ABD-İngiltere: Büyük uzlaşma bozuluyor! Trump’a aşırı sağcı suçlaması

Mustafa Kemal Erdemol yazdı: ABD-İngiltere: Büyük uzlaşma bozuluyor! Trump’a aşırı sağcı suçlaması

Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy’in Beyaz Saray’da, Başkan Donald Trump ile Yardımcısı JD Vance’ın “sözel” saldırısına uğradığı ABD ziyaretinden kısa bir süre sonra ABD’ye giden İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in Trump’ın yanında neredeyse “süt dökmüş kedi” gibi durduğunu anımsamayan yoktur herhalde. Pek de unutulacak bir görüntü değildi doğrusu.

Starmer’in o halinden ötürü hayli utandıklarını okuduğum İngilizleri o “mahcubiyetten” milletvekilleri kurtaracağa benziyor. Çünkü parlamentoda çok sayıda milletvekili Trump konusunda “kral çıplak” demeye başladılar şu sıralar. Aslında “solcu” iddiasındaki Starmer’den beklenen tutum buydu.

Malum, Trump uzun süredir gerginlik yaşadığı Avrupa’nın siyasetine de doğrudan müdahalede bulunuyor. “Medeniyetinin yok olmakla karşı karşıya olduğunu” iddia ettiği Avrupa’nın siyasal sistemi için büyük tehlikeler barındıran grupları, partileri desteklediğini açıkça belirtiyor, yardımcısı Vance ile birlikte. Yaşlı kıtanın “mevcut gidişatını” düzeltmesini beklediği o grup ya da partilerden “vatansever Avrupa partileri” olarak söz etmesi yanıltmasın. Sözünü ettiği partiler düpedüz faşist çeteler çünkü.

İşte bu yüzden İngiltere Parlamentosu’nun kimi milletvekilleri 1930’ları anımsatan “aşırı sağcı söylemler” kullanmakla suçladıkları, Rusya’yı desteklemekle eleştirdikleri Trump’ı uyarmasını bekliyorlar Starmer’den. Çünkü, örneğin İşçi Partisi milletvekili, aynı zamanda hükümetin Ulusal Güvenlik Stratejisi Ortak Komitesi Başkanı Matt Western Trump’ın söylemleri yüzünden "İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Batı dünyasına öncülük eden ABD konsensüsünün parçalanmış göründüğünü” ileri sürüyor. Anlamı şu; Trump’ın Rusya’yı hiçbir konuda hiç kınamamış oluşu İngiltere’yi de savunmasız bırakıyor, göç konusundaki sözleri de çokkültürlülüğü hedef alıyor. Demek istediği bu Western’in.

Bir başka İşçi Partisi milletvekili (aynı zamanda İş Dünyası Seçici Komitesi Başkanı) Liam Byrne de Trump’ın söylemlerinin “1930'lara kadar uzanan bazı aşırı sağcı söylemlerle benzerlikler taşıdığını görmek zor değil” diyerek, Avrupa ile daha yakın savunma işbirliği çağrısında bulunuyor.

Parlamentoda Trump karşıtı bir hava esiyor olmasına ragmen Göçmen Bakanı Seema Malhotra’nın, ABD'nin “Birleşik Krallık için güçlü, güvenilir, hayati bir müttefik olmaya devam ettiğini” söylemesi gerçeği pek yansıtıyor değil. Çünkü Malhotra açıklamasının bir yerinde İngiltere’nin göç/göçmenlik konularında “ABD’den çok farklı” bir tutuma sahip olduğunu söyleyerek Trump’ın “tehlikede olduğunu söylediği Avrupa medeniyetinin” oluşmasında göçmenlerin katkısını anımsatıyor. Bunlar Trump’a yanıt aslında.

Trump, bu hafta yaptığı bir açıklamada Avrupalı liderleri göçü kontrol edememekle suçlamış, Avrupa ülkelerinin sınır politikalarında değişiklik yapmamaları durumunda “artık yaşayabilir ülkeler olamayacaklarını” öne sürmüştü.

Malhotra, buna karşılık ülkesinin Ukrayna'yı savunmak için bir araya gelen güçlü bir Avrupa ile 30'dan fazla ülkeden oluşan koalisyonun liderliğini üstlendiğini belirterek, Avrupa ülkelerinin “savunma harcamalarını artırdığını” da anımsatıyor.

Ancak iki ülke arasında yakın zamanda imzalanan stratejik belgeye itiraz da gün geçtikçe büyüyor. Liberal Demokrat milletvekili Bobby Dean, belgenin “ırkçı, beyaz üstünlüğü ideolojisine dayandığını” belirtirken bir başka Liberal Demokrat milletvekili James MacCleary de, belgenin belirli bir ideoloji ile dünya görüşünü teşvik etmek için Avrupa'daki demokratik süreçlere müdahaleyi önceleyen “kasvetli, distopik bir dünya görüşü” sunduğunu söylüyor ki haksız sayılmaz.

Hatırlayalım; geçen hafta yayınlanan ABD stratejisi belgesinde kitlesel göçün sona erdirilmesi talep ediliyor, bu konudaki Avrupa politikaları “çatışma yaratmakla” eleştiriliyordu. Belgede, “Bazı Avrupa ülkelerinin güvenilir müttefikler olarak kalacak kadar güçlü ekonomilere, ordulara sahip olup olmayacağı hiç de belli değil” de deniyordu.

Genellikle İngilizler gibi düşünmem ama Trump’ın göçmen düşmanı söylemlerinin 1930’ların ırkçı aşırı sağcı görüşlerden pek farklı olmadığı konusundaki izlenimlerine katılırım.

Avrupa’ya “faşizmin” gelmesinden Trump’ın memnun kalabileceği konusundaki imalarına inanırım.

Dünyayı bölme/yönetme konusunda ortak olan ABD ile İngiltere arasındaki “uzlaşma”nın parçalanıyor olabileceğine ilişkin tahminlerine sevinirim.

İngilizler de haklı olabilirler bazen.

Dünya Haberleri