44 yıl önce bir tan vakti..
Radyodan, televizyondan devlet yönetimine el koyduklarını açıklayan Beşli Çete’nin lideri konuşuyor.
Günlerden 12 Eylül 1980.
Ellerinde G3,thomson silahlar, sarıyorlar evlerin etrafını; cemseler ile sokaklarda insan avına çıkmışlar.
Bir bir ev basıp didik didik ediyorlar.
Evdeki her şeyi hallaç pamuğu gibi atıyorlar.
Yakaladıkları gencecik fidanları dolduruyorlar cemselere..
O fidanlar ki adamışlar benliğini halkına..
Her biri birer cevval delikanlı..
Ne ki halkını kurtaracaklardı baskı, zulüm, sömürüden..
Hepsinin ortak dertleri vardı.
Artık eskisi gibi yaşamak istemiyorlardı.
Bıraksalardı her biri bilim insanı olup ülkesini kurtaracaklardı emperyalist güçlerin sömürü çarkından..
Emek kutsaldı.
Hak alınması gereken alın teri idi.
Acı içinde yoklukla mücadele eden insanlarımızın refaha kavuşması için yola revan olmuşlardı.
Ülkemizi karanlığa boğan 12 Eylül dikta yönetimi tarafından 650 bin can tutsak edilmişti.
İlkin stadyumlara, okullara topladılar. Sonra seçilenleri işkencehanelere götürdüler ansızın..
Sonra karanlıkları delen çığlıklar bir bir yükselmeye başladı.
Bugün 12 Eylül...
Işığımızın karartıldığı gün...
44 yıl önce bu ülkenin aydınlık gençleri, aydınları, yazarları, şairleri, işçileri, köylüleri kim varsa sorgusuz sualsiz zulmedilerek, zindanlara atıldı.
Lise, üniversite hatta ortaokul öğrencileri yıllarca en verimli çağında okullarından yoksun bırakıldı. Bu da yetmiyormuş gibi çoğunun eğitim, öğrenim hakları ellerinden alındı.
Fabrikalarda hak mücadelesi silahların gölgesinde kaldı ve işçiler açlığa mahkum edildi.
Köylüler kaderlerine terk edildi.
Kemer sıkma politikaları ile tüm halk perişan edildi.
Kısacası zalim bir askeri cunta dikensiz bir gül bahçesi yaratmak için toplumsal muhalefeti ezdi ve astığı astık, kestiği kestik bir yönetime, askeri faşist diktatörlüğe düçar olduk.
Onlarca genç darağaçlarında, yüzlerce genç yapılan vahşi işkencelerden sonra kim bir ay, kimi bir yıl, kimi de üç beş yıl içinde can verdi. Kimi de akıl sağlığını yitirerek var-yok arası yaşadı bu dünyada..
Bu cuntanın ülkemizde yaptığı tahribat elbette ki bunlarla sınırlı değil. Bugün muhatap olduğumuz siyasi iktidarın temeli de o zaman atıldı ve 12 Eylül cuntasının tüm baskıcı dikta uygulamalarını sürdürmeye devam ediyor.
44 yıl içinde örgütsüz bir toplum yaratılarak zengin daha zengin olsun diye buna engel teşkil eden ne varsa bir bir ortadan kaldırdılar.
Hak Hukuk Adalet yok edildi.
Demokrasi katledildi.
Cumhuriyetin ilke ve devrimleri rafa kaldırıldı.
Özgürlükler bir avuç şahsiyete hak görüldü.
Oysa şunu bilmeliler ki BİZ VARIZ, BİZ HALKIZ.
BUGÜN 12 EYLÜL !..
44 yıl önce bugün, devlet yönetimi ülkemizin geleceğini kuracak olan bir genç kuşağı köhnemiş işkencehanelerinde katlederek, zindanlara atarak ve darağaçlarına çekerek yok etti.
Günümüzdeki siyasal sistem o kaybedilen gençliğin enerjisinin yokluğundan faydalanan bir dikta yönetimidir.
Bu halk bu düzenin böyle gitmeyeceğinin er ya da geç farkına varacaktır.
Ezilen halkımız bağımsızlığı ve mutluluğu için yılmadan ve dirençle mücadeledeki yerini alacaktır. Ülkemizin gerçek aydınları öncülüğünü kitlelere kabul ettirecektir.
İşçinin, emekçinin nihai kurtuluşunu kendisine asıl görev atfeden halkın gerçek önderleri mutlaka bu sömürü ve zulmün sona ermesi için gereğini yerine getirecektir.
Bu inanç ve azimle halkın kurtuluşu için mücadele eden, işkencede zalime boyun eğmeyen, darağacında halk düşmanlarının önünde diz çökmeyen, zindanlarda yılgınlığa kapılmayan tüm yurtseverlere, ilericilere selam olsun, selam olsun, selam olsun...