Tarihi yeniden yazdıracak 25 bin Osmanlı belgesi: Yunanistan'da ortaya çıktı

Araştırmacılar, Yunanistan'daki Pantokrator Manastırı'nda Osmanlı dönemine ait dünyanın en eski el yazmalarını da içeren belgelere ulaştı.

Aynoroz'daki Ortodoks Hıristiyan cemaatinin Ortaçağ'dan kalma müstahkem manastırının derinliklerinde, araştırmacılar ilk kez neredeyse hiç bilinmeyen bir hazineye ulaştı. Bu hazinenin, dünyanın en eski el yazmalarını da içeren Osmanlı döneminden kalma binlerce el yazması olduğu bildirildi.

Kuzey Yunanistan'ın Aynoroz yarımadasında bin yıldan uzun bir süre önce kurulan ve kendi kendini yöneten topluluğun kütüphaneleri; Yunanca, Rusça ve Romence dahil olmak üzere çeşitli dillerde nadir bulunan asırlık eserlerin bir deposu olarak görev görüyor.

Kütüphanede yer alan birçok eser üzerinde kapsamlı çalışmalar yapılmasına rağmen, 14'üncü yüzyılın sonlarından 20'nci yüzyılın başlarına kadar kuzey Yunanistan'ı yöneten Osmanlı bürokrasisine ait Osmanlıca belgeler üzerinde kapsamlı çalışmalar bugüne kadar yapılmamıştı.

25 bin belge

Berlin Hür Üniversitesi'nden Bizans uzmanı Jannis Niehoff-Panagiotidis, keşişlerin Osmanlı yetkilileriyle ilişkilerini düzenleyen bu belgelere başvurmadan, Aynoroz'un Osmanlı yönetimi altındaki ekonomisini ve toplumunu anlamanın imkansız olduğunu söylüyor.

Sık ormanlarla çevrili yarımadadaki 20 manastırdan biri olan Pantokrator Manastırı'nın kütüphanesinde konuşan ​​​​​Panagiotidis bu durumun sebebini, "Osmanlıca devletin resmi diliydi" diyerek açıklıyor.

Profesör Niehoff-Panagiotidis, manastır kütüphanelerinde bulunan yaklaşık 25 bin Osmanlıca eserin en eskisinin M.S. 1371 veya 1374 yılına ait olduğunu söyledi. Bu tarihin, dünyada bilinen tüm tarihlerden daha eski olduğunu belirten Panagiotidis, İstanbul'da bile en eski arşivlerin ancak 15'inci yüzyılın sonlarına kadar gittiğini sözlerine ekledi.

Osmanlı'nın ilk dönemine ışık tutuyor

"(Osmanlı tarihinin ilk dönemine) ışık tutan ilk belgeler burada, Athos Dağı'nda saklı" diyen Panagiotidis, en nadir belgelerin büyük ahşap çekmecelerde tutulduğunu belirtti. Bu el yazmaları arasında son derece süslü padişah fermanları, mülkiyet senetleri ve mahkeme kararları yer alıyor.

Berlin Hür Üniversitesi'nden hukukçu ve bilimsel işbirlikçi Anastasios Nikopoulos, "Belgelerin ezici çoğunluğu hukuki belgeler" dedi.

Yerli halkı koruyup kolladı

El yazmaları, Aynaroz manastırlarının zengin gayrimenkul varlıklarına el konulması yoluyla, Yunanistan'da yeni fethedilen bölgelerdeki Osmanlı tahribatına ilişkin geleneksel anlayışla çelişen bir hikaye anlatıyor. Belgelere göre yeni yöneticiler, bölge sakinlerini kanatları altına aldı, özerkliklerini korumalarına izin verdi ve dış müdahalelere karşı onları kolladı.

Nikopoulos, "Kulede gördüğümüz sultanların fermanları... ve Osmanlı devletinin mahkeme kararları, keşişlerin küçük demokrasisinin, tüm fetihçi güçlerin saygısını kazanabildiğini gösteriyor. Çünkü Aynoroz, halkların ve medeniyetlerin barış içinde bir arada yaşadığı... bir barış ve kültür beşiği olarak görülüyordu" dedi.

Nikopoulos, Aynaroz'a en yakın şehir olan Selanik'i fetheden Osmanlı hükümdarı II. Murad'ın ilk icraatlarından birinin, 1430 yılında topluluğu koruyan yasal bir belge hazırlamak olduğunu söyleyerek, "Bu çok şey anlatıyor. Osmanlı sultanının kendisi Aynaroz'un idari sisteminin korunmasını ve muhafaza edilmesini sağlamıştır" ifadelerini kullandı.

İslamiyet'i empoze etmek için çaba sarf etmedi

Profesör Niehoff-Panagiotidis, bundan da önce, bir grup yağmacı askerin manastırlardan birinden küçük çaplı bir hırsızlık yapmasının ardından, padişahın onlar için katı cezalar öngören bir ferman yayınladığını sözlerine ekledi.

"Sultanların Bizans'ın son kalıntısı olan Aynoroz'u yarı bağımsız tutmaları ve ona dokunmamaları garip" diyen Panagiotidis, "Burada asker bile bulundurmadılar. En fazla, muhtemelen (cemaatin idari merkezi Karyes'te) kalan ve çayını yudumlayan yerel bir temsilcileri olurdu" diye aktardı.

Profesör Niehoff-Panagiotidis'e göre, beklenmedik bir başka keşif de Osmanlı yönetiminin yaklaşık ilk iki yüzyılı boyunca Aynaroz'a ya da kuzey Yunanistan'ın yakın bölgelerine İslam hukukunu empoze etmek için hiçbir çaba sarf etmemiş olması.

Fotoğraf: AP

Kültür Sanat Haberleri