ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in Çin ziyaretini irdeleyen “sivri dilli” Simplicius dergisinde, 10 Nisan 2024 tarihinde “Çin’in Gelişimini Kapsayan: ABD Fon Savaşları, Çin Fon Gelişimi” başlıklı ,“Küresel Araştırma” yayımlandı.
1896 yılında Münih’te yayın hayatına başlayan dergi, Yellen’in Çin’e ekonomisini yavaşlatmak için yalvarmaya gittiğini yazıyor.
Araştırmanın giriş cümlesi şöyle:
“Çin’in kalkınmasını kontrol altına alma konusunda aciliyeti olan ABD’ye, Janet Yellen’i sonradan berbat bir dilenci turuna dönüşen gezi, büyük bir rahatlatma yaşattı. Yellen’in bu hafta Pekin’e gelişinden sadece birkaç gün önce, Çin’in artık “kapasite fazlası”(!!) ile çalıştığı ifadesi, tarihsel olarak unutulmaz ünlemiyle uzmanların dikkatini çekmişti.”
Yellen Çin Başbakanı Li Qiang'la görüşmesinden sonra yaptığı açıklamalarda, Çin’in üretim kapasitesinde “aşırı” artışa dikkat çekti.
Yellen’in Pekin ziyaretine ilişkin değerlendirmesinde sarfettiği “Çin’in bu muazzam üretim kapasitesi, dünyanın geri kalanı tarafından özümsenemeyecek kadar büyük. Çin Halk Cumhuriyeti’nin bugün attığı adımlar dünya fiyatlarını değiştirebilir. Küresel pazar ucuz Çin mallarıyla dolup taştığında, Amerikan firmalarının ayakta kalabilmeleri sorgulanır hale geliyor” sözleri meramını gayet anlaşılır kılıyor.
Dünyada bollaşan Çin malları, Batılı tekellerin işine gelmiyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Haziran 2023, Ticaret Bakanı Gina Raimondo da Ağustos 2023 tarihlerinde Çin’e gitmişti.
Pekin'deki görüşmeye başlarken Li’nin, iki ülkenin birbirine saygı duyması ve düşman değil ortak olması gerektiğini belirten sözleri Yellen tarafından, “yapıcı ilerleme” olarak kayda geçti.
Yellen Çin-Tayvan gerginliğinden küresel ticari anlaşmazlıklara kadar uzanan konularda, ikili ekonomik ilişkileri normalleştirme sürecini başlatmak için Temmuz 2023'te de Pekin’i ziyaret etmişti.
ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in 2 Nisan’da doğrudan telefonla görüşmesi iki ülkenin ekonomi ilişkilerinde “normalleşme” arayışına kapının araladığı biçiminde yorumlanmıştı.
KÜRESEL EKONOMİNİN DERDİ
Çin ve ABD arasında küresel güç rekabetine ilişkin “Thukydides Tuzağı” deyimini icat eden ABD Ulusal Kamu Yönetimi Akademisi Üyesi ve Dış İlişkiler Konseyi üyesi Prof. Graham Allison’un X hesabından yaptığı paylaşım Yellen’in “aşırı kapasite” iddiasını zayıflatıyor.
Covid-19 öncesine göre enflasyondan arındırılan ABD ekonomisi yüzde 8 büyürken, Çin ekonomisinin yüzde 20 büyüdüğüne dikkat çeken Allison “Zayıf tüketimle ilgili anlatılara rağmen, Çin üretimi kişi başına yüzde 6 artarken, tüketimi yüzde 9 artıyor” diye yazmış.
Allison’un “tuzak” olarak tanımladığı durum; ortaya çıkan bir gücün mevcut küresel gücün yerini almaya başladığı ve tarihsel olarak bunun neredeyse her zaman büyük bir savaşa yol açtığını anlatıyor.
Amerika’nın şu anda derdi Çin’e yenilmemek! Filistin değil…
Muhtemeldir ki İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Ortadoğu’da savaş çığlıkları yükselirken; ne Çin, ne de ABD böyle bir tuzağa düşmek niyetinde.
ABD, HAZİNESİNİ SAVAŞA HARCADI
Eski SPK Başkanı ve yazar Ali İhsan Karacan’ın arşivinden yararlandığım “Küresel Araştırma” da, Brown Üniversitesi’nin ABD’nin savaş harcamaları verisi paylaşılıyor.
New York’ta İkiz Kulelerin vurulduğu 11 Eylül 2001’den beri, ABD’nin mevcut 34 trilyon dolar borcunun, 14 trilyon dolarının Ortadoğu’daki “sonsuz, akılsız, soykırım savaşlarına” harcandığının altı çiziliyor; “ABD tüm kanını ve hazinesini savaşa harcadı” yorumu yapılıyor.
ABD’nin savaşa 14 trilyon dolar “harcamaması” durumunda nerede olacağını irdeleyerek, “Çin ile ilişkide nerede olabilirdi?” sorusunu yöneltiyor. Ve yanıtını veriyor:
*ABD bu parayla kendi “tek kuşak ve yol” (Çin’in projesi) projesini çok iyi bir şekilde inşa edebilir, dünyayı birbirine bağlayabilir ve anlatılmamış faydalar elde edebilirdi.
*Çin savaşa tek kuruş bile harcamadı ve her şeyi ekonomik kalkınmaya ve kendi halkının refahına yatırıyor. Çin, Afrika’daki inşaat projelerinden aslan payını alıyor.
*Yeni bir araştırmaya göre Çinli şirketler, 2022’de değeri 50 milyon ABD Doları veya daha fazla olan Afrika altyapı sözleşmelerinin yüzde 31’ini oluştururken, Batılı şirketlerde bu oran yüzde 12 oldu.
*1990’larda Afrika’da altyapı inşaatına yönelik 10 sözleşmeden yaklaşık 8’inin Batılı şirketler tarafından kazanıldığını belirtmekte fayda var.
SAVAŞLAR HALKIN YARARINA OLMADI
Araştırma; Filistin halkını katleden, göçe zorlayan, dünya savaş tarihinin gördüğü eli en kanlı İsrail yönetimini destekleyen ABD’nin trajik tutumunu ise şöyle değerlendiriyor:
“Amerikan fonlarının bu tarihsel suiistimalini en trajik yapan şey, bunların hiçbirinin Amerikan halkının yararına olmamasıdır. Operasyonun tamamı, ABD hükümeti içindeki, yalnızca İsrail’e bağlı olan ve başka kimseye bağlı olmayan etnik bir grup tarafından gerçekleştirildi. Tabii ki, Amerika’yı sefil bir utanç ve sefalete sürükleyen, ülkenin içini geri dönülmez bir şekilde harap eden ve küresel konumunu israf eden 21. yüzyıl savaşlarının tümünü planlayan PNAC (Project for the New American Century) klanından bahsediyorum. Bu savaşların Amerika’nın ulusal çıkarları veya güvenliğiyle hiçbir ilgisi yoktu ve Amerikalıları daha az güvenli, tüm dünyayı daha tehlikeli ve istikrarsız hale getirmekten başka hiçbir şey yapmadı.”
Makale üzerine konuştuğumuzda Karacan’ın yaptığı “Halkın refahından çalarak süper güç olunuyor. Türkiye’nin bugün kişi başına geliri 20 bin dolar değilse bunun nedeni Suriye savaşına devletin yaptığı harcamadır” yorumu, derginin ortaya koyduğu tezi destekliyor.
CLİNTON’UN BAŞINI MOSSSAD YAKTI
Ortadoğu’ya askeri varlığı ile giren ABD, halkları bölerek rejimleri değiştirmeyi başardı!
Sözde “Arap Baharı”; Irak, Libya, Mısır, Suriye, Lübnan…
Araştırma ABD’nin “emperyal yayılmacı” dış politikasının karşına Çin’i koyuyor:
*Çin’in bu sorunu yok: Ülkelerinin liderliğini asalaklaştıran, kelimenin tam anlamıyla başkanlarına suikast düzenleyen (Amerika Birleşik Devletleri'nin 35. Başkanı John F. Kennedy ) ve şantaj (ABD’nin 42. Devlet Başkanı Bill Clinton) yapan düşman bir dışarı grup yok. Çin bu nedenle kendi halkının çıkarlarına odaklanabiliyor.
*Monica Lewinsky seks skandalının (Ocak 1998); İsrail-Filistin barışının sağlanması için Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat ile imzalanan Oslo ve Wye Nehri Mutabakatı (14 Aralık 1998) vb. uyarınca, İsrail’in çeşitli taleplerini kabul etmesi konusunda Clinton’a şantaj yapmak için kullanılan bir Mossad (İsrail Gizli Servisi) tuzağı olduğu artık oldukça kanıtlanmıştır.
*Gerçek şu ki İsrail, Amerika’nın can damarını emen, ev sahibi ülkenin kendi adına gereksiz savaşlar yürütmesine neden olan, ülkenin Çinli rakibi karşısında sahip olabileceği her türlü avantajı tamamen ortadan kaldıran yıkıcı bir parazittir.
Hatırlatmak yerinde olabilir: Filistin topraklarını işgal eden ve Filistin halkına zulüm eden İsrail yönetimi; on binlerce sivili, çocuğu öldürerek, insanları göçe zorlayarak Ortadoğu’yu cehenneme çevirme stratejinden hiç vazgeçmiyor. 7 Ekim 2023’te Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları’nın kadın-çocuk-yaşlı-genç demeden bin 200 sivilin ölümüne yol açan saldırıyı düzenlemesi, Wye Nehri Mutabakatı’nın da Hamas’ın Eylül 2000'de El-Aksa İntifası’nın (ayaklanmasının) patlak vermesinden sonra bozulmasını anımsatıyor.
Ezcümle; derginin “ABD savaşları finanse ederken, Çin kalkınmayı finanse ediyor.” saptamasının eksik olduğunu düşünüyorum.
Savaş endüstrisindeki büyümeyi ve yörüngesine giren ülkelerde enerji kaynaklarında sağladığı üstünlüğü, ABD şirketlerinin elde ettiği kazanımları dikkate alsak hangi sonuçlara ulaşırız?
Zira ABD süt almadığı ineğin önüne ot koymaz.