ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey başkanlığındaki heyet, Milli Savunma Bakanlığı’nda güvenli bölge konusunu asker muhataplarıyla görüşmeye başladı.
İlk gün görüşmelerinden bir sonuç çıkmadı.
Görüşmelerin devam edeceği açıklandı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD tarafının getirdiği (yeni) güvenli bölge önerisinin Türk tarafını tatmin etmediğini söyledi. ABD tarafı ise görüşmelerin “verimli” geçtiğini açıklamakla yetindi.
ABD tarafının diplomatik diline karşılık Çavuşoğlu, açık bir ifadeyle ABD’nin getirdiği öneriyi Türkiye’nin kabul etmediğini duyurmuş oldu.
Anlaşılıyor ki pazarlık devam edecek.
Bu pazarlık sonucunda Türkiye’yi tatmin eden bir sonuç alınır mı o bilinmez ama şu biliniyor ki ABD’nin derdi Türkiye’yi korumak değil, PKK’yı Türkiye’den korumaktır.
Ayrıca bu yeni bir şey de değildir. ABD, 1991 Birinci Körfez Savaşı’ndan beri PKK’yı Türkiye’ye karşı bazen açıktan bazen el altından ama her zaman korudu.
Bu kez bu koruma, doğrudan bir ABD-PKK ittifakına dönüşmüş durumda.
Bu durum açık olarak da ABD Başkanı Trump dahil ABD yetkilileri tarafından defalarca açıklandı. ABD’nin Suriye’deki müttefikinin, -PKK’nin uzantısı olan- YPG olduğu vurgulandı.
ABD’nin Suriye’deki müttefiki Türkiye değil PKK…
Bu gerçek kuşku yok ki Jeffrey ve heyetinin Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlığı görüşmelerinde de teyit edilmiştir.
ABD’nin bu tutumu 2003’te Irak’ı işgal etmesinin öncesinde, tarihe 1 Mart tezkeresi olarak geçen müzakerelerde de görülmüştü. Müzakereler sırasında, ABD heyeti, Türk heyetine, TSK’nın Kuzey Irak’ta “onlardan bir saldırı gelmedikçe PKK’ya ateş açmayacağı” şeklinde bir hüküm dikte ettirmeye çok çalışmıştı.
Jeffrey’nin bugünlerde yürüttüğü müzakerenin özü bundan farklı değildir.
Bu gerçeği kuşkusuz bugün ABD heyetiyle müzakere yürüten sivil ve asker Türk yetkililer de biliyor ve ABD’yi bu tutumundan vazgeçirmeye çalışıyor.
S-400’LERİN DİYETİ
Şurası açık ki ABD, Türkiye’den, S-400 almasının diyetini istiyor.
Bu diyeti alabilmek için de Türkiye’ye karşı daha önce açıkladığı yaptırımları uygulamayı erteliyor.
Eğer Türkiye, ABD’nin istediği diyeti ödemezse CAATSA yaptırımlarıyla da karşı karşıya kalacaktır.
ABD’nin istediği diyet, oluşturulacak bir güvenli bölgeden sonra, Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinin, ABD korumasındaki PKK-PYD-YPG cephesine verilmesini kabul etmesidir. ABD’nin burada PKK’ya inşa ettiği orduya ve devlete müdahale etmemesidir.
ABD, Ortadoğu ve Suriye ile ilgili stratejik hedefini değiştirmemiştir. Türkiye’yi kaybetme kaygısıyla da değiştirmeyecektir.
ABD’nin hedefi Suriye’yi bölmek, kuzeyinde bir PKK devletçiliği kurmak ve Akdeniz’e açılan bir koridor açmaktır.
Türkiye açısından ise ABD’nin bu hedefi, “S-400 almamıza fazla tepki göstermemesi, CAATSA yaptırımlarını uygulamaması, F-35’ten çıkarmakla yetinmesi” karşılığında kabul edilecek bir hedef değildir.
ABD, PKK’ya verdiği bu askeri ve siyasi desteği kesmediği sürece, güvenli bölge modelleri konusunda getireceği öneriler, Ankara-Washington çatışmasını ortadan kaldırmaz