50. sanat yılını geride bırakan Rock müziğin efsane ismi Marianne Faithfull İstanbul'a geliyor
20 YILIN ÖZETİ CRR’DE
Bir röportajında “Bu benim 50. yıldönümü turnem ve sanıyorum kimse benden daha şaşkın olamaz” diyen Broken English’in yaratıcısı İngiliz müzisyen ve oyuncu Marianne Faithfull, 50 yıllık sanat kariyerini CRR Konser Salonu’na sığdıracak. Yarım asırda çıkardığı 20 albümün kısa bir özetini sunacağı konser, 20 Kasım Cuma günü 20.00’de başlayacak.
“Give My Love To London” adlı 20. albümünü çıkaran Faithfull’un 50. yıl turnesinin Türkiye ayağı için gerçekleştireceği bu konser, İstanbullular için kaçırılmayacak bir fırsat olacak. Faithfull, son albümde dünyanın içinde bulunduğu duruma karşı artan öfkesi ve karanlık hisleri ile daha içe dönük, daha hayat dolu duygularını sergilediği iki farklı yüzünü de CRR’deki konserinde hayranlarına yansıtacak.
EN İYİ KADIN OYUNCU ÖDÜLÜNE ADAY GÖSTERİLDİ
Avusturyalı bir baronesin kızı olan Marianne Faithfull, Aralık 1946’da Hampstead’de doğdu. Faithfull’un müzik kariyeri 1964 yılında Mick Jagger ve Keith Richards tarafından yazılan tek şarkı olan, As Tears Go By isimli parçayla başladı. Aynı zamanda oyuncu olan Marianne, Girl On A Motorcycle (1968) adlı filmi ile 3 Kız Kardeş (1967) ve Hamlet (1969) adlı oyunlarda rol aldı ve bu yıllarda 6 albüm çıkardı. Dreamin My Dreams (1976) country albümü ile tekrar bir çıkış yaptıysa da 1979 yılında yaptığı cover çalışması olan Broken English adlı albümü Faithfull’u bugünlere taşıdı. Ardından sırasıyla Dangerous Acqantences (1981), A Child’s Adventure (1983), Blazing Away (CD&VHS 1990), Kissin Time (2002), Before The Poison (2004), The Black Rider (2004) ve Easy Come Easy Go Blues (2007) albümlerini çıkardı. Marianne’in Intimacy (2001), Marie Antoınette (2006) ve Irina Palm (2006) filmlerindeki rolleri ile oyunculuğa geri dönen Faithfull, Irina Palm’deki rolü ile EFA’nın en iyi kadın oyuncu ödülüne aday gösterildi. 2013 yılında Los Angeles’da geçirdiği bir kazada kalça kemiğini dört yerinden kıran şarkıcı altı ay boyunca Paris’te iyileşmeyi bekledi. Give My Love To London adlı son albümü ise işte bu sürecin meyvesi oldu.