UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan İzmir'deki Pergamon Antik Kenti'ndeki çalışmaları tarihin kapılarını teker teker açıyor. Saha çalışmalarında Kızıl Avlu'nun yakınında yeni ortaya çıkarılan peristilli (avlulu) eve ve çevresinde yeni mozaikler, iskelet ile mezar kalıntılarına rastlanıldı. Aynı zamanda evin yer aldığı alanda, 'ampulla' olarak tanımlanan hacı şişesi bulundu.
'Erken Hristiyanlık dönemine ait'
Erken Roma, Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere 4 farklı tarihi döneme ait buluntuların yer aldığını kaydeden Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü ve Kazı Başkanı Prof. Dr. Felix Pirson, "Bugüne kadar özellikle Akropol üzerinde çalışmalar yaptık ancak Pergamon Antik Kenti bugünkü Bergama'da da devam ediyor ve çok daha fazlası bulunuyor. Her geçen gün ilginç buluntularla karşılaşıyoruz. Yeni mozaiklerin ve tabakaların yanı sıra hacı şişesi olarak tanımlayabileceğimiz bir buluntuya rastladık. Erken Hristiyanlık dönemine ait olduğu anlaşılıyor" diye konuştu.
'Kazıya daha geniş alanda devam ediyoruz'
Saha çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Pirson, "UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Pergamon Antik Kenti'ndeyiz. Bergama özellikle Helenistik dönem Anadolu tarihi için oldukça önemli. M.Ö. 3 ile 1'inci yüzyılları arasını kapsayan Helenistik dönemin yanı sıra Roma İmparatorluğu zamanından kalan buluntular da yoğun bir şekilde araştırma konumuzu oluşturuyor. Bergama Müzesi tarafından birkaç yıl önce bu alanda yapılan çalışmada içinde mozaiklerin olduğu bir ev kalıntısı tespit edilmişti. Biz de bunun üzerine burasını 2022 kazı çalışma programımıza aldık. Kazıya daha geniş alanda devam ediyoruz. Sonuçlar bizim için çok önemli çünkü yapının sınırlarını hala bilmiyoruz. Antik kentin aşağıdaki devamı, yüzde 90 modern şehrin altında yer alıyor" dedi.
'Mozaiklerin altında başka bir evren'
Saha çalışmaları sırasında yeni mozaikler tespit edildiğini aktaran Pirson, "Aynı zamanda mozaiklerin altında başka bir evrenin var olduğunu gördük. Bu durum yapının Helenistik dönemde inşa edilmiş olabileceğini düşündürüyor. Üst tabakada ise Bizans mezarlarını ve döneme ait iskeletleri bulduk. Antik mezarları tarihlendirmek daha kolay oluyor çünkü mezarların içinde cam şişeler, sikkeler gibi buluntular yer alıyor. Bu mezarlar ise boş. Bu dönemde tıpkı Müslümanlık'ta olduğu gibi mezar içerisinde hediyeler yer almıyor. Bu mezarların üzerinde ise Osmanlı'ya ait duvarlar bulunuyor. Yaptığımız saha çalışmasında aynı alanda Helenistik, Erken Roma, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemi olmak üzere farklı tarihi katmanlara ait buluntular yer alıyor" diye konuştu.
'Oradan çıkan bilgiler bizim için çok önemli'
Araştırmaların sadece Pergamon'da devam etmediğini vurgulayan Pirson, "Aynı zamanda kazılara paralel olarak Bergama etrafında yüzey araştırması çalışmaları yapıyoruz. Oradan çıkan bilgiler bizim için çok önemli. Kazı çalışmaları birkaç hafta daha devam edecek ve biz hangi yeni buluntularla karşılaşacağımızı oldukça merak ediyoruz" dedi.
'Roma döneminden olduğu anlaşılıyor ama Helenistik dönem kalıntıları da çıkıyor'
Bergama Antik Kenti Kazı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Güler Ateş ise şunları kaydetti:
Kazı çalışmalarımızın ağırlık noktasını bu sene Roma dönemi aşağı kentindeki kazılar oluşturuyor. Kızıl Avlu'nun yanındaki boş arazide yeni bir müze yapılması planlanırken açılan sondajlarda ortaya çıkan mozaikli bir evde kazı çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Mozaikli evin kalıntıları ortaya çıkınca önemli bir yapı olduğunu anladık ve bu seneki çalışma programımıza aldık. Roma döneminden 'peristilli' dediğimiz ortasında bir avlu ve bahçesinin olduğu, etrafında sütunlu galerilerin arasında mekanların sıralı olduğu büyük bir ev olduğu anlaşılıyor. Bu ev, Mısır tanrılarına adanmış tapınak olan Kızıl Avlu'nın yakınında yer alıyor. Bu anlamda da önemli. Yapıyı anlamaya çalışıyoruz. Roma döneminden olduğu anlaşılıyor fakat ilginç olan Helenistik dönemden de kalıntılar çıkıyor. Helenistik dönemde kentin Akropol tepesi ile sınırlı kaldığı düşünülüyordu şimdi o dönemde de kentin surların dışına taşmış olduğu anlaşılıyor.
'Pişmiş topraktan yapılmışlar'
Ateş, mozaikli evdeki kazı çalışmalarında ele geçirilen hacı şişesi hakkında da bilgiler vererek şunları söyledi:
'Hacı testiciği' olarak da isimlendirilebilir çünkü bunlar camdan değil pişmiş topraktan yapılmışlar. Erken Bizans döneminde ilk Hristiyanlık şehitlerinin olduğu hac merkezleri bulunuyor. Bu bölgelere gidip, kutsal kaynaktaki suyu içine koyup boyunlarına asıyorlar. Bu yüzden uluslararası literatürde hacı şişesi olarak geçiyor. Erken Bizans dönemine yani milattan sonra 4'üncü, 5'inci yüzyıla ait olduğunu tahmin ediyoruz. Bir yüzünde İslamiyet’te sahabe olarak kabul edilen ve Danyal olarak bilinen Aziz Daniel'in yer aldığı bir sahne yer alıyor. Milattan önce 6'ncı yüzyılda yaşamış, Asur Kralı'na karşı mücadele etmiş, cezalandırılmak için aslanlarla dolu bir çukura atılmış ancak inanışa göre tek tanrıya inandığı için aslanlar ona saldırmamış. Bu yüzden kutsal bir kişi olarak kabul ediliyor. Bu hikaye Tevrat'ta ve İncil'de yer alıyor.
'İyi durumda korunmuş'
Arka tarafında da Batılıların 'Saint George' adını verdiği, Anadolu Rumlarının 'Aya Yorgi' olarak bildikleri azizin ejderhalarla mücadelesi yer alıyor. Bu da yine İncil'den bilinen hikayelerden bir tanesi. O dönemde sanatın temel konusunu Hristiyanlık ile ilgili hikayeler oluşturuyor. Bütün ikonografiyi din belirliyor. Bu ‘ampulla'nın bulunmuş olması, Pergamon halkının Hristiyan olmasından sonraki döneme ışık tutması bakımından önemli. Çünkü Anadolu'daki ilk Hristiyan cemaatlerden birinin Pergamon'da yer aldığını hatta en erken Hristiyan şehidinin Pergamon'da verildiğini biliyoruz ancak bunlar genellikle yazılı kaynaklardan biliniyor. Şimdi o döneme ışık tutan arkeolojik bir malzemeyle karşılaşmamız bizim için büyük önem taşıyor. Özellikle iyi durumda korunmuş olması ve her iki yüzünde hikayelere yer verilmiş olması bu ‘ampulla'yı önemli bir buluntu yapıyor.