ABD'li oyuncu Angelina Jolie‘nin, Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) İyi Niyet Elçiliği görevinden ayrılacağını duyduğunuzda siz ne hissettiniz bilemem ama ben sevindim doğrusunu isterseniz. İyi Niyet Elçiliği denen olguya çok önem verdiğimden değil, ama Jolie’nin göründüğü her bölgeye daha sonra ABD operasyonları düzenlenmesinden ötürü artık bir "işaret fişeği" olarak karşımızda duramayacak oluşuna sevindim. Onun doğrudan dahli yoktur belki ama nerede boy gösterdiyse orası karıştı hep.
Ha, bu arada Angelina Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi ya da resmi bir ünlü sözcü değil. Aksine, o tam teşekküllü bir diplomat. 2010 yılında Mülteciler Yüksek Komiserliği onu özel elçisi yapmıştı. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ni dünyanın dört bir yanındaki diğer diplomatlara, hükümetlere, yetkililere karşı o temsil ediyordu.
Kaye ile başlamıştı
Şu İyi Niyet Elçiliği dedikleri aslında toplumda, -özellikle popüler sanatta- ünlenmiş kişilerin kimi sosyal çalışmalarda o ünlerinden yararlanmak. Bir dönemlerin en ünlü ABD’li şovmenlerinden Dane Kaye’in BM Çocuk Fonu (UNICEF) için 1954’de İyi Niyet Elçisi seçilmesiyle başlamıştı. Audrey Hepburn de vardı sanırım, bir dönemin dünyaca ünlü çocuk yıldızı Shirley Temple da tabii. Angelina Jolie’ye kadar gelindi işte. BM’nin 190’a yakın İyi Niyet Elçisi var hala. Kofi Annan’ın Genel Sekreterliği sırasında sayı 400’u bulmuştu dendiğini anımsıyorum.
Berbat örnekler
Kaye, Hepburn, Temple üstlendikleri görevi layıkıyla yaptılar denir. Sonrası için aynı şeyi söylemek zor. Jolie iyi bir seçim miydi bilemem ama kötü denebilecek örnekler var bu pozisyonu üstlenenler arasında. Budist olduğunu herkesin bildiği Richard Gere’in 1990’larda İyi Niyet Elçisi olarak atandığında Tibet’ten bihaber oluşu hatırlardadır. Christina Aguilera da yaptığı bir gafla anılır. BM Dünya Gıda Programı’nın Açlıkla Mücadele İyi Niyet Elçisi olarak gittiği Ruanda’dan "savaş ülkesi" diye söz edince kıyamet kopmuştu. Çünkü 800 bin kişinin öldüğü bir iç savaş yaşamıştı ülke ama şu anda Afrika’nın en gelişmiş ülkesi durumunda. BM adına cinsel yolla bulaşan hastalılar hakkında konuşturulmak üzere görevlendirilen Spice Girls grubundan Geri Haliwell’den de pek memnun kalınmamıştı. Yani bu "elçilerin" çok da konu üzerinde eğitilmedikleri ortada.
Jolie çok kalp kırdı
Bir İyi Niyet Elçisi’ne yakışmayacak hataları oldu Angelina Jolie’nin. Emperyalistlerin Yugoslavya’yı parçalamalarının ardından 1990’larda yaşanan Bosna Savaşı’nda yaptığının affedilir yanı yok. Bosnalı bir grup mağdur kadın Birleşmiş Milletler'e bir mektup yazarak, Jolie’nin "iyi niyet elçisi" statüsünü hak etmediğini öne sürmüştü.
Jolie, Müslüman bir kadın ile Sırp bir erkek arasında geçen bir aşk hikayesini konu alan, ilk yönetmenlik denemesi de olan bir filminde Bosnalı bir tecavüz kurbanı kadının Sırp tecavüzcüsüne aşık olduğu sahnelere de yer vermişti. Gerçek hayatta olmayacak şey değil tabii bu, mümkün, ama en azından kurguda bir kadın tecavüzcüsüne aşık olacak kadar zayıf yansıtılmamalıydı. Jolie eleştirilere, filmde tecavüz sahnesi yok diye karşılık verdi. Oysa kimse tecavüz sahnesi var dememişti. Söz konusu "aşk"a itiraz vardı. İyi Niyet Elçisi tutumunu sürdürdü, tepkiler üzerine Bosna’ya da giremediği için filmi Macaristan’da tamamladı. Oysa acılar Bosna’da yaşanmıştı.
Niyet iyi ama sakıncalı
Toplumda tanınmış popüler sanatçıların bir mesajı yaymalarında yarar var gibi görülüyor öncelikle. Bu her zaman doğru değil. Jolie’nin ziyaret ettiği ülkeleri anımsayın sadece, oralarda verilen görüntü açlıkla, yoksullukla mücadelenin karmaşıklığını aşırı kolaylaştırıyor. Yani BM’nin önem verdiği yoksulluk, açlık gibi konuları Jolie sayesinde önemsemek gerçekten verilen mücadeleyi kolaymış gibi gösteriyor.
Ayrıca İyi Niyet Elçisi yıldızların ünü, yoksulluğun, açlığın, eşitsizliğin gerçek nedenlerinin görülmesini de önlüyor. Hepsinin batılı olması da özellikle Afrika sözkonusu olduğunda bu kıtanın batının hayırseverliğine muhtaç olduğu algısını uyandırıyor.
Astarı yüzünden pahalı
Dikkat çekmeyen bir başka tarafı daha var durumun. Elçiler gönüllü olarak çalışsalar da onlara yapılan harcamalar astronomik miktarlara ulaşabiliyor. Bu nedenle 2006 yılında, BM'nin bağımsız bir dış denetim organı olan Ortak Denetim Birimi, elçilerin sayısının "rasyonelleştirilmesini", hizmetlerinin iki yıllık bir süre ile sınırlandırılmasını önermişti. İyi Niyet Elçilerinin seyahatlerini kendilerinin finanse etmesini de tabii.
Angelina Jolie, bu İyi Niyet elçilerinin en politik olanıydı. BM’de ABD değerlerinin öne çıkarılmasında rolü oldu. Gittiği yerlerin çoğuna onun ziyaretinden sonra askeri operasyonlar düzenlendi.
Saldırganlardan önce o giderdi hedefe.
Dedim ya İşaret Fişeği’ydi işte.