31 Mart’ın Anlattığı: Erdoğan Gençlerden Ve Kentlerden Koptu!

Ayşenur Arslan yazdı: 31 Mart’ın Anlattığı: Erdoğan Gençlerden Ve Kentlerden Koptu!

31 Mart’ta sevindik, coştuk, umutlandık..
Peki ya sonrası?
Gezi Günleri ya da Adalet Yürüyüşü sonrasında olduğu gibi hevesler kursaklarda mı kalacak? Yoksa bu kez tamamına erdirme ihtimali/ şansı var mı?
Şu 1 haftada yazılıp söylenenlere bakılırsa evet var!
Üstelik bizi bu sonuca götüren, “umutlar yeşerdi” tespitinin çok ötesinde.
Şuradan başlayalım: Malum seçimin ardından bütün gözler Mehmet Şimşek’in üstünde. Geçenlerde halktv.com.tr ona dair bir habere “Şimşek’in ajandasında 4 kritik madde” başlığını attı.

Haberi açmadan o 4 maddeyi tahmin etmeye çalıştım:

  • “Para yok”
  • Hazinede para suyunu çekti
  • “Vallahi paramız kalmadı”
  • Para olsa vermez miyiz, aşkolsun!

★★★★

Seçimden önce emeklilere verileceğine kesin gözle bakılan paranın verilememesi zaten durumu anlatmıştı. Erdoğan artık açlık sınırında yaşayan emeklilerin affetmeyeceğini herhalde tahmin ediyordu. Ama belki 10 cent’e muhtaç hale gelindiği için, belki IMF iddiası doğru olduğu için.. Nedeni muhtelif. Sonuç net. EMEKLİYE PARA BULUNAMADI.
Ancak iktidar partisinin oyunu -yaklaşık olarak 22 yıl önceki orana- yüzde 35.5’e düşüren yalnızca emekliler değil elbette.
Liste uzun. Üstelik şimdi okuyacağınız idam fermanı gibi listeyi yazan “içerden” biri, Erdoğan’ın eski metin yazarı Aydın Ünal. Diyor ki:
“Erdoğan da Ak Parti kadroları da bugün dile getirilen sorunların tamamını biliyorlardı. Enflasyon, emekliler, Gazze, kibir, troller, kötü vitrin, şahsi ikbal hırsı, gruplaşma, çeteleşme, samimiyetsizlik, sahtecilik, ihanet ve daha nicesi…”

★★★★

Erdoğan’ın eski kalemi, “memleket battı” diyecek ama diyemiyor. “Ben ahvali yazayım siz kararınızı verin” diyor.
Peki, madem Erdoğan ve parti kadroları bütün bu sorunları biliyormuş da neden bir şey yapmamış? Hani sorunlara ışık hızında müdahale edilecekti. Hani “tek adam rejiminde uçacaktık”?

Aydın Ünal’a göre Erdoğan’ın önünde iki engel var:

  • “Birincisi, cezalandıracağı sorumluların küsüp gitmeleri riski.”
  • “İkincisi de eskisi kadar kolay “uygun adam” bulamama sorunu.”

İnanın şaka, latife falan değil. Memleketin batmanın eşiğine gelmesinin nedeni bu iki engelmiş.
Erdoğan tam sorumluyu bulmuş.. Cezalandıracak. “Ya küsüp giderse” diye korkudan bir şey yapamıyormuş. Bir de, Saray’daki yüzlerce danışman, hani bizim paramızla bizlerin bir senede kazanamayacağını ayda alan zevat arasında “uygun adam” bulamıyormuş.
Yazık!
Düşünsenize; para ve uygun adam bulsa.. Çeteleşmenin önüne de ah bir geçebilse.. Başka? Ha bir de kibir, şahsi ikbal hırsı, troller falan silinip gitse..
Sizi bilmem ama, ben okudukça kuduruyorum.

★★★★

Bakın, dün.. Sadece bir gün içinde önümüze şu iki haber düştü:

  • Taksim’de iktidarın İsrail politikasını protesto eden, İsrail’i de Gazze vahşeti nedeniyle lanetleyen gençler ters kelepçeyle gözaltına alındı. İçişleri Bakanı özetle “dağılın dedik dağılmadılar, bir de devlet büyüklerine hakaret ettiler” dedi.
  • Erdoğan’ın son Topkapı Sarayı “gezisinde” yanındaki isim OdaTV’ye yakalandı: AKP trollerini “sevk ve idare eden” Emin Şirin’in niye o çekirdek grupta olduğu anlaşılamadı!!

Seçim sonrasında Saray ile AKP kadrolarının karşı karşıya geldiği, hatta zaman zaman seslerin yükseldiği pek çok kaynak tarafından anlatıldı.
Aslında, farkındaysanız, kaynağa gerek yok.
Epeydir Saray’dan uzak duranların yazdıklarına, anlattıklarına bakın.. Sonra Erdoğan’ın bakan diye atadığı adamlarının yaptıklarına göz atın.
Hiç, Erdoğan’ın sorunları biliyormuş, bir kısmını bilse de çözebilecek hali var mı?
Beyefendi Türkiye’nin en pahalı fildişi kulesinde hapis. Kendi kurdu. Şimdi oradan memleketi, halkı göremiyor. Ayda 10 bin lira ile geçinmenin ne demek olduğunu anlamıyor. Gazze için kükreyip sonra Gazze için sokağa çıkan gençlere ters kelepçe taktırmanın faturasını.. Özellikle dilinden düşürmediği “değerlerine ne kadar ters düştüğünü” fark edemiyor.
Alın bir örnek daha: Erdoğan’ın eski metin yazarı Aydın Ünal’ın anlattıklarına, yine “içerden” bir katkı geldi. AKP eski milletvekili Şamil Tayyar, iki fotoğrafı yan yana koyarak “farkı bulun” dedi.

Soldaki fotoğrafta 1994 yerel seçim kampanyasında Erbakan ve yanında Erdoğan bir pikabın kasasına sığışmışlar. Sağdaki fotoğrafta ise Afyon adayı bu seçimler için kim bilir kaç milyonluk çakarlı lüks arabayla turluyor.

★★★★

AKP’nin kan kaybının nedenlerini bunlarla özetleyebiliriz. Ama yine de gerçeğin tamamını anlatmış sayılmayız.
CHP’nin başarısını kayda geçirelim. Ve bir başka yazıda uzun uzun analiz etmek üzere AKP’nin karnesine devam edelim.
Başlıkta da belirttim. İktidar gençlerden ve metropollerden kopmuş görünüyor.
Bir zamanlar AKP’nin yanında gördüğümüz isimlerin kurduğu Serbestiyet Sitesi’nden bir alıntı:
“2023 seçimlerinden bugüne 800 bin yeni seçmen vardı. Yeni seçmen tercihleri incelendiğinde CHP’ye sempati yüzde 50’lere yaklaşırken Ak Parti’ye yaklaşım yüzde 22 civarında seyrediyor.”
Analizin sahibi, Datailor Veri Analiz Genel Koordinatörü Ahmet Turan Han.
Metropoller meselesine gelince: Seçim sonuç haritası her şeyi anlatıyor. AKP - MHP ittifakı 4 büyükşehir, 14 il ve 201 ilçe belediyesi kaybetti. Nitekim CHP’nin kırmızı rengi Türkiye’yi kucaklıyor. AKP de kimi yorumcuların dediği gibi “taşraya sıkışmış” görünüyor.

★★★★

Analizler hep bir “SONUÇ” ister değil mi?
Onu da Tarık Çelenk’in Oksijen’deki yazısından bir alıntıyla yerine getirelim:
“Bu seçim sonuçlarıyla göründüğü kadarıyla Erdoğan döneminin kapanmakta olduğuna dair psikolojiyi mahalle artık tartışmasız satın almış. Zayıf olan ihtimal, Erdoğan’ın kendisi ve sonrası için mahalleyi toparlaması.”
Ben kendi mahallemde, yani Medya Mahallesi’nde, uzunca bir süre, sloganımın “umuttan değil inattan” olduğunu söylemiştim.
Düzeltiyorum:
“UMUTLA VE İNATLA”

Siyaset Haberleri