Yaklaşık beş yıl önce piyasaya çıkmış bir şarkıdaki kimi ifadeleri şimdi fark edip ortaya döküldüklerine göre acil gündem değiştirme ihtiyacı duymuş belli ki malum kesimler. Sezen Aksu’nun bir şarkısında geçen "Binmişiz bir alâmate/Gidiyoruz kıyamete/Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e” sözlerinden Adem’e hakaret edildiği sonucunu çıkarıp kıyamet kopardı kimileri. Ancak üç gündür bunu tartışmamıza rağmen “Adem’e hakaret” iddiası üzerine oluşturulan ortam yine de yakıcı sorunların üstünü örtemedi.
Mevcut ortam bu tür protestolara (!) olanak sağlıyor kuşkusuz. Protestoculara, yaptıklarının yanlış olduğunu söylememizi engelleyen, her zaman bu gibilerin işine yaşayan güçlü bir gerekçe, daha doğrusu iddia var ortada: “Bir din büyüğüne, bir peygambere edilen hakaret”.
Protestocular gerçekten samimi iseler Sezen Aksu’nun hayli dindar olduğunu hatırlayarak bir linç havası yaratmamalıydılar öncelikle. 2010 referandumunda “evet” oyu vermeyenlere “iki cihanda da lekelisiniz” dediğine göre bir ahiret inancı var çünkü. Dolayısıyla bilinçli bir biçimde Adem’e hakaret etmeyeceğini bilmeliydiler Sezen Aksu’nun.
Bana biri sorsaydı, şarkısında “Adem ile Havva” için sarf ettiği “cahil” sözcüğünü bir hakaret olarak almazdım. Çünkü bazen sandığınız anlamı taşımaz bu tür sözcükler. Örneğin, İslamiyet öncesi Arap döneminden “Cahiliye dönemi” diye söz edilir bildiğiniz gibi. İslamiyet öncesi Arap toplumlarının sanatta, şiirde, bilimde son derece gelişkin olduğu biliniyor. Bu nedenle İslami literatürde söz konusu dönem Araplarının “bir şey bilmemelerine” değil, “İslam’ı bilmemelerine” vurgu amacıyla kullanılır cahiliye sözcüğü. Aksu’nun “her insan eyleminin ilk başlatıcısı” olan, dolayısıyla “bilgili olduğu” kabul edilen Adem’e “cahil” dediğini sanmam. Bu, şarkı sözleri müzikal ölçüye uysun diye son anda eklenmiş bir sözcük de olabilir pekala.
Hemen belirteyim; onun deyimiyle “iki cihanda da lekeli” biri olarak, Aksu’yu destekliyorum elbette. Koşulsuz hem de. Benim gibi “hayırcılara” takındığı tavrının tersini sergileyerek onu mahcup etmek amacıyla yapmıyorum bunu. Çünkü ciddi olarak haksızlığa uğramıştır. Adem’in bazı şeyleri bilmediği, yani cahil sayılabileceği iddiası Aksu’ya ait değildir. Bu, dinler tarihinde konuşulmuş, tartışılmış, hala da tartışılan bir konudur. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Aksu’yu eleştirdiği açıklamada “Kur'an-ı Kerim'de ‘halife’ olarak nitelenen Hz. Âdem ve onun eşi Hz. Havva, bütün insanlığın müşterek değeri ve muazzez atalarıdır” deniyor. Şarkı sözünde bu ifadeyi ret ya da kabul eden bir tek sözcük yok oysa. Diyanet, üç büyük dinin de “Hz. Adem ile Hz Havva’yı insanlığın ortak atası” olarak gördüğünü bildiğine göre özellikle Hristiyanlığın Adem’i nasıl değerlendirdiğini de biliyor olmalı. Diyanet bu değerlendirme(ler)den de Adem’e “cahil” dendiği sonucunu çıkarmalı o halde.
Eski/Yeni Ahit’leri kapsayan, Hristiyan inancının temelini oluşturan Kitabı-Mukaddes’in ilk kitabı Yaratılış adını taşır. Yaratılış’ta “Adem’in Allah’ın emrine karşı gelip, Bilgelik Ağacı’ndan yasak meyveyi yiyerek iyiliği ve kötülüğü öğrendiği” yazılır. Kuran böyle değerlendirmez, doğru, ama, başka bir kutsal kitap olan Kitab-ı Mukaddes’te Adem’in “iyiliği, kötülüğü” bilmediği, bilgi peşinde koştuğu için yasak meyveyi yediği yazılıdır. Meyveyi yemeden önce düpedüz cahil olduğunu ileri sürmektir bu. Ama hakaret amacıyla söylenmemiştir, “ilk insan” olarak kimi bilgilerden habersizliğine vurgu yapılır bu belirlemeyle. Müslüman elbette “Adem’in Allah tarafından bilgiyle donatıldığını” kabul ettiği için bu değerlendirmeye katılmaz.
Peygamberlerin yaşamlarının anlatıldığı kimi İslami eserlerde Adem’e demir dövmeyi, iplik dokumayı Cebrail’in öğrettiğinden de söz edilir. Cebrail’in öğrettiği ana kadar demir dövmeyi, iplik dokumayı bilmeyen bir Adem söz konusudur yani. O bilmeme dönemine “cahillik dönemi” denmesi, bir belirlemedir, hakaret değil.
Sezen Aksu’nun her ne kadar dini inancı varsa da konuya bunları değerlendirecek kadar hakim olduğunu sanmam. O nedenle “cahil” sözcüğünü Yaratılış kitabındaki anlamıyla kullandığını da söyleyemem. Ama şunu söyleyebilirim; Adem’in Allah kendisine bir şeyler öğretinceye ya da Yaratılış kitabında dendiği gibi, “Bilgi Ağacı”ndan meyve yiyip bilgileninceye kadar “cahil” olduğu iddiası/görüşü/bilgisi teolojide halen tartışılan bir konudur. Bir Müslüman açısından bu konunun tartışılacak bir yanı olmayabilir. Ancak Adem’in “Allah ona öğretinceye kadar” bazı bilgilerden yoksun olduğunu söylemek, insanı bilgilendirenin Allah olduğu inancını güçlendiren bir içerik de taşıyor. Müslüman işe bu açıdan da bakabilir elbette.
Ayrıca Sezen Aksu’nun, “cahil” sözcüğüyle Adem’in “Allah’ın yasaklamasına rağmen meyveyi” yemiş oluşunu kast etmediği ne malum? Çünkü Adem’in tutumunu böyle değerlendiren İslam büyükleri de var.
Sakinleşin biraz.