Avrupa Birliği (AB)-Batı Balkanlar Zirvesi dün Arnavutluk’un başkenti Tiran’da başladı. Bakalım Arnavutluk, Bosna, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya ile Sırbistan’ın Avrupa Birliği'nde umdukları gelecek nasıl biçimlenecek?
Bilindiği gibi Balkanların batı bloğuna katılma çabası bir süredir duraksamış halde. AB bu çabayı yeniden canlandırmak için henüz bünyesine almadığı, ama defalarca üyelik sözünü verip tutmadığı altı Balkan ülkesiyle bir araya gelmiş oldu.
Aslında AB’nin bu ülkeleri üye yapma konusunda isteksizliği gün gibi ortada ancak Ukrayna savaşından sonra onları bünyesine alma konusunda “iştahlandı” birden bire. Tabii süreci hızlandırmak için, uzun zamandır “altı ülkenin Avrupa ailesine ait olup olmadığı” konusunu netleştirmeleri gerekecek. Olumlu bir yanıta ulaşmak zorundalar, yoksa bu ülkelerin Çin ile Rusya’ya yanaşacaklarından korkuluyor. İlk kez böyle bir zirve düzenlenmesinin nedeni bu.
AB hem Arnavutluk hem de Kuzey Makedonya ile katılım müzakerelerini yaz aylarında başlattı, Bosna da, AB Komisyonu’nun Ekim ayında üye ülkelere adaylık statüsü verilmesi tavsiyesi üzerine bloğa katılma konusunda “küçük bir ilerleme” sağlamış oldu.
Önemli engeller var
Rusya - Ukrayna savaşının yarattığı zorunluluğa rağmen üyeliklerin gerçekleşmesi için yine de hatırı sayılır engeller var. Öncelikle Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan ile Kosova'nın ekonomisi zayıf ülkelerle yaptıkları vizesiz seyahat anlaşmalarından, AB hoşnut değil. Bazı AB yetkilileri bunu "AB'ye girişler için bir arka kapı sağlamak" olarak nitelendiriyor örneğin. Financial Times AB'ye girmek için Balkan ülkelerini kullanan belgesiz göçmenlerin sayısı konusunda AB ile "artan bir gerilim" olduğunu da yazdı. Gazete bu sayıların "bu yılın ilk 10 ayında neredeyse 130.000 kişiye ulaşarak 2015'ten bu yana görülmemiş bir seviyeye yükseldiğini" belirtti. Bu bir sorun elbette. Şu da var; “AB, bu altı ülkenin ekonomilerini, siyasi kurumlarını açık ticaret ile Batı demokratik ideallerinden oluşan kendi pazarına entegrasyona hazır görmüyor”.
Zirvede Ukrayna'nın resmi adaylık statüsüne doğru "hızlı bir şekilde" ilerlemesinin resmileşmesi de bekleniyordu. Bu durum altı ülkenin "dışlandıkları" duygusunu arttıracak elbette. Görüşmelerde yer alan üst düzey bir AB diplomatı Reuters'a yaptığı açıklamada "Çok sayıda AB hükümeti Balkanlara sürekli yeni talepler sunabileceğimizi düşünüyor. Ama işler böyle yürümüyor. Bir noktada pes edecekler" dedi. Ciddi bir uyarı bu.
Kosova farklı
ABD ile Batı ülkelerinin çoğu tarafından tanınan Kosova aslında altı Balkan ülkesi arasında “batıya en fazla entegre olma” heveslisi bir ülke. Yıl sonuna kadar üyelik başvurusunda bulunacağını açıkladı Kosova hükümeti. Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani-Sadriu Tiran'da yaptığı açıklamada, aralarında süregelen anlaşmazlıkları çözmek üzere Sırbistan ile "AB destekli bir diyaloğa" inandığını vurguladı. Üyeliğinin geciktirilmesi nedeniyle yüzünü Çin’e de Rusya’ya da dönmeyecek olan Kosova belki de altı ülke içinde en rahat olanı. Bölgede etkin uluslararası güçler arasında safını ABD’den yana seçmesi onu bölgede ayrıcalıklı yapıyor haliyle.
AB'nin Komşuluk ile Genişlemeden sorumlu komisyon üyesi Olivér Várhelyi geçen hafta Sırbistan'ın başkenti Belgrad'a yaptığı bir ziyaret sırasında "Genişleme politikası AB liderlerinin ilk üç önceliği arasında yer alıyor. Barış, istikrar, refah için uzun vadeli tek gerçek çözüm AB üyeliğidir" demişti.
Dün Yugoslavya’yı parçalayıp, Avrupa’nın göbeğinde “etnik temizlik” yapılmasına yol açanın, bugün Ukrayna’yı gaza getirip ateşe atanın Avrupa olduğunu bilmediğimizi sanıyor Várhelyi.
Bazen aptallık “AB Komisyonu Üyesi” kılığında da çıkabilir insanın karşısına.
***
Yazıyı Sesli Köşe'den dinleyebilirsiniz.