdi’ye nasıl başvurdu…! Dilekçe mi verdi, telgraf mı çekti, WhatsApp mesajı mı attı, twit mi gönderdi…?
Neyse kendinizi çok yormayalım…!
Bence aslında her şeyin farkında ama o zaman öyle gerekmişti öyle yapıldı; şimdi ise inkar zamanı ya da hafıza kaybı numaraları…!
Peki bunu nereden anlıyoruz; Sayın Erdoğan’ın konuyla ilgili ikinci yorumundan çok daha net anlıyoruz…!
Erdoğan; ikinci bir soru üzerine Osman Öcalan’a “Aleyna Tilki” muamelesi çekerek reytinginin yüksek olduğunu bakın nasıl ilan ediyor;
“Yani TRT Kürdi'yi kurarken kimse bize 'Niçin TRT Kürdi'yi kurdunuz' demedi. Peki TRT Kürdi'yi kurduğumuza göre burada da TRT'yi yönetenler bütün hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak adımlarını atarlar ve TRT Kürdi'nin reytingini yükseltmeyi de düşünür, ülkeye neyin, nasıl faydalı olacağını da düşünür, buna göre de adımını atar ve buna göre de adımlarını atmışlardır.”
Yani; TRT’deki masum, tarafsız, gazetecilik refleksleri çok üst düzeyde olan; asla “yandaş”, “emir eri”, “kapı kulu” olmayan, asla “bu adamı oraya çıkarın belki İstanbul’daki Kürtleri kandırırız” şeklinde bir talimat almadan, magazin dünyasının kralı tertemiz arkadaşlarımız “kesin bundan reyting patlaması yaşarız kanal Kürtçe olsa da fark etmez adamı görür görmez herkes tanır ve zap yapar” demiştir.
Üzerime gelmeyin…!
Ben bu meslekten anlamaz hale gelip dumura uğradım…!
Mesleği bırakır kabzımallığa başlarım…!
Yani; “Oturun oturduğunuz yerde sizi aşan boyunuzdan büyük işlerle uğraşmayın. Öyle yapıldıysa demek öyle uygun görülmüştür. Size ne…!”.
Özetle;
Yerseniz…!
Gerçekten;
“Ağa bizimle eğleniy…!”