Son zamanlarda artan kuraklık nedeniyle barajlardaki doluluk oranı azalıyor. Bununla beraber çekilen göller ve barajların altında yatan tarih de gün yüzüne çıkıyor. Çanakkale'de bulunan ve kuraklığın en çok yaşandığı, mitolojide de 'Bin pınarlı İda' olarak geçen Kaz Dağları'ndan beslenen Bayramiç Barajı kuraklıktan nasibini aldı.
Yağışların az olması nedeniyle 96,5 milyon metreküp su kapasitesine sahip barajda yaklaşık 10 milyon metreküp su kaldı. Barajdaki su seviyesinin azalmasıyla yaklaşık 2 bin 500 yıllık geçmişi olan Skepsis Antik Kenti'ne ait hamam ve kilise kalıntıları ise tekrar gün yüzüne çıktı.
ÇOMÜ Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Koçyiğit, "Bayramiç'te Skepsis Antik Kenti olarak bildiğimiz kente ait kalıntılar bugün için Bayramiç Barajı'nın suları çekilince gün yüzüne çıktı. Burası aslında bizim uzun bir zamandan beri bildiğimiz bir yerleşim. Yaklaşık yüzyıl önce çalışmalar yapılmış, özellikle de Heinrich Schliemann ve Frank Calvert gibi isimler kazı yaparak önemli sonuçlar elde etmiş. Daha önce de Çanakkale Arkeoloji Müzesi'nin henüz daha baraj su toplamadan önce kurtarma kazıları yaptığını biliyoruz" dedi.
'Hamam ve kilise kalıntıları'
Skepsis'deki yerleşimin yaklaşık olarak M.Ö. 6'ncı yüzyıla kadar gittiğini söyleyen Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:
M.Ö. 5'inci ve 4'üncü yüzyıllarda kentin önem kazandığını, erken Hristiyanlık ya da Bizans dönemindeyse kilise ve hamam gibi önemli yapılara sahip olduğunu biliyoruz. Sular çekildiği için açığa çıkan yapılar da bahsi geçen hamam ve kilise gibi yapılara ait kalıntılar. Daha önce de Çanakkale Arkeoloji Müze Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen kurtarma kazıları mevcut. Dönemin Çanakkale Müzesi uzmanlarından Ömer Özden, Çiğdem Türker ve Tevhit Kekeç'ten oluşan ekip tarafından ilk defa kurtarma kazıları yapılıyor. Erken Bizans dediğimiz döneme ait olan kilise ve özellikle hamam yapısı açığa çıkıyor.
'Su yüzüne çıkması bizim için önemli'
Kalıntıların su yüzüne çıkmasının çok önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Koçyiğit, "Kurtarma kazıları 1 yıl aradan sonra yine Çanakkale Müze Müdürlüğü tarafından ama bu kez Cevat Başaran'ın bilimsel heyet başkanlığında, Musa Tombul, Ali Yalçın Tavukçu gibi kalabalık bir ekip tarafından tekrar başlıyor ve önemli sonuçlar elde ediliyor. Hamam yapısı özellikle Bizans döneminde ender bildiğimiz yapılardan biri ve sahip olduğu süsleme özellikleri nedeniyle önem taşıyor. Dönemin mimarisi, inşaat teknikleri, hamam ve yıkanma gelenekleri hakkında bize bilgi veriyor. Bu anlamda bu kalıntıların su yüzüne çıkması bizim için önemli" diye konuştu.
'30 yıl sonra bu yapıların ortaya çıkması heyecan verici'
Kurtarma kazılarıyla ilgili bilgi veren Koçyiğit, "Burada 1993 ve 1995 yıllarında yapılan kurtarma kazıları sonrası hamam ve kilise yapısı açığa çıkartılıyor, belgeleniyor ve rölöveleri çıkartılıyor. Fakat ne yazık ki bölgenin ihtiyaçlarından dolayı, baraj gölünün de su tutması gerektiği için yapılar su altına kalıyor. Sular çekilince yaklaşık 30 yıl sonra bu yapıların tekrar açığa çıkması bizim için heyecan verici. Sular altına kalan bu tür yapıların, arkeolojik değerlerin ve kültürel mirasımızın akıbetini merak ediyoruz. Belki de yapacağımız yeni bazı gözlem ve incelemelerle eksik kalan bilgilerimizi tamamlayabiliriz. Yapıların durumu, hasar tespiti gibi konularda birtakım tavsiyeler ve çözüm önerileri sunabiliriz" dedi.
Kentin bir Roma geçmişi olduğuna da değinen Koçyiğit, şunları söyledi:
Kazılar sonrası elde edilen veriler doğrultusunda, hazırlanan uzman raporları ve bilimsel makaleler ışığında biz bu yapıların M.S. 5'inci ve en geç 6'ncı yüzyıla ait olduğunu söyleyebiliyoruz. Bu demek oluyor ki; bu yapılar günümüzden belki de 1500 yıl kadar öncesine ait. Açığa çıkan her ne kadar erken dönem Bizans olsa da Skepsis Antik Kenti geçmişi çok daha eskilere dayanan bir kent. Kentin bir Roma geçmişi var. Ondan önce Helenistik, belki de Klasik ve Arkaik dönemlere uzanan bir tarihi söz konusu. Bu anlamda özellikle kurtarma kazılarında yapılan nekropoldeki kazılar, nekropolde ortaya çıkarılan mezarlar da bizim için önemli bir fikir veriyor. Çünkü bu nekropolde de yine Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlenen mezarlar olduğunu biliyoruz.